1948 yılında on arkadaş,Nezih Bayman adlı bir arkadaşımızın başkan olduğu Anadolu Oymağı adlı bir derneğin düzenlediği uzun yürüyüşe katıldık.Polatlı'dan Dumlupınar-Zafer Tepeye'ye kadar yürüyecek,Sakarya siperlerinden aldığımız toprağı Zafer Tepe'deki anıtın toprağına katacaktık.
19 Ağustos 1948 günü Ankara'dan Polatlı'ya trenle gittik.Polatlı'dan Zafer Tepe'ye kadar on gün yayan yürüdük.
Yol çizgimiz şöyleydi:Polatlı,Beylikköprü,Acıkır,Mülk köyü,Sivrihisar,Çifteler,Seyitgazi,Türkmen ormanı,Alayunt,Kütahya,Altıntaş,Çal köyü,Zafer Tepe-Zafer abidesi.
Zafer Tepe'ye 29 Ağustos gecesi vardık,toprakta uyuduk.Sabahleyin on binlerce insan şehirden ve köylerden trenle,otobüsle ve yaya olarak tören alanına aktılar.Burada 30 Ağustos geçit törenine katıldık.Ertesi yılda yapıldı bu yürüyüş.Ben,Kütahya-Zafer Tepe bölümüne bir daha katıldım.Bu kez Altıntaş üzerinden değil,olucak'tan geçerek Dumlupınar'a geldik.
Geçtiğimiz yerler,savaşların olduğu,yunan işgali görmüş,işgal ve zafer günlerini yaşamış yerlerdi.Savaşa katılmış,tanık olmuş insanlarımız sağdı.onları dinleye dinleye yürüdük.
Yol boyunca not aldım.
Milli Mücadele ile ilgili anıları toplamam böyle başladı.Zaman içinde,kitap,dergi ve gazetelerde çıkmış yazılı anıları derledim.Bu dönemi yaşamış,görmüş asker ve sivillerle konuştum.Derleme sınırımı genişletip Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemiyle ilgili özgün ya da çeviri,bütün belge,araştırma,inceleme kitaplarını da toplamaya başladım.Alamadıklarımı -o zamanlar fotokopi yoktu-el yazımla çoğalttım.1. ve 2. Dönem TBMM tutanaklarını sağladım.Harp Tarihi Dairesi'nin kitaplığındaki Yunancadan çevrilmiş kitapları okudum,fotokopisini alamadığım için el yazımla kopya ettim.Bu konudaki yeni yazıya çevrilmemiş eski yazı kitapları rahmetli kayınpederin İlhami Gökçekoğlu ya da annem okudu.
Haritalar ve fotoğraflar topladım.Sakarya ve Büyük Taarruz bölgelerini birkaç kez gezdim.
Milli Mücadele ile ilgili bilgi ve belge toplama tutkum elli küsür yıldır sürüyor.Hemen hiç ara vermedim diyebilirim.Bu derleme ve okumayı hâlâ da sürdürüyorum.
Bu kaynakları o kadar çok okuyup inceledim ki insanları yakından tanımış,bazı olaylara sanki tanık olmuş gibiyim.Bazı olayları yaşadığım vehmine kapıldığım zamanlar oluyor.
Yaklaştıkça büyüyen,bir macera romanından daha heyecan verici olan Milli Mücadele'yi,gençler için roman olarak yazmayı,bu uzun ve yoğun emeği böyle değerlendirmeyi düşündüm.Birkaç roman kişisinin çevresinde dönerek değil,bütünüyle,her cephesiyle anlatmak istedim.Bunu yapabilmek için bu tür anlatımlarda kullanılan zincirleme ve paralel kurgu modelinden yararlandım.
Okurlar bu büyük konuyu,sade ve meraklı bir roman gibi yorulmadan okusunlar istedim.
Bunu başarmış olmayı çok isterim.
Gençlerimize uzun zamandır Milli Mücadele'yi gerektiği gibi anlatmıyoruz.Bu yüzden şimdiki birçok orta yaşlılar da Milli Mücadele'yi iyi bilmiyor.Bilmemek oranı gittikçe artıyor.O görkemli olayı eski,soluk fotoğraflara benzettik.Oysa cumhuriyetimiz o mücadelenin ürünü ve kaçınılmaz sonucudur.Yeni devletin kuruluş felsefesini o mücadele belirlemiştir.Anadolu aydınlanması,birliği ve yurttaşlık bilinci o büyük mücadeleyle başlamıştır.O dönem bilinmeden bugünü okuyamayız,yarını göremeyiz.Milli Mücadele'nin emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşı olduğu anlatılmadığı için gençlerimiz başkalarının kurtuluş mücadelelerine imrendiler.kendi tarihlerine,kendi kahramanlarına yabancılaştılar.
Milli Mücadele'nin bir yazarın hayal zenginliğine ihtiyacı yok.Şaşırtıcı bir yakın zaman destanı.Gerçek olaylar hayali çok aşıyor.
Bu gurur ve ibret verici gerçekleri,roman biçimi içinde yansıtmak istedim.
Şu Çılgın Türkler,belgelere dayalı,gerçek olgu ve olayların romanıdır.Belgeler,mektuplar,anılar,makaleler,bilgiler,raporlar,haberler,
gerçeğe bağlı kalınarak öyküleştirilmiştir.
Genel olarak bütün kişiler gerçektir.O zamanlar soyadı yoktu.Ben bu önemli insaların bilinmesi için soyadlarını da kullandım.
Havayı yansıtmak,ayrıntıları belirtmek ve konuyu yürütmek için Nesrin,Yzb.Faruk,Dr.Hasan,Gazi Çavuş,saatçi Ali Efendi,Panayot gibi birkaç hayali kişiye yer verdim.
Olaylar tarih sırasıyla anlatılmış,gün içindeki olaylar da sabahtan geceye doğru sıralanmıştır.
Şu Çılgın Türkler,elbette bir tarih kitabı değıildir.Bununla birlikte o dönemi ve özellikle de insanlarımızı anlatan belli başlı tarihi ve askeri olayları ihmal etmedim.Savaşlar,teknik açıklamalardan ve ayrıntılardan ayıklanmış olarak,ana çizgileri,özellikle de ruhu korunarak hikâye edilmiştir.Deniz olaylarının ancak bir kısmına yer verebildim.Örnek olarak Rüsümat'ın hikâyesini anlatmakla yetindim.
Yunanlılar için Yunan kaynaklarını,İngizler için İngiliz kaynaklarını kullandım.Aleyhlerindeki bilgiler kendi kaynaklarında,uluslararası kurulların raporlarında ve yabancı gazete ve araştırma kitaplarında yer almaktadır.
Hiçbir şeyi abartmadım,küçültmedim de.
Aktarılan olayların gerçek olduğunu belirtmek için geçerli kaynakları gösterdim.Dipnotlar sonda toplanmıştır.
İlk kez okurken dipnotlara hiç bakmamanızı dilerim. Romanın başında,Mondros Mütarekesi'nden ikinci İnönü Savaşı'nın son gününe kadar geçen sürecin bir özeti var. Bu süreci biliyorsanız,bu özeti oku masanızda olur. Ama isterseniz roman bitince bir göz atın,belki dikkatinizden kaçmış birkaç gerçek bulursunuz. İyi bilmiyorsanız,romanı daha sıcak izlemeniz için okumanızı tavsiye ederim.
Anıları,gazete,dergi ve kitapları toplarken,birçok insandan yardım ve destek gördüm. Hepsinin adını ansam sayfaları alır. Yarısına yakını da rahmetli oldu. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum,sonsuzluğa göçmüş olanlara rahmet diliyorum.
Bir küçük açıklama:
Bu çalışmamı bilen Televizyon Daire Başkanı Serpil Akıllıoğlu Kurtuluş Savaşı'nı TRT'ye dizi olarak yazmamı istemişti(1922). Malzemeyi roman olarak kurgulamıştım. Ama heyecanlandım. Kurtuluş Savaşı ile ilgili filmlerde halk ıska geçilir,sosyal ve siyasi yan yok sayılırdı. Olay genellikle bir Türk-Yunan savaşına indirgenirdi. Milli Mücadele'nin emperyalizme karşı bir istiklal ve kurtuluş savaşı,saltanat düzenine ve anlayışına karşı da bir ihtilal olduğu yansıtılmazdı. Savaş bölümlerinde askerler ütü izi belli üniformalar giyer,subaylar pek şık gezerlerdi. Yunan,İngiliz,Fransız,Sovyet cephelerine hiç değenilmezdi.
Bu dönemin halkımıza doğru yansıtılmasının yararlı olacağını düşündüm,'peki' dedim. Bir yıl süre istedim. Uygun görüldü.Yirmi bölüm halinde yazdım,verdim. TRT Yönetim Kurulu bütçe sorunlarını ileri sürerek,önce 90 dakikalık bir film olarak çekilmesini istedi, sonra üç bölüme çıktılar. Sonunda Genel Müdür Kerim A. Erdem, Yönetim Kurulu Üyesi Gültekin Samancı ve Yönetmen Ziya Öztan'ın çabalarıyla altı bölüm olmasına rıza gösterdiler.
Yazılan senaryonun üçte birinden yararlanılabilmiş,birçok ayrıntıya yer verilememiştir.
Dizinin yönetmenliğini Ziya Öztan yaptı. Müziği Muammer Sun üstlendi. Başta Rutkay Aziz olmak üzere filme emeği geçen herkes büyük özveriyle çalıştı. Temiz bir film oldu. Çok ilgi gördü. Genç izleyicilerin ilgisi beni mutlu etti.
Bu açıklamayı şunun için yaptım: Şu Çılgın Türkler,Kurtuluş adlı dizinin romanı değildir. Kurtuluş'tan daha kıdemli ve geniş bir çalışmadır. Şu denilebilir: Kurtuluş,Şu Çılgın Türkler'den oldukça yararlanılarak yazılmış bir dizidir.
Sevgi ve saygıyla.*Turgut Özakman*
Mart 2005,Ankara
tozakman@bilgiyayinevi.com.trÖNSÖZE EK:
Sevgili okurlarımdan gelen cesaret ve şevk verici dileklerde uyarak yakın tarihimizi Çanakkale,Milli Mücadele ve Cumhuriyet döneminden oluşan bir üçleme olarak yazmak istedim:
TÜRKİYE ÜÇLEMESİ.
Tarih sırasına uyarak önce,Çanakkale'yi yazmalıydım ama hazırlığım yeterli olmadığı için Çanakkale'yi yazmayı ertelemiş, ilk olarak,yazmaya hazır olduğu Milli Mücadele dönemi hakkındaki Şu Çılgın Türkler'i yazmıştım.
Sevres(Sevr) andlaşması'nı İstanbul yönetimi kabul etmiş,Ankara reddetmişti. Yoksul Ankara'da toplanmış bir avuç yurtsever dünyaya meydan okuyordu. Dünyaya egemen Batılı yöneticiler bu meydan okuyuşa güldüler,sevres'i reddedenleri 'çılgın' diye küçümseyip aşağıladılar... Ama bu çılgınlar inanılmaz işler başarmaya başlayınca gözleri açıldı. Emperyalizmin askerlerini,paralı askerlerini,ajanlarını,işbirlikçilerini, kandırdığı hainleri, gafilleri,akılsızları,yüreksizleri yenip duruyorlardı. Namuslu gözlemciler 'çılgın' sözcüğünü,bu kez bu emsalsiz yurtseverleri övmek için kullanır oldular. Çılgın sözcüğü böyle bir dönüşüm yaşadı. Bu sözcüğün Milli Mücadele sürecini en iyi özetleyen sözcük olduğunu sanıyorum.
Hazırlığımı tamamlayınca,Milli Mücadele'nin ve cumhuriyet'in öncüsü,habercisi Çanakkale savaşı'nı yazdım:
DİRİLİŞ-ÇANAKKALE 1915.
Diriliş,üçlemenin ilk kitabı oluyor. Çanakkale savaşı'nı ve o dönemi en iyi özetleyen ve sonrasını sonsuza açan sözcüğün de Diriliş olduğunu düşünüyorum.
Sırada Türkiye üçlemesi'nin üçüncü kitabı Cumhuriyet var. Tam adı şöyle:
Cumhuriyet-Türk Mucizesi.
Atatürk dönemini tarafsız,namuslu yabancı yazarlar Türk mucizesi diye niteliyorlar.1919-1938 arasını inceledikçe,bu deyimin de bu dönemi çok güzel ve doğru özetlediğini görüyorum. Cumhuriyet'in ilk dönemi (1923-1938) ve Atatürk ile ilgili bütün önemli,ciddi kaynakları derledim,birçok kez okudum,okuyorum. Doğruyu anlamak,bulabilmek için dönemi eleştiren başlıca kitapları da dikkate almaktayım.
Cumhuriyet'i Eylül-Ekim 2009'a yetiştirmek için günde 12 saat çalışıyorum. İnanınız hiç yorulmuyorum. Nice yokluğa,engele,imkânsızlığa,çelmeye rağmen kalkınmayı ve çağdaşlaşmayı gerçekleştirmek, Türkiye'yi ortaçağ'dan çıkarmak,kurbanlık koç olmaktan kurtarmak,aklı özgürlüğüne kavuşturmak, kadınlara haklarını kazandırmak için didinenlerin çabaları,özverileri ve başarıları insan hayat veriyor. O dönemi yaşayan insanların neden Yılmaz,yıkılmaz olduklarını seziyorum.
Saygı ve sevgilerimleT.Özakman
Aralık 2008🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Evet arkadaşlar kitapta yazanları harfiyen kelimesi kelimesine yazdım.bu bölüm ön sözdü.her şey sizler için🍁

ŞİMDİ OKUDUĞUN
şu çılgın türkler
Ficción históricamerhaba satın aldığım turgut özakmanın bu kitabını herkesin okuyabilmesi için bölümlerini paylaşıcam.isteyen gelip okusun tarihimizi öğrenmek herkesin hakkı.