"Yaşlıların gençliği hafife alması,
aptallık ve unutkanlıktır."
Albus Dumbledore***
Yaşlı kadın hızlı adımlarla yürüyordu. Peşinden ise beş öğrencisi takılmıştı. Yeşil uzun cüppesini savurarak büyük bir kuş heykelinin önünde durdu.Arkasındaki öğrencilere keskin bir bakış atıp "liman şerbeti" heykel ağır ağır dönüp açıldı. Geriye sarmal bir merdiven bırakmıştı. Hemen basamaklara çıktılar. Muggle doğumlu Lily Evans bu durumu ailesiyle sık sık gittiği alışveriş merkezindeki yürüyen merdivenlere benzetti.
Merdivenler bitince önlerine çıkan açık kapıdan içeri girdiler. İçeride biri bekliyordu. Mavi uzun cüppe giymiş, sakalı saçı uzun olan biriydi. En dikkat çekici özelliği ise yamuk burnu üzerindeki yarım ay gözlüğü arkasındaki mavinin en tehlikeli tonları olan gözleriydi.
Gözlerinde garip bir ifadeyle kapıdan girenlere döndü. "Biraz geç kaldın Minevra?" mavi gözleri öğrencilerin üzerinde geziniyordu. Sanki bir şeyi tartmak ister gibiydi.
"Ne bekliyorsun Albus? Ögrencilerimi ölebilecek bir şeye koşa koşa mı getireyim?" Sinirle parladı. Burun delikleri genişlemiş kahverengi gözleri öfkeyle karşısındaki adama çevirmişti.Albus Dumbledore derin bir nefes aldı. "Biliyorsun Minevra öğrencilerime zarar gelmesini istemiyorum ancak onların yardımına ihtiyacım var."
Bunu duyan beş öğrenci merakla bakıştılar. Hogwarst'taki ilk geceleri apar topar uyandırılıp müdürün odasına getirilmeleri zaten garipti üstüne böyle birşey çıkması meraklerını daha da kabartmıştı."Prafosör neyden bahsediyorsunuz acaba?" herkesin içindeki soruyu sormuştu kahverengi saçlı oğlan, bal rengi gözleri merakla kısılmıştı.
"Meraknızı anlıyorum bay Lupin. Ancak bu gece çok uzun olacağa benziyor lütfen arkadaşlarınız da bir sandalyeye otursun." Elini bir sallamayla kapı kapanıp kilitlendi. Odada bulunan tılsımlarda failiyete geçip odayı sardı. Odada konuşulan dışarıya çıkmayacaktı.
Masanın arkasındaki sandalyesine oturdu. "Bildiğiniz üzere büyücülük dünyasını büyük bir güç tehdit ediyor."
Öğrencilerinin yüzlerine tek tek baktı. Hepsi uyku sersemliğinden sıyrılmış ve dikkatli bir şekilde dinliyordu. Bir kere daha doğru seçim yaptığını anladı."Voldemort-" korku dolu bir ses firar etti sarı saçlı oğlanın odadaki herkesin bakışı ona döndü. "Hadi ama kılkuyruk bunu konuştuk bir isimden korkucak kadar aptal değilsin" dedi gri gözlü oğlan yüzünde yamuk bir gülümsemeyle. Arkadaşına katıldığını belirtmek için kafasıyla onayladı saçı darmadağınık saçlı oğlan. "Evet prafosör?" Meraklı bakan bal rengi gözlerini yaşlı adama dikmişti.
"Bildiğiniz üzere bir kara büyücü yükseliyor. Buna karşı savaşmakta bakanlık biraz geri kalıyor. Bende bunun için bir yoldaşlık kurdum. Zümrüdü Anka yoldaşlığı ve bu yoldaşlığa sizileride tabii kabul ederseniz. Aramızda görmek isterim."
Heyecanla birbirlerine baktılar. Çok mutlu olmuşlardı. "Prafosör katılmak isterim ancak ben bir bir..... Biliyorsunuz işte yardım edemem." öfkeyle arkadaşına döndü. "Bu konuyu senlede konuştuk aylak ve kendine şunu diyip durma!" Gri gözleri öfke doluydu. "Ne diyor ki?"kızıl cadının sorusu ile üçüde gerginleşti. "Şey diyor şey-" "Ne olduğunuz veya ne olduğumuz önemli değildir bay Lupin" yarım ay gözlüklerinin üzerinden baktı kahverengi saçlı oğlana.
Yardim etmek istiyordu zaten. Yıllar önce hayatını değiştirmişti zaten bu adam. Bu kez o canavar haliyle yardım edebilecek se ne mutluydu ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Riddle Kardeşler/ Çapulcular
Fiksi PenggemarYa Voldemort'un üçüz çocukları olsaydı? Aralarında biri dahi olsaydı? peki ya intikam peşinde koşsaydı? işte bunların cevabını merak ediyorsanız gelin.