•1•

564 132 401
                                    

İlk önce selamünaleyküm yoldaşlarım, hep yanımda olan kardeşlerim. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Evet yine bekleyemeden bir kitap daha yazmaya başladım. Kitap fantastik bir kitap, belki sonradan olmayabilir, çünkü önceden her şeyi ayarlamış olsam da yazarken kafama ne eserse onu yazıyorum bu yüzden kitabın sonunu kestiremiyorum.

Başlamadan önce demek istediğim birkaç bir şey var.

İlk olarak: ben kesinlikle profesyonel bir yazar değilim bu yüzden düzgün yazamaz isem özür dilerim.

İkincisi; yazım hatalarım olabilir. Her insandan olur normaldir bu yüzden noktalama işaretleri ya da yazım hatalarım olursa lütfen uyarın hemen düzeltirim.

üçüncü olarak; kitabın içinde istediğiniz bir olay olursa bana söylemekten çekinmeyin. Eğer uygun bulursam yazabilirim.

Son olarak ise Sibe'lar ülkesindeki kişilerin dilleri ve alfabeleri farklı olacak, kitabın bazı bölümlerinde bu alfabeden bahsedeceğim bu yüzden şaşırmayın.

Bu bölümü ilk yorum yapan okuyucuma ithaf ediyorum. -zeynepsy

O zaman başlayalım... ❤️

Bölüm Başı

"Bia, yavaş ol."

"Çok heyecanlıyım."

Kraliçe Bia ve Kral Adonis tutsak gibi kaldıkları ülkelerinden bir defa bile olsa çıkmak için yola koyulmuşlardı. İlk defa gözleri siyah ve beyazdan başka renk görecekti. Evet kendi ülkelerinden tüm renklerin bulunduğu bir çark olsa da başka hiçbir yerde renk yoktu. Sadece çarkta renkler vardı bu yüzden çok heyecanlılardı. Özellikle de kraliçe Bia.

"Hiç gitmedik. Tehlikeli olabilir."

"Olsun çok heyecanlıyım Adonis. Lütfen beni uyarıp durma."

"Ben de heyecanlıyım ama canına zarar gelmesini istemem ne de olsa insanlar nasıl bilmiyoruz o yüzden lütfen yavaş ve dikkatli ol."

"Peki tamam." Bia adımlarını yavaşlatarak Adonis'in hızasına gelmişti.

"Oldu mu?" Adonis bu sorunun üzerine gözünü kırparak başını sallamıştı. Yol boyunca siyah beyaz ormanda ilerledikten sonra sonunda gelmek istedikleri yere gelmişlerdi. Adonis bir ağacın önünde durduktan sonra Bia'ya bakarak ağacı işaret etmişti,

"İşte bu ağaç, üzerinde insan olan kurucumuzun resmi var." Bia onaylayarak başını salladığında Adonis eli ile Bia'ya önüne geçmesini istemişti.

"İlk sen gir. Karşımıza ne çıkacak bilmiyorum ama ben arkadan geleceğim her ihtimale karşı." Bia tekrar onaylayarak başını sallamış ve sağ elini ağacın geçit için oyuk yerine koymuştu. Bia içinden bir şey çekiliyormuş gibi hissediyordu, çok yorgun düşmüştü. Her an pes edebilirdi ama renkleri ve insanlar âlemini çok görmek istediği için ne kadar zorluk çekerse çeksin katlanacaktı. İşaret parmağı istemsiz olarak kalktığında Bia ismini söylemişti. İnsanlar âlemine gitmek için ne gerekiyorsa hepsini harfi harfine öğrenmişlerdi bu yüzden ne yapacağını çok iyi biliyordu. Ağaç birden beyaz ışık yaydığında Bia'yı içine çekmişti ve Bia, Adonis'in görüş alanından çıkmıştı. Adonis de aynı şeyleri yaptıktan sonra o da ağacın içine çekilmişti ve Sibe'lar ülkesindeki bu ormanda kimse kalmamıştı. Sibe ülkesinde bu orman yasaktı.  Sibe'lar ülkesinde insanlar alemine gitmek yasak olduğu için ormana girişte yasaktı fakat Kraliçe Bia ile kral Adonis gitmek için çok ısrarcı olunca bu kural çiğnenmiş ve asırlar sonra ilk defa insanlar âlemine geçişi olan bu ormana birileri ayak basmıştı. Yoğun bir beyaz ışıktan sonra Bia ve Adonis gözlerini açmakta zorlanmış olsalar da zorla açmışlardı ve gözlerini açar açmaz da yattıkları yerden yukarıya bakınca yemyeşil ağaç yaprakları ve masmavi gökyüzü ile karşılaşmışlardı. Halbuki kendi ülkelerinde bazı ağaçların yaprakları beyaz, bazı ağaçların yaprakları ise siyahtı. gökyüzü ise kendi ülkelerinde bembeyazdı. Renkleri biliyorlardı çünkü her hafta sadece orada olan tüm renklerin olduğu çarka gidip çarkı çeviriyor ve çıkan renkleri ezberliyorlardı. Tabiki Dünya'ya gitme amaçları yoktu fakat her ihtimale karşı zorunlu kalırlarsa diye ezberliyorlardı ve bazılarını tam hatırlamasalar da çoğu renkleri biliyorlardı.

SİBE [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin