5

174 15 1
                                    

Joohyun hayatında ilk kez kendine bir günlük rutin oluşturmuştu.

Sabahları derslerine giriyor, öğlen arkadaşlarıyla kahve içiyor ve sonrasında dersi yoksa tiyatro kulübüne gidip arkadaşlarına eşlik ediyordu.

Tabii bunlar başlı başına birer bahaneydi.

Seulgi'yi görebilmek için bin takla atıyordu. Yine de uzun olan bunun farkında değildi. Yalnızca repliklerine çalışıyor, sırası geldiğinde söyleyeceğini söylüyor ve kalan kısımlarda da sessizce oturuyordu.

Joohyun artık onunla konuşmayı denemiyordu bile. Görünmez olduğunu varsayarak öylece Seulgi'yi izliyordu.

Ara ara Junmyeon veya Sehun onu uyarsa bile omuz silkip yaptığı şeye devam ediyordu.

Artık daha özenli giyiniyordu, saçlarına farklı şeyler yapmayı deniyordu. Pek başarılı sayılmazdı ama bu konuda, sadece toplayıp açmakla kalıyordu bu yüzden.

"Joo, konuş artık kızla."

"Olmaz." İç çekerek söylediğinde Junmyeon saçlarını okşadı ve arkadaşının omzuna yatmasına izin verdi.

"Konuşsam ne diyeceğim ki? 'Merhaba Seulgi, beni elli kez görmezden geldin, mesajlaşmak istemedin, beni reddettin ama ben görüp görebileceğin en yüzsüz insanım. Beni tekrardan reddeder misin?' mi?"

Junmyeon Joohyun'un düz saçlarını okşarken bir yandan da sahnedeki kıza bakıyordu. Onunla daha önce konuştuğunu hatırlamıyordu. Biriyle konuştuğunu bile hatırlamıyordu aslında. Oyunlar sırasında rolünü epey iyi canlandırırdı. Kahkahası içten, gülüşü samimi görünürdü. Fakat hepsi buydu, bu kadardı. Kahkahalarının devamı gelmiyordu, neşeli ses tonu sahneye özeldi.

"Güvenini kazanmalısın."

"Benimle konuşmazsa bunu yapamam."

"Denemelisin."

"Korkuyorum.."

Junmyeon cevap vermedi. Joohyun arkadaşına daha fazla sırnaşmaya çalışırken bakışları Seulgi'yle buluşmuştu. Seulgi ise göz temasını kısa kesmiş ve önüne dönmüştü tekrardan.

Joohyun tekrardan gözlerini kapatırken tebessüm etmişti kısa göz temaslarının verdiği mutlulukla.

Girl In White / SeulreneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin