12

183 18 1
                                    

Diğer günlerin aksine Joohyun bu kez sabah derslerine girmemişti. Erkenden tiyatro salonuna gitmiş ve Sehun'un eline tutuşturduğu senaryoyu okumaya başlamıştı.

Junmyeon diğer herkesi salona topladığında her şey normal görünüyordu.

"Seulgi, gelir misin?" Sehun'un ricasından sonra beyaz tenli kız sessizce onun yanına gitti ve devam etmesini bekledi.

"Dün kadroyla ilgili bir aksilik yaşadık fakat bunun bir şeyleri değiştirmemesi için çabalıyoruz. Biliyorsun, ana kadro dışındaki kulüp üyeleri bu rol için gerçekten iyi sayılmazlar. Oyunun sahnelenmesine az kaldı. Bu yüzden yapabileceğimiz en iyi şeyi yapmaya çalışıyoruz."

"Rolüm mü değişecek?"

Sehun Seulgi'nin sakince sorduğu soruya karşı gülümsedi. "Hayır, hiçbir şey değişmeyecek. Ufacık bir şey dışında tabii."

Seulgi devam etmesi için kaşlarını kaldırdığında Sehun sahnenin köşesinde oturan Joohyun'u el işaretiyle yanlarına çağırdı.

"Rol arkadaşın değişti."

Bu sırada Joohyun yanlarına gelmiş ve bakışlarını ikisi arasında gezdirmeye başlamıştı.

"Rol arkadaşım Bae mi?"

Sehun başını salladı.

"Neden?"

"Joohyun'un ezberi çok iyidir. Ayrıca lisede birkaç kez sahne aldığı için gerilme olasılığı düşük. Yapabileceğini bildiğimiz biri, başkasını aramak için zamanımızın olmadığını biliyorsun."

Seulgi yalnızca başını salladı ve başka bir şeyin olmadığını düşünerek sahnenin köşesindeki yerini aldı. Elindeki kağıdı bilmem kaçıncı kez gözden geçirirken istemsizce bacağını sallıyordu.

Diğer yandan Joohyun Sehun'u yumruklamaya çalışıyordu.

"Yüzüme bile bakmadı. Nasıl rol yapacağız ki? Salak Sehun, ya beceremezsem? Hani bugün sadece deneyecektim, becerebilirsem kadrodaki yerimi açıklayacaktın?"

"Yahu mecburdum. İkinize de reddetme şansı tanımamak zorundaydım."

Joohyun pes ederek Sehun'a vurmayı bıraktı ve kollarını göğsünde birleştirdi.

"Kesin benden nefret edecek.."

"Etmeyecek. Bu tür rolleri oynarken gerçekmiş gibi davranmaya alışır insanlar. Sonrasında da hisleri, hareketleri samimiyet kazanır. Anlayacağın, sana aşıkmış gibi yaparken gerçekten aşık olma ihtimali gayet yüksek. Güven bana."

Kısa olan derin bir nefes aldıktan sonra ezber yapan Seulgi'yi izledi bir süre daha. Sehun yanına gitmesi gerektiğini söylediğinde ne yapacağını bilemese de gitmesi gerektiğini biliyordu.

Yavaş adımlarla sahneye çıkıp Seulgi'nin yanına geçti ve izin alma gereği duymadan yanındaki boşluğa oturdu.

"Ezber konusunda yardımcı olur musun? Yoksa yine mi reddedeceksin?"

Seulgi başını kaldırmadan omuz silkti.

"Ezberin iyiydi hani?"

"Senin kadar iyi değilim, rol arkadaşım olarak senden yardım almalıyım."

Uzun olan elini Joohyun'a uzattığında Joohyun her ne kadar elini tutmak istese de kendini durdurdu ve elindeki kağıtları Seulgi'ye verdi. Seulgi kağıtları bir süre incelemiş ve en sonunda yanındaki bedene dönmüştü.

"Fazla cümlen yok zaten, sadece cümlelerini söylerken aynı zamanda hissettirmeye odaklanmalısın."

Joohyun dalgalı saçlarını omzunun arkasına atıp başını salladı. "Örnek olması için bir kez gösterebilir misin?"

Seulgi cevap vermeden ayağa kalktı ve elini Joohyun'a uzanmak istiyormuş gibi kaldırdı.

"Neden sevemiyorum seni? Neden bir imkansızlığın içinde kaybolmak zorundayız? Kendi imkanımızı yaratamaz mıyız prensesim?.."

Zarifçe dizlerinin üzerine çöktü ve elini tahta zemine bastırdıktan sonra sözlerine devam etti.

"Sevgiye engel olmak kalpten başkasına düşer mi Areum? Kadın oluşum mu bize engel olan, yoksa kötü kalpli insanlar mı? Engel istemiyorum. Seni doyunca sevmek istiyorum yalnızca."

Bir süre daha Joohyun'un gözlerine baktıktan sonra parıldayan gözleri kaybolmuştu. Ayağa kalkıp elindeki kağıdı Joohyun'a uzattı ve bir şey söylemeden sahneden indi.

Joohyun uzunca bir süre arkasından bakmış ve geri dönüp dönmeyeceğini merak etmişti. Seulgi ise Sehun'a mesaj atmış ve işleri olduğunu söyleyerek bir günlüğüne izin istemişti.

Girl In White / SeulreneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin