Yeosang Wooyoungu o sokakta bırakmıs ve eve gelmişti.Evin kapısını cebindeki anahtar ile açtıktan sonra kapıyı kapatıp içeriye girdi.Salonda oturan Mingi,Hongjoong ve Seonghwa kapı sesini işittiklerinde merakla kapıya baktılar.Gördükleri bedenle ilk başta yüzlerinde bir gülümseme oluşsa da gözleri ve burnu kıpkırmızı ve ağlayan bedeni gördüklerinde o gülümseme anında sönmüştü.Mingi hızla yerinden kalkıp sarışın çocuğa koştu.Küçük bedene kollarını sardı.
"Bebeğim neden ağlıyorsun,şuan Wooyoung ile olman gerekmiyor mu?"
Sarışın çocuk daha da ağlamaya başladığında, Mingi minik bedeni kucağına alıp koltuklardan birine oturdu.Kucağındaki bedene bakmak istemişti ama sarışın olan yüzünü uzun gencin boynuna gömmüştü.Ağlamaya devam ederken elini Minginin tshirtünün eteklerine götürüp hafifçe sıktı.
Minginin kucağında bir süre ağladıktan sonra uyuya kalmıştı sarışın olan.O sırada Yunho eve gelmiş ve ortamdaki gerginliği sormuştu ama ne Yunho ne de diğerleri olayı anlamışlardı.
Mingi kucağındaki bedene dikkat ederek odasına ilerledi.Merdivenleri dikkatlice çikıp sarışının odasına girdi.Kapıyı dikkatlice ve sessizce kapatıp minik bedeni yatağa uzandırdı.Üzerini değiştirip kendinde sarışının yanina uzanıp ona sarıldı.Üzerlerini örttü ve kolları arasındaki çocuğun saçına bir öpücük kondurdu.Gözlerini kapatıp kendini uykuya bıraktı.Düzenlendi