miyusawa ー dandelions

li

Miyuki yapamaz, kalbinden vücuduna yayılan sıcaklığa engel olamaz.

Gözleri hayranlıkla açılmışken, karşısındakinin yıldızlardan daha parlak gülümsemesine bakakalıyor.

Rüzgar, Eijun'un yumuşak saçlarıyla oynarken onu izler. Önündeki karahindiba, sanki Sawamura'ya yakışmak istermiş gibi, batmakta olan güneşle daha canlı görünür. 

Miyuki yapamaz, kalbinin sevgiyle çarpmasına engel olamaz.

Ve senin benim aşkım olduğuna kesinlikle eminim.

Önce kıkırdamaya başlar, sonra bunun yerini kahkahalar alır. Elini karnına koyarak gülüyor. "Sen- ahahahha! cidden- aptal! hahahahha!"

Sawamura'nın kedi gözleri ortaya çıkar. "Gülmesene! Aptal tanuki!!"

Çünkü bir karahindiba tarlasındayım.

Gözlüklü, sonunda gülmesini bitirip gözlerinin kenarındaki gözyaşlarını silerken küçüğüne bakıyor. Eijun, yanaklarındaki hafif pembe allıklarla çok sevimli görünür. Yavaşça ayağa kalkıyor ve elini Sawamura'ya uzatıyor. "Yemek saati geldi, gidelim."

'Ona bu akşam bir fırtına olacağını söyleyemem.'

Esmer tenli çocuk bir süre gözlerinin içine bakıtığında Kazuya sessizce iç çeker.

Kısa olan ellerini tutup ayağa kalıyor. Gözleri, akşam güneşinde olması gerekenden daha güzel gözüktüğünde Miyuki, yanaklarının ısındığını hisseder. Fakat bir şey söyleyemeden Sawamura ellerini bırakıuor ve koşmaya başlıyor.

"Eğer acele etmezsen yemek bulamayacaksın Miyuki-senpai! Görüşürüz!"

Her birini üflediğimde benim olmanı diliyorum.

Kazuya önündeki geniş sırtı bir süre izler. Sonra yerdeki, rüzgarla birlikte hafif sallanmakta olan altın renkli karahindibaya bakar. 

Gülümsüyor.

'Gerçekten güzel görünüyor.'