Bakışlarım ahşap tahtanın üzerinde yüksek sesle titreyen ve iğrenç bir gürültü çıkaran telefonuma yöneldi. Çevremdeki herkes gözlerini bana dikerek rahatsız olmuş bir şekilde bakış attı. Bana neden böyle baktıklarını biliyordum. Demek istediğim, kütüphanedeydik ve telefonum sinir bozucu bir zil sesi ile çalıyordu. Telefonumu kaptım ve ekran klidini kaydırıp sesimi fısıltı düzeyine getirdim.
‘’Um, merhaba?’’
‘’Felicity! dostum, nerelerdeydin? Sabah kahvaltıdan sonra ortalıktan kayboldun.’’ Diye sordu en yakın arkadaşım Sierra.
‘’Kütüphanedeyim, ve gerçekten şu an konuşamam.’’
‘’Ah, kes sesini. Neden oradasın? Oranın neresi olduğunu bile bilmiyorum. Orası da neresi?’’ Sesi yüksek ve canlıydı, tam da kişiliği gibi.
‘’Ah, bir düşünelim..hmm. Final haftasındayız and benim bu gece saat 7’de sınavım var. Çalışmam gerek. Ve, nasıl olurda okul kütüphanesinin nerede olduğunu bilmezsin?’’
‘’Çünkü parti insanları, yani benim gibiler, oraya asla gitmez,’’ Kafasını salladığını düşündüm. ‘’ Çalışma kurdu! Her zaman çalışıyorsun! Her gün, her dakika. Bundan yorulmuyor musun sen?’’
Gözlerimi devirdim. Bana hiç benzemiyordu. Ve açıkçası, nasıl arkadaş olduğumuzu bile anlamıyordum. Onun çılgınca şeylerine bazen katlanamıyordum ve biliyorum ki, o da benim kontrolcü huyumla baş edemiyordu. Ve her nasılsa birlikte çalışıyorduk, bu başlı başına bir gizemdi.
Sierra partilere gitmeyi ve yeni insanlarla tanışmayı severdi. Ben o sırada evde oturup film izlemeyi tercih ederdim. Onunla ne zaman dışarı çıksam, bu benim için biraz fazla oluyordu. Onun kadar içki içmezdim, her şey kontrolüm altında olmasını ve aynı zamanda her şeyden haberdar olmayı severdim. Artı, okul her şeyden önce gelirdi, bu yüzden ders çalışmak partilere gitmekten daha önemliydi.
‘’Notlarımın tamamından A almalıyım. Yoksa annemler beni öldürür.’’
Sierra’nın telefonun diğer ucundan iç çekişini duydum. ‘’Kendin için mi çalışıyorsun, ailen için mi?’’
‘’Ah, ikisi için de.’’
Bu nasıl bir soruydu? Tabiki kendim ve okulu geçmek için çalışıyordum. Ailemin okulu geçtiğimi görmesi bununla birlikte geliyordu zaten. Değil mi?
‘’Tamam, ne dersen de. Finallerinden sonra şehre ineceğiz ve biraz döktüreceğiz.’’
‘’Bunun iyi bir fikir olup olmadığından emin değilim. Eğer 21 yaşında olmadığımız anlaşılır ve yakalanırsak-‘’
‘’Tanrım, Felicity! Bir saniyeliğine sakin olur musun?’’ Sierra sözümü kesti. ‘’ Bunu her zaman yapıyorum. Sahte kimliğe ihtiyacın yok. Benimkini kullanırsın. Oraya eğlenmeye gidiyoruz. Oraya eğlenmeye gidiyorsun. Endişelenecek bir şey yok. Kafamızı dağıtmak için sadece bir gece. Çok kötü değil, sana söz veriyorum. Üstelik, zaten bunu hiç yapmıyorsun.’’
Tereddüt ettim. Çünkü eğer kabul edersem ne olacağını biliyordum. Sierra benden daha heyecanlı görünüyordu. Ve gitmek istiyordu. Hayır dersem ısrar edip, kabul edene kadar peşimi bırakmayacağını biliyordum.
Gerçekten gitmek istemiyordum. Dışarı çıkmak ve parti yapmak benim işim değildi. Evde kalıp, okul nedeniyle ülke dışında olan erkek arkadaşımla skype aracılığıyla görüşmeyi tercih ediyordum. Dört yıldır beraber olmamız şu an onun çok uzakta olmasını daha da zorlaştırıyordu. Tüm bu şeyler bazen çok uğraştırıcı oluyorudu. Partiye gitmek istememin bir başka nedeni ise, onun ben partideyken benim başımın belada olup olmadığı bilmediğini ve bu yüzden endişe duyduğunu söylemesiydi. Ve bu yüzden çoğunlukla evde kalıyordum. Bu onu mutlu ediyordu, ve bende mutlu oluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Road Trip | Türkçe Çeviri.
Fanfiction-Felicity Olesen. O oldukça mükemmeliyetçi ve biraz da kontrol manyağıydı. Tüm hayatı ve tüm yaptığı diğer insanları memnun etmeye çalışmaktı. Erkek arkadaşıyla dört yıldır süren mesafeli ilişkisi ve stresli okul hayatını dengede tutmak için mücadel...