•24•

60 29 67
                                    

Bölüm Başı 

"Kabul ettiler mi teklifimizi?" Bia ile Adonis'in Cüce ülkesine gönderdiği on kişi gelmişti.

"Evet efendim kabul ettiler. Ülkenin kralı ile kraliçesi buraya gezmek için geleceklermiş fakat ülkenin başsız kalmamaları için geri gideceklermiş. Buraya da birçok kişi getireceklermiş yardım için." 

"Bu iyi haber, ne vakit geleceklermiş?"

"Yarın kral ile kraliçe ve de birçok kişi gelecekmiş."

"Teşekkürler, başka anlatacak bir şeyiniz yok ise çıkabilirsiniz." On kişi dışarı çıktıktan sonra Bia Adonis'e dönerek

"Adonis anlamadığım şeyler var, yani aklıma yatmayan şeyler." demişti.

"Neler onlar?" Adonis Bia'nın söylediklerine pür dikkat kesilmiş bir şekilde sormuştu.

"Şimdi bu Büce ülkesi bizim bildiğimiz büyüleri bilmiyorlar ya, Türkçe de bilmiyorlar. Türkçe bilseler büyülerin şifresini çözerlerdi bu yüzden bilmiyorlar. Peki bunlar ilk büyüleri nasıl buldular? Nasıl yaptılar? Büyü bulmak için, yapmak için şifresini bulman gerek. Hatta şifresini bulmak için de bir büyüyü şifresini bilmeden bilmen gerek." Bia karışık konuştuğu için Adonis biraz düşündükten sonra,

"Evet haklısın, büyülerin şifresini bilmeden büyü bilmeleri garip." demişti.

"İşte diyorum ki zindana gidip bir sorsak."

"Cevaplamazlar ise?" Adonis'in sorusunun üzerine Bia gülerek "İşkence." demişti.

"Bia çok abartmayacaksın ama!" Adonis Bia'yı uyardıktan sonra Bia masum bir şekilde başını 'tamam' anlamında sallamıştı.

İkisi tahtan kalkıp taçlarını verdikten sonra odadan çıkmış ve zindana inmeye başlamışlardı.

Zindana inip kapılardan geçtikten sonra Büce ülkesinden gelen tüm kişilerin olduğu bölüme girmişlerdi.

"Merhaba, nasılsınız bakalım?" Adonis yapmacık bir şekilde gülerek içeri girdiğinde Bia da yapmacık bir şekilde gülmüştü.

İkisi Büce ülkesinden gelen kişilerin diplerine teker teker iyice girdikten sonra geri çekilmişlerdi.

Bia elini uzatıp herkeste teker teker gezdirir iken "Şimdi size bir sorum var!" demişti sonlara doğru sesini yükselterek.

"Herkes cevaplayabilir fakat sen hariç!" Bia dilini kestiği kadını göstererek yüzünü sanki kadından iğreniyormuş gibi bir hale bürümüştü.

"Yazık, çünkü dili yok." Bia biraz gülme ile karışık bir şekilde konuştuktan sonra aniden ciddileşmiş ve "Şimdi sorumuza gelelim." demişti.

"Büyüleri ilk defa nereden öğrendiniz?" Bia otoriter bir ses ile konuşmuştu. İlerleyip bir adamın boğazından tuttuktan sonra,

"Senden başlayalım! Açıkla, konuşmaz isen senin de dilini keserim!" demişti. Son kelimelerini söyler iken de dilini kestiği kadına bakmıştı.

"Ülke kurulduktan sonra."

"Çok geçmeden bir kağıt bulmuşlar." Adam korkudan kesik kesik konuşur iken Bia sinirlenerek,

"Düzgün konuş!" diyerek adeta adamın yüzüne kükremişti.

"Tamam, tamam. İşte o kağıtta da birkaç büyü yazıyormuş, bizim dilimizde, yani sizin diliniz ile de aynı. O kağıtta her büyü açıkça yazılmış ve büyüleri öğrenmişler. Bu zamana kadar da hep kullanmışlar. Kağıtta az büyü yazdığı için o kadar biliyoruz." Adam tek nefeste tüm hepsini anlattıktan sonra Bia tekrar bağırarak soru sormuştu.

SİBE [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin