Augustin'den
Bu ânı unutup babamın yanına gitmeye karar verdim. Zaten o kız çoktan gitmişti bile. Odaya vardığımda içeride başkomiser vardı. Konuşmaları bitince sonunda babam beni fark etti. Başkomiser kafasıyla selam verip babamla beni odada başbaşa bıraktı.
+ Ne konuşuyordunuz öyle hararetli hararetli?
- Bu hafta sonu yeni bir dava var.
+ Dosyayı versene.Dosyayı aldım ve sayfayı açmamla şok geçirmem bir oldu. Çarpıştığım kız ve o güzel mavi gözlere sahip kız, şu an tam karşımda, onun resmine bakıyordum.
- Tanıyor musun?
+ Y...yoo
- Peki, tamam
.
.
.
+ Benim yapmam gereken işler var. Ben kaçar.
- Hep işin var zaten, iyi git bakalım.Babamın şüpheli gözleri eşliğinde odadan çıktım. Belki bir umut diye gözlerim o güzel gözleri aradı. Ama büyük bir hayal kırıklığıyla göremedim. Ağır adımlarla evin yolunu tuttum. İlk davam için sıkı bir çalışma yapmam gerekiyordu. Daha doğrusu o kıza ne pahasına olursa olsun yardım etmek istiyordum. O kız herşeyimin ilki olabilirdi.
.
.
.
Ilyada'danEvin yolunu uzatıp ağır adımlarla ilerliyordum. O eve eskiden gitmek için can atardım. Çünkü her zaman beni bekleyen biri olurdu. Ama şimdi o eve gitmek istemiyordum. Nedeni o kişinin olmayıp duvarların üstüme gelip beni boğmasıydı. Ama olan olmuştu işte, şimdi ne yapmalıydım? Hafta sonuna kadar nasıl bir avukat bulabilirdim ki? Ve bir iç çekiş daha... Artık yağmur çiselemeye başlamıştı. Sanki acizliğimi yüzüme vurur gibiydi. Ben de bunu inkâr edemezdim zaten.
1 saat sonra
Ağır adımlarla eve ulaşınca sıcak bir duş alıp kendimi yatağa bıraktım. Uyuyacağım uyuyacağım... Hayır! Bir türlü uyuyamıyorum. Sürekli aklımda başkomiserin sözleri dönüyordu. Acilen bir avukat bulmam lazımdı. Bu yoğun düşüncelerle kendimi uykuya teslim ettim.
Augustin'den
Kafamı dağıtmak için bara gittim. Evet bir avukat olabilirim ama bu benim kafamı dağıtmayacağım anlamına gelmiyor. Orada bana yavşayan kızlar eşliğinde eğlendiğimi sandım fakat o yüz, o gözler bir türlü aklımdan gitmiyordu. O kıza acilen ulaşmam lazımdı. Yüzündeki o masum sima asla bir katil olamayacağının göstergesiydi. Evet, insanları pek tanıyamam ama o kızın masum olduğuna adım kadar eminim. Hızlı adımlarla barı terk ettikten sonra babamın bürosuna doğru arabayı sürmeye başladım. Kızın adını dahi bilmiyordum. Belki büroda bir kaç bilgi bulabilirim umuduyla büroya ulaştım. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra masadaki dosyaları karıştırmaya başladım... Sonunda elime dosya ilişince alıp incelemeye başladım. Adı Ilyada Grace. Ilyada... Ilyada güzel. Ev adresini bulduktan sonra saatin kaç olduğunu bilmeden arabamı adrese doğru sürdüm. Gecenin karanlığında evin kapısını bulmak zor olsa da sonunda evin kapısının önünde durdum. Evin ışıkları yanmıyordu, galiba yatmıştı. Buna rağmen, kalbimin yerinden çıkacak gibi atmasına rağmen, düzensiz alıp verdiğim nefesime rağmen... Kapıyı çaldım ve bekliyorum. Tam umudumu yitirmiştim ki evin lambası yandı. Ayak sesleri ve ardından kapının kilidinin açılması... Ve karşımda o güzel gözleri ile yarı uykulu yarı şaşkın bana bakan Ilyada...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK KURTULUŞ
AdventureKafası çok karışıktı,bilmiyordu kimin doğruyu söylediğini. Belki de katil O'ydu. İnanmak istemiyordu işte. O kadar masum bir kızın saflığı gözlerinden akıyordu ama sadece o bunu görüyordu maalesef. Başına büyük bir bela alacaktı,hatta ölümü... Peki...