0.1

1.6K 87 49
                                    

Chaeyoung'un Anlatımından;

"N'aber Chaeyoung? Görmeyeli epey bir değişmişsin."

Nancy şaşkınlık eşliğinde yolumu kestiğinde sadece midemi tutmak ve yalandan olan klasik tavırlarına kusmak istedim. Çünkü yaz tatili boyunca yapmış olduğum tek şey dibi gelen gri saçlarımı boyamaktı. Belki üç ay içinde kendime yapmış olduğum tek iyilik gri saçlarımın ön tutamlarını lila rengine boyamaktı. Bu da mükemmel bir değişik sağlamıyordu.

Nancy ise kahverengi saçlarının tümünü yeşil renge boyatmış ve burnuna bir delik açtırmıştı. Üç ay öncesine oranla kilo almış ve giyidiği kot şortan bacakları bi hayli yağlanmış görünüyordu.

"Öyle mi?" Sesimdeki umursamaz tavrı anlamamasının imkanı yoktu fakat Nancy arsız ve yapışkan bir kız olduğu için sadece gülümsedi. "Neler yaptın bakalım yaz tatilinde?"

Kesinlikle onu ilgilendirmeyen milyon tane şey yapmıştım. "Klasik arkadaşlarla eğlence falan. Sen?"

"Bende öyle. Geçen Somin ile birlikteydik. Öyle laf arası konuşurken bana Jungkook ile senin küsmüş olduğunuzu söyledi. Çok üzüldüm doğrusu." Duyduklarıma karşı şaşkınlık ile kala kaldığımda Nancy, dudaklarını büzdü.

Komikti.

İnsanlar cidden kıçından element uydurmaya bayılıyordu.

Jungkook ve benim "küsmek" kelimesi içinde insanların diline sakız olması acayip komiğime geldiği için sırıtmaya başladım. Gerçekten komikti. Hemde baya.

"Canım ya. Üzülme. Olur böyle şeyler. Hem klasik Jungkook işte. Biliyoruz hepimiz nasıl biri olduğunu. Üzme kendini." Omuzuma 'sözde' destek için koyduğu eline baktım. İçten içe deli gibi sevindiğini biliyordum. Omuzumu okşarken sinirden gülümsedim ve başımı iki yana salladım.

"Canım senin bildiğin Jungkook ve benim bildiğim Jungkook maalesef ki çok farklı." Dudaklarımı büzerek aynı onun gibi samimiyetsizce konuştuğumda kaşlarını kaldırdı. Nancy'nin arkasında kalan beden görüş açıma girdiğinde ise sinir bozucu bir şekilde gülümsedim ve omuzumda ki elini yavaşça kavrayarak indirdim.

"Destek elini kendine sakla şekerim. Lazım olur." Yanından gitmeden önce omuzunu iki kez patpatladım.

Beni bekleyen iri beden ile gülümseyişimi büyülttüm. Çok geçmeden her zaman ki gibi kolunun altına girdiğim beden ile kampüse doğru ilerlerken hemen arkamda kudurduğuna emin olduğum  bir Nancy'nin olması sabah ki neşemi ikiye katlamıştı. Ah bu dedidokular.

"Duydun mu son dakka haberini? Küsmüşüz." Sırıtarak başımı kaldırdığımda Jungkook'unda aynı benim gibi sırıttığını gördüm. Sırıttığı esnada içine çektiği dumanı yüzüme dönerek üflediğinde gözlerimi kapatarak kolunun altından çıktım. Bu hareketi her defasında yapıyor oluşu sinirimi bozuyordu. Dumandan hoşlanmadığımı biliyordu.

"Yapma şunu!"

Jungkook kıkırdayarak sigarasını yere attı ve siyah botları ile üstüne basıp ezerek söndürdü. Kaşlarımı çatarak ona bakmayı sürdürürken beni tekrar kolunun altına aldı. "Demek küsmüşüz ha? Yazık olmuş bize." Alayla konuşmaya başladığında başımı iki yana salladım.

İnsanlar gerçekten bilmedikleri şeyler hakkında yorum yapmaya bayılıyordu.

Jungkook en yakın arkadaşlarımdan biriydi ve bunu neredeyse tüm üniversite biliyordu. Kızlar tarafından kıskanıldığımın farkındaydım elbette çünkü, üniversitenin en çok beğenilen üç erkeğinin de yakın olduğu tek kızdım.

Taehyung, Jimin ve Jungkook.

Ultra sexy üç arkadaşım için ölüp, dirilecek olan yüzlerce kız varken bana verdikleri değer ve sevgi aşırı hoşuma gidiyordu. Yaz tatili boyunca asla ayrılmamıştık ve Jungkook istediği için yüzlerce kez motor yarışlarına katılmıştık.

Maddi anlamda hiç birimizin bir sıkıntısı yoktu. Ailelerimiz durumları çoğu insana göre oldukça iyiydi. Belkide, çok iyiydi.

İki ay önce Jimin'in babası oğluna Seoul deki üçüncü evini satın almıştı. Son ev diğer iki eve oranla çok daha büyük ve parti verilmeye müsait bir durumdaydı. Yaz boyunca oradan çıkmadığımız için en çok insanı son evin aldığını iyi biliyorduk.

Ee, bu da işimize geliyordu doğrusu. Parti de çok insan demek, kesecek dolu dolu erkek demek oluyordu.

Ben, gösteren ama vermeyen taraftım. Belli bir sınır dışında ileriye gitmeyi sevmezdim. Karşımdaki insanın bana ihtiyaç dolu gözlerle bakması ve yalvarması hoşuma gidiyordu. Elde edilmeyi değil, elde etmeyi seviyordum. Bu yüzden erkek listem epey kabarıktı.

Taehyung ve Jimin'in insan seçtiği çok söylenemezdi. O an ki duygu yoğunluğu ile kızların çoğuyla olan ilişkilerini hatırlamıyorlardı bile. Şu sıralar Jimin'in dikkati çeken kız ise moda tasarımı bölümündeki 'Channel' lakabı ile bilinen Kim Jennie idi. Doğrusunu söylemek gerekirse Jennie fazlasıyla dikkat çeken bir kızdı. Bu yüzden ona vurulmakta olduğunu söyleyen arkadaşımı yadırgamıyordum.

Hoş vuruldum diyerek her hafta sonra başka bir kız ile birlikte oluyordu ama, neyse.

Jeon Jungkook ise girdiği her ortamda dikkat çeken biriydi. Ful dövme ile kaplanmış olan sağ kolu, esmer teni yeni deldirmiş olduğu kaşı ile bambaşka bir havası vardı. Esrar bağımlısı değildi ama otu sigara şeklinde içmeye bayılırdı. Ailesinin göz bebeği olması yanı sıra kızlar onun için sıraya giriyordu ve Jungkook yakışıklılığının sefasını tıpkı diğer iki arkadaşım gibi zirvede yaşıyordu.

İşte bizde böyleydik.

Çoğu duygudan habersiz iki yakın arkadaştan ibarettik.





Hellooo çiçekleriiimmm....

close'a hoş geldinizzz..

Bu kurgum diğerlerine oranla daha ağır ve bir sürü kişiyi tahminimce shipleyeceğiniz bir kurgu olacak. Çok heyecanlıyım.

Ne düşünüyorsunuz bakalım? Sizce nasıl ilerleyecek?

Yorumlarınızı bekliyorum....

closeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin