Bölüm 6

486 29 3
                                    

Herkese merhaba öncelikle. Çok uzun bir aradan sonra, gelen yorumlardan güç alıp çeviriye başladım. En son bölüm 7 ay önce yayınlandı. Bu zamana kadar belirli nedenlerden dolayı yayınlayamadım. Bunun için hepinizden çok ama çok özür diliyorum. Çeviriyi bıraktığımızda 600 okuyucu vardı yaklaşık. Şuan 2000 olmuş, çok sevindim. Umarım eski tempoyla devam edebiliriz. Tam olarak yayın günlerini belirlemedim. Her neyse fazla uzatmak istemiyorum. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. Çeviri yapmayalı uzun zaman oldu, hatalarım olabilir. Okuduğunuz için teşekkürler! xx

******

Hershey'de bir şey yapılamayacağını anlamıştık. En azından, hiçbir şey Hershey şekerlerinin yerini tutamazdı.

Harry ve ben parkın yakınında ucuz bir otel bulduk. Çevrede dans yarışması gibi bir şey olduğundan sadece bir oda bulabildik. Şükürler olsun ki, içeride iki yatak vardı fakat yinede geceyi daha bu sabah tanıştığım biriyle geçirmek garip olacaktı. Fakat işin iyi tarafı, oda parasının tamamını ödemeyecek olmamdı.

Eşyalarımızı odaya yerleştirdikten sonra dışarı çıktık. Otelin aşağı caddesinde bir alışveriş merkezi vardı ve Harry bizi oraya götürdü. Alışveriş merkezi tam bir hayal kırıklığıydı. İçerisnde en fazla on mağaza vardı ve hepsi ucuz tişörtlerle doluydu.

Harry bir mağazaya girip iki dakika sonra tekrar çıkana kadar onu takip ettim. Aynı şey diğer mağazalarda da tekrarlandı. Sadece bir tanesi dışında. Harry mağazadaki raflardan birini düşürüp hemen dışarı kaçıp, beni orada yalnız bırakana kadar iyi bir yer olduğunu düşünüyordu. Üstelik, benle bunun yüzünden dalga geçti fakat rafları düşüren oydu.

Sonrasında, biraz yiyecek alıp otele dönmenin en iyi fikir olduğuna karar verdik. Bu şekilde Harry başımızı daha fazla belaya sokmayacaktı. Bir sandviç büfesi bulduk, birkaç sandviç aldık ve otele geri döndük. Döndüğümüzden beri hiçbir şey yapmadan odada oturuyorduk.

Aslında, ben bir şey yapmıyordum. Harry on dakika önce ortalıktan kaybolmuştu. Nereye gittiğini de söylememişti. Sanırım telefonu çalmıştı ve bu yüzden odanın dışına çıktı. Telefonu kulağındaydı. Tek başıma otururken Colton'u aramaya karar verdim.

''Ah, merhaba?''

''Selam.''

''Ah, merhaba Felicity.'' Diye cevap verdi, ben yatağa uzanıp birkaç derginin sayfalarını karıştırmaya başlarken. ''Ne yapıyorsun?''

''Otelde takılıyorum. Senin nasıl gidiyor?''

''Otel mi? Neden oteldesin?''

''Çünkü Los Angles'a gidiyorum. Bu gece süremeyeceğim. Sana oraya geleceğimi söylemiştim.'' Şimdiden unutmuş muydu?

''Ah, evet. Haklısın. Ee, ne zaman varırsın?''

''Tam olarak emin değilim.'' Dedim dürüstçe. Rota Harry'deydi. Yakın bir zamanda varacağımızı düşünmüyordum. Neyse ki, varmak
için belirli bir vaktim yoktu.

''Nasıl emin olmazsın? Yol bu kadar uzun sürmez, Felicity.'' Sesi memnuniyetsiz geliyordu ve bundan hoşlanmamıştım.

Derginin sayfasını çevirdiğim sırada Harry içeri girdi. ''Şey, çünkü Harry Hershey'de durmak istedi. Ve arabayı o kullanıyor, bu yüzden bunu ben kontrol edemiyorum.''

Harry'e doğru baktığımda yüzünde eğlenmiş bir sırıtış vardı. Kendini yatağa attı ve yüzüstü uzandı. Ardından ellerini çenesinin altına yerleştirdi. Beni dikkatlice izledi ve konuşmayı dinledi. Bundan hoşlanmamıştım ve dergiyi onun suratına fırlattım, histerik bi şekilde güldü.

Road Trip | Türkçe Çeviri.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin