* * *
- artık dayanamıyorum.
+ olmaz, onlar senin çocukların
* * *Armin: ne hayır!
Barın çoktan uyanmış silahını temizliyordu.
Barın: günaydın. Yine kâbus gördün galiba?
Armina: evet şimdi seni anlıyorum
Barın: nasıl yani?
Armina: sende dün sinirliydin. Kabuslardan dolayı. Şimdide ben
Barın: anladım ama güçlü olmalısın dört günümüz kaldı ve hâlâ ne birisini bulabildik ne de bir şey
Barın Armina'yı düşünüyordu çünkü bu işte ortaklardı. Barın'ın Armina'ya, Armina'nın Barın'a ihtiyacı vardı. Tam Armina bir şey demeye hazırlanıyordu ki uzakta ama sanki yakındaymış gibi yankı yapan bir ses duydular. Barın ve Armina aynı anda irkildiker ve hemen kalkıp sesin geldiği yere gitmeye hazırlandılar.
Sesin geldiği yere varmışlardı. Ve bir konteynerin arkasına saklandılar. Orada iki kişi vardı, Konuşuyorlardı. Ne konuştuklarını duymaya çalışıyorlardı ama uzakta oldukları için duyamıyorlardı. Barın biraz daha yaklaşmaya çalışıyordu ki bir taşa çarptı ve yere düşmekten son anda kurtuldu. Az önce konuşan iki kişi şimdi yerlerinde yoklardı. Barın'ı ve Armina'yı fatketmiş olacaklar ki kaçmışlardı.Barın: onları kaçırdık. Gel onları arayalım.
Armina tamam derecesine başını sallamıştı. Sağa doğru ilerlemeye başladılar. Biraz ilerledikten sonra 4 katlı bir binanın önüne geldiler. Ve adını bilmedikleri iki kişi de oradaydılar. Bu sefer Barın onların üstüne yürümeye hazırdı. Armina da bunu istiyordu. Sanki Barın Armina'nın zihnini okumuşcasına, binanın önüne duranlara karşı yürümeye başladı. Ve Barın silahını onlara doğrulttu.
Barın: altın silahınızı!
Armina saklanmaya devam ediyordu çünkü Barın'a tam olarak güvenmiyordu. Bu yüzden saklanacak eğer Barın'a bir şey olursa kendini korumak için kaçacaktı. Bu ihanete olurdu ama daha güvenmediği biri yüzünden ölmeyecekti.
Uras: bizim de silahımız var yerinde olsam ateş etmem
Barın: göreviniz ne?
Efsun: bence bunu yapmamalıyız
Barın: GÖREVİNİZ NE?
Uras: neden bunu bilmek istiyorsun
Barın: eğer siz görevinizi söylemezseniz ben görevimi yaparım
Efsun: demek görevin birilerini öldürmek
Barın: evet ve sanırım görevimi yapmalıyım
Barın silahının tetiğini çekti. Efsun ve Uras'ın üzerine doğrulttu.
Uras: dur! Efsun'un elindeki silah sadece ben istediğimde ateş ediyor. Görevimiz de bu bi nevi ölmemek
Barın: ve ben sizi öldüreceğim üzgünüm başarısız oldunuz.
Armina bütün bu olanları sadece izliyordu. Konuştukları şeyleri duyabiliyordu. Ama Barın'a yardım etmemişti. Belkide etmeliydi ama korkuyordu. O kız Efsun, onun da bir silahın vardı. Barın Uras'ı, Efsun ise Armina'yı vurabilirdi. Bu riski göze alamadı ve konteynerin arkasında saklanmaya devam etti.
Uras: Efsun silahı Barın'a doğru tut!
Şimdi işler değişmişti. Barın Uras'a, Efsun Barın'a silah doğrultuyordu. İkisinin silahı da her an ateş etmeye hazırdı.
Uras: bunu konuşabiliriz kimsenin ölmesine gerek yok
Barın: hadi ama dostum yapma buradayız çünkü dünyaya geri dönecek kişileri seçiyorlar ve herkes gidemez. Birileri ölmeli ve görevim de bu.
Bir anda sesler gelmeye başlamıştı. Sanki birileri koşarak onların üstüne geliyordu. Armina bu sesi tanımıştı. Bunlar ölülerdi. Doğrudan onların üstüne geliyordu. Armina saklandığı yerden çıkmak zorunda kalmıştı. Ve Barın'ın yanına doğru koştu.
Armina: ölüler geliyor gitmeliyiz!
Efsun: demek bir ortağın var
Armina: ortak değiliz!
Barın: nasıl ortak değiliz?
Uras: bunu konuşacak vakit yok gitmeliyiz!
Uras'ın dediğini yaptılar ve koşmaya başladılar. En sonunda iki tarafa ayrılan bir yola geldiler. Uras ve Efsun sağa, Barın ve Armina sola doğru gittiler.
Sonunda ölülerden kurtuldular. Ama yarın 4. Gün olacaktı ve hâlâ ikisi de görevini tamamlayamadılar. Sizce yarın neler olacak yada kim hayatta kalacak mı demeliydim?