Alya'nın Mektubu

80 5 4
                                    

''Derler ki, zaman her şeyin ilacıdır. Bana göre de öyleydi bir zamanlar. Sonra hayatı öğrendim. Zamanın nasıl da can yaktığını, gülümseyen herkese inanmamayı öğrendim. Şimdi bu mektubu sana yazıyorum Doruk. Çünkü senden başka kimsem kalmadı. Bunları yüzüne karşı anlatmaya ne gücüm ne de yüzüm kaldı. Bana o kadar iyilik yaptın ki senden tek bir şey bile istemeye yüzüm yok. Şimdi tüm bilmen gerekeni, neler olduysa anlatabildiğim kadarıyla anlatacağım.

Efe ile bir ilkbahar günü onuncu sınıfta tanıştık. Okula yeni nakil aldırmıştı. Kolejden gelmesi, güzel yüzü ve kibarlığı ile kısa sürede okulda çok sevilmiş ve popüler olmuştu. Bilirsin işte, ergenlik zamanlarında paran ve yüzün iyiyse kibarlığa gerek kalmadan kolayca popüler olabilirsin. Her neyse. Ben de kibarlığına ve tatlı yüzüne kanmıştım onun. O kadar tatlı ve güzel gelirdi ki bana onun gülüşü; sanki tüm savaşlar biter, küsler barışır ve çocuklar şarkı söylerdi.

Benim maddi durumum onun ki kadar iyi değildi. Maddi durumu orta halli olan bir ailenin çocuğuydum. Benimle neden arkadaş olduğunu hiç anlayamazdım. Ne güzel ne de zekiydim. Ne zengindim ne de çok başarılı. Ancak her şey kötüleştiğinde güzel bir gülüşün ve paranın hiçbir şey ifade etmediğini anladım. Kimseye anlatmadım şimdiye kadar bu olanları, ne aileme ne arkadaşlarıma. Geçen bu bir senede sana güvenebileceğimi düşündüm. Ve şimdi sana bu mektubu yazıyorum. Umarım mektubun hepsini okuduğunda hala arkadaşım olmak istersin.

Efe ile arkadaşlığım tam yedi sene sürdü. Şimdi bana sorarsan 'Neden bu kadar rahatsız olmana rağmen bunca sene ona katlanmak zorunda kaldın?' diye. Haklısın derim. Lisedeyken çok seviyordum onu. Başımı döndürüyor, her sabah umutla uyanmamı sağlıyordu. Lisenin sonuna kadar bana hep iyi yüzünü gösterdi. Ben de ona inandım. Zaten diğer yüzünü gösterse bile bir bahane bulup inanmazdım sanırım. Üniversiteye gittiğimizde farklı üniversiteleri kazansak bile görüşmeyi kesmedik. Elimde iletişimi koparmak için böyle güzel bir fırsat varken kullanmamıştım.

Sonra yavaş yavaş gerçek yüzünü görmeye başladım. Beni kısıtlamaya başlamıştı. Ne zaman tartışsak bu kavgaya dönüşüyordu ve bir şekilde hep haklı çıkıyordu. Önceleri bunu sorun etmedim ancak işler değişmeye başladı. Üniversite bittiğinde bu küçük sorun kartopu gibi yuvarlanarak büyümüştü. Nerede çalışacağıma, kimlerle görüştüğüme bile karışmaya çalışınca onu tersledim ve saçmalamaması için onu uyardım. Bu uyarı onu çok kızdırdı ve günlerce konuşmadı. Bu kaçmak için iyi bir fırsat gibi görünse de ona o kadar çok bağlanmıştım ki kaçmak istesem de kaçamıyor, onu terk edemiyordum. Bu iğrençti ve korkunç bir takıntıydı. Ondan kurtulmayı çok istedim ancak beceremedim. Çok zararlı bir bağ vardı aramızda.

Önceleri hep düşünürdüm. Nasıl benim gibi pısırık bir kızı seviyor diye. Şimdi daha iyi anlıyorum ki beni kullanmak onun için kolay olduğu için bırakmamış beni. Başka bir kız olsaydı eminim ki ona direnecekti ve karşı çıkacaktı. Olması gereken de buydu. Keşke o zamanlar arkadaşlarımı dinleseydim.

Okuldayken Efe'den hoşlanan diğerleri beni köşeye kıstırmaya, dedikodumu çıkarmaya başlamıştı. Sustum ancak neden bilmiyorum. Sanırım kendimden nefret ettiğimden dolayıydı. Ne özgüvenim vardı ne de başka bir güçlü yönüm. Aileme haber verip yardım isteyebilirdim. Okulumu değiştirebilirdim. Ancak aptal gibi sustum.

Bunca şeyden sonra bir gecede her şey değişti. Tokyo'ya gelmemin asıl sebebi de buydu.

Bir gece artık geç olduğu için yatmaya karar vermiş ve pijamalarımı giyip yatağa uzanmıştım. Biraz telefonla oynayıp yatacaktım ancak camdan bir ses geldi. Umursamadım ve telefona bakmaya devam ettim. Ancak bu ses devam etti. Artık korkmuştum ve merak etmiştim. Perdeyi hafif araladım ve Efe'yi gördüm. Teni bembeyaz olmuş, vücudu titriyordu. Yüzü o kadar gergindi ki beni de korkutmuştu. Camı açtım ve ona seslendim. Bana baktı ve camıma attığı için yere düşen çakıl taşlarını topladı. Çakıl taşlarını toplarken ellerindeki kanı gördüm. O kadar şaşırmıştım ki bir süre etrafta olup biteni kavrayamadım. O sırada Efe işini bitirip bana bağırdı;

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin