Ben gülmeye başlayınca sinirlendi ve beni omzundan indirdi ve resmen yere fırlattı. Ama düşmedim.
Ben: ya sen öküz müsün? Yada sığır falan mısın?
Ateş: bak kızım bana böyle laflar etme seni pişman ederim. Aklının hayalinin almayacağı şeyler yaparım sana! Anladın mı beni? Bunu o küçük beynine sok!
Resmen yüzüme nefretle haykırdı. Bunu yaparken bi yandan da işaret parmağıyla alnıma vurdu. Tam da sırtına vurduğum yere parmağını bastırıyordu. Canım yanınca geriye çekildim. Ben öyle yapınca parmağını indirdi. Ve alnıma dikkatlice baktı. Galiba morarmıştı. Şaşırmamıştım çünkü içinde Demir var mübarek!
Ateş: çok acıdı mı?
Parmağını hafifçe moraran yerin üstünde dolaştırdı. Ama yüzünce gram yumuşama yoktu. Hala çok sert ve sinirliydi.
Ateş: napıyorum ben?
Dedi ve elini çekti. Sonra beni yine çuval gibi sırtına attı. Homurdanırsam daha çok kızacağını düşündüm ve sustum. Yoldayken aslında evden çok uzaklaşa bildiğimi anladım. Ah salak kafam yavaşlamasaydım ve koşmaya devam etseydim şu an kurtulmuştum ve kızlarında kurtarabilirdim!
Yaklaşık 15 dakika ateşin sırtında yolculuk ettikten sonra eve geldik. Kapatıp ayağıyla açıp benimle birlikte içeriye girdik. İçeriye girince salondaki kızları gördüm. Dizlerini üstüne çökmüşlerdi. Melisa ağlıyordu. Alya ise içinden sövüyormuş gibiydi. Ateşte beni Melisa'nın yanına attı. Melisa alnımı görünce hemen elini yavaşça alnımda gezdirdi. Alyada yanıma geldi.
Melisa: Ece alnına noldu? Morarmış!
Alya: hangi davar yaptı bunu sana dicem de neyse.
Bunu ateşe bakarak ve imalı bi şekilde söylemişti. Bu kızda ki cesaretten bende istiyorum.
Bende ateşe bakıp imalı bi şekilde konuştum.
Ben: az önce bi davar yakaladı beni. Galiba beni çuvala benzetti. Çünkü sırtına öyle bi attı ki kafamı sırtına çarptım. Ve gram umrunda olmadı.
Oley be! Yaptım işte. ama galiba bi ara yürek yemiştim. Yoksa başka türlü yemezdi. Ateşe bakıp imalıca konuştum. Sanırım davar dememe çok kızıcak ama ben yanlış bişey söylemedim. O cidden davar.
Ateş: Ece ben seni yolda uyarmadım mı?
Bağırınca birden hepimiz sustuk. Kızlarla ben zaten bişey yapmıyorduk. Ama arasla asir telefonlarıyla ilgilenip birbirlerine bişeyler söylüyorlardı. Onlarda sustular.
Aras: Ateş sakin ol.
Ateş: nasıl sakin olayım aras! Bu kız beni delirtiyor.
Ben: ne demek delirtiyor. Olm sen farkında mısın? Bizi kaçırdınız. Bide teşekkür mü etseydim?
Ateş: bak Ece sınırlarımı zorluyorsun!
Ben: ya zorlasam nolucak ha! Napıcaksın?
Ateş koltukta otururken bi anda yanıma geldi. Dizlerimin üstünde yerdeyken kolumdan tutup sertçe ayağa kaldırdı. Gözleri sanki sinirden yerinden çıkacakmış gibi bakıyordu. Ve yeni bişey fark ettim. Ateşin gözleri mavi değildi. Bu nasıl olabilirdi? Galiba tanınmamak için dışarıda mavi lens kullanıyordu. Çok korkmuştum ve sanırım küçük dilimi yutmuş olabilirim. Bi anda kolumu sıkmasıyla kendime geldim.
Ateş: kızım ne düşünüyorsun sen? Baktın kaldın?
Ben: ya kolumu acıtıyorsun! Bırak yaa!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚡️PSİKOPATLAR⚡️
ActionŞuan yüzlerimiz çok yakındı. Arada sadece bi kaç santim vardı. Ama ben hiçbir şey umursamayıp sadece gözlerine bakıyordum. Yeşil gözlerine. Yeşilin en güzel,en canlı tonu. Rüya olabilir. Baktıkça bakasım geliyor. Resmen büyüleniyorum, beni kendimd...