Nemesis

398 15 12
                                    


Bütün hayatı-hayatının sadece dirildikten sonrasını hatırlıyan biri- annesi Alcina Dimitrescu'nun sayısız emirlerini tüm itaatkarlığıyla yapmasıyla ama asla bir takdir alamamasıyla geçen birini düşünün. Bu sanırım ortanca çocuk olduğu için onun lanetiydi.

Ondan büyük olan kız kardeş, Bela Dimitrescu. Genellikle sessiz biriydi. Onu anlamakta gerçekten zorluk çekiyorlardı. En küçük kız kardeş Daniela Dimitrescu. Aralarındaki en çılgın ve en hayalperest kişi oydu.

Ve Cassandra Dimitrescu... Kurbanlarının acı çekişini izlemek ona huzur verirdi. Çeşitli işkenceler uygular ve kendisini mucit ilan ederdi.

 Tabi... sadece kendi dünyasında.

...

Dışarıyı hep merak etmişti Daniela ama soğuğa asla çıkamazdı. Çıkarsa ölürdü. Kale sesszilik içindeyken diğer aile üyelerinin olduğu bir odaya girdi.

"Ethan Winters mı?" demişti Alcina. Evet, Karl Heisenberg'in annelerini sinirlendirmesi yetmiyormuş gibi şimdiide 'Ethan Winters' çıkmıştı. Hepsi Miranda Ana yüzündendi.

Telefon çalmaya başladı. Alcina sinirle alnını avuşturdu. Bir süre telefonda konuştuktan sonra, "Miranda Ana bütün lordları çağırmış. Winters yakalanmış. Bende gitmek zorundayım." Cassandra'ya ölümcül bir bakış attı. Yüksekten birisinin ona böyle bakması kızı korkutmuştu. Alcina fısıldadı "Dikkatli olun."

...

Kızlar sebepsizce strese girmişlerdi. Bella her zaman ki gibi sessizdi. Cassandra ise savunma için düşünmeye çalışıyordu. Bu sessizliği Daniela bozdu. "Kale'ye gelmez." kız kardeşlerine baktı. "Yani... Değil mi? Ama sonuçta bebek bizde değil." Bella yere baktığı için onunla göz teması kuramadı. Umutla Cassandra'ya baktı. Endişeyle karışık özgüvenle küçük kız kardeşine bakıyordu.

...

Alcina, sinirle kaleye dönmüştü. Bella "Anne, ne oldu?"

Sinirle kocaman cüssesini sandalyeye yerleştirdi. "Miranda Ana, Winters'ın infazını aptal kardeşim Heisenberg'a verdi." ağzından sinirli bir hırıltı çıktı. "Umarım Miranda haklı çıkarda kardeşim bunu halledebilir." gözlerni devirdi.

"İçecek bir şeyler getirmemi ister misin anne?-" Cassandra annesinin bu haline üzülerek sormuştu. Ama Alcina'nın tepkisi ürkmesini sağlamıştı. "Hayır! Yeter, Çıkın artık odamdan, biraz  dinleneceğim." kızlar sakince ama merakla odadan çıktılar.

...

Daniela biraz neşelenmeleri gerektiğini düşündü. Neşeyle ayağa kalktı. Turuncu güzel saçları aynı neşeyle dalgalandı. "Doğruluk mu? Cesaret mi? oynamaya ne dersiniz?" gülümsemesi bütün yüzüne yayılmıştı. Kız kardeşleri kafalarını kaldırıp ona baktılar. Eğlenmeleri lazımdı biraz.

...

Bu olayların üstünden uzunca bir zaman geçmişti, düşündüklerine göre artık akşam olmuştu. Kızlar evde yankılanan adım sesleri duyuyorlardı. Bunu pek umursamadılar ama üçü koskocaman kaleyi ellerinde gözlerinde parlayan mumlarla dolaşmayı seviyorlardı. Ve bu sefer çok farklı bir şey fark etmişlerdi. Bir his ya da bir görü... Hayır hiçbiri değildi. Fark ettikleri bu şey insan kanı kokusuydu... Muazzam güzellikteki, özenle dekore edilmiş göz kamaştıran ışıklı giriş salonuna baktıkları zaman bir adam tam orada duruyordu.

Ethan Winters'ın önünde durduğu gösterişli kapının tabelasının üzerinde haşere böcekler dolaşmaya başlamıştı. Tiz bir sesle irkilerek arkasını döndü.

"Rose'u mu arıyorsun?" 

ve değişik kahkahalar, kulak tırmalayan kahkahalar durmuyordu.

Penumbra・ Dimitrescu' daughters│(ESKİ İSİM) (DEVAM EDİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin