Eve geldiğimizde abim yanıma geldi, ve benim ile baş başa konuşmak istedi. ikimiz benim odama gittik ve yatağıma oturduk.
"Olanları biliyorum." Bildiğini bende biliyordum. hatta bunun benim için, doğru olan olduğunu söylemiş babama.
"Abi bildiğini bende biliyordum zaten. hatta bunun benim için doğru olan olduğunu söylemişsin babama. benim için doğru olan birşeye siz neden karışıyorsunuz? anlamıyorum. ben zaten benim için en doğru olanı bilip yapamıyor muyum? bence yapıyorum." abim bana bakıp kafasını olumsuz anlamda bir sağa bir sola 2 kere salladı ve sonra dudaklarını araladı
"Ben araştırdım. poyraz senin için en iyisi, hem gece artık babama boyun eğmekten yorulmadım mı? ben gidince sürekli seni bilerek dövüyor. koruyamıyorum. nolur abiciğim. bak biliyorum daha tanımıyorsun ama, emin ol okumana falan izin verir."abimin böyle konuşması garibime gitti, ilk defa dayak yediğim için üzülüyordu öyle diyordu yani. abim hiçbir konuda benim yanım da olamazdı zaten.
"P-peki." içimden bir ses evet dememi söylüyordu gerçekleri öğrenmek istiyorsan evet de diyordu annem vefat ettiğinden biri bu içimde ki ses hep beni yönetiyordu
"Pişman olmayacaksın küçüğüm." abim bana sarıldı ve ellerimi nazikçe tutup öptü neden yapıyordu şimdi böyle? abimden ellerimi hızlıca çektim.
"Şimdi ne olucak?" biliyordum, hayatım çok değişecekti bu karar ile. annemin inci kolyesinin ucunu tuttum, ve şans diledim.
🗝
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. yanımda kimse yoktu. tek hatırladığım silah patlama sesi ve annemin bağırışları. ondan sonrası karanlıktı kolumdaki serum bitiyordu. kaç sattir buradaydım acaba? içindeki sıvı çok az kalmıştı, odanın kapısı açıldı ve içeri hemşire girdi.
"Ben neden buradayım? annem nerede?" hemşire yanıma gelip anne şefkatliği ile gülümseyip saçlarımı sevdi.
"Ben babanı çağırayım tamam mı? yakamoz güzeli." yakamoz güzeli mi? O ne demekti?
"Yakamoz güzeli mi? one demek?" yakamoz güzeli...geceleri denizde balıkların veya sandal küreklerinin haraketi sonucu, suda oluşan parıltı demekti. şimdi anlamını daha detaylı biliyordum.
"Parıltı demek." hemşire alnıma minik ama sıcak bir öpücük kondurup odadan çıktı, adı neydi acaba? gözleri çok güzeldi mas mavi...büyüyünce bende onun gibi güzel bir doktor olucaktım. fakat o hemşireydi ama çok çok güzeldi.
---
Mavi gözlü hemşire yeniden odaya girdi ve yanıma geldi. anneme ne olduğunu hâlâ bilmiyordum. sadece hemşire giriyordu odama.
"Adın ney?"
"Adım asya" gülümseyince yanağında ki gamzesi belirdi. bende bütün yaralarımı unutup gülümsemiştim.
"Annem nerede?" hemşirenin gülümsemesi silikleşti ve beni oturtup elindeki annemin kolyesinin aynısını boynuma taktı. sade bir inci kolyeydi ama o kadar zarifi ki.
"Bunun aynısı benim annemde de var, biliyor musun asya?" bana gülümseyip başını olumlu anlamda salladı.
"Annenin zaten yakamoz güzeli." asyaya anlamsız bakışlar attım. annem bu kolyesini asla çıkarmazdı ki, artık emindim. anneme birşey olmuştu. o silahtan çıkan mermi anneme'mi gelmişti?
"Anneme ne oldu asya?" bu soruma hiçbir zaman asya cevap vermemişti. kırık bir gülümseme vardı suratında. asya odadan çıkmadan önce minik ellerimi öpüp, odadan çıktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/271297473-288-k525460.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ GÜZELİ // +18
Chick-LitCinsellik ve küfür bulunmaktadır istemeyen okumasın!!!