Lise hayatlarının son yılıydı. Hepsi birbirini isim olarak bilmelerine rağmen, tam olarak tanımıyordu.
Zülal lise hayatının son yılına bir an önce giriş yapmak istiyordu. Arkadaşlarını ve derslerini çok özlemişti. Okul formasını giydi ve mutfağa indi. Abisi işe gitmişti bile. Abisi Acar kardeşini çok değer vermesine rağmen bunu Zülal'e belli etmezdi. Annelerini Zülal'in doğumunda kaybetmişlerdi.
Zülal ağır başlı bir kızdı. Abisinin yanında olmak ona erkeklerin yanında utanmaması gerektiğini öğretmişti. Kendine güvenirdi. Hayatta en çok değer verdiği şey Acar, Umay ve Deniz'di. Bu zamana onlarla beraber gelmişti. Asla onlarsız yapamazdı.
Zülal ve Acar'ın babaları annelerinin ölümünden beş yıl sonra annesine hiç benzemeyen başka bir kadınla evlenmişti. Bu kadın hergün içiyor ve babaları evde yokken ikisinede hakaret edip dövüyordu. Abisi çalışıp yeterince para biriktirip ev tutmuş, Zülal'i de alıp üvey annelerinden uzaklaşmışlardı.
O günden sonra hayatları daha düzene girmişti Zülal ve Acar'ın. Acar, kardeşi için elinden geleni yapıyordu. Zülal'e birşey olsa kendinden bilirdi. Zülal'i koruyamadığı için ona birşey olduğunu düşünürdü.
Acar, Zülal için buzdolabının üzerine bir not bırakmıştı. "Kahvaltını yapmadan evden çıkma, kızlarla dışarda çok kalmayın." Abisinin kardeşine güveni sorgulanamazdı fakat erkeklere güvenmiyordu. Bu yüzden Zülal'i asla erkeklerin yanında görmek istemezdi. Evde takılıp, ders çalışmasını tercih ederdi.
Zülal kahvaltısını yapıp evden çıktı. Okula yakın sayılabilecek olan her zaman ki takıldıkları kafenin önünde Umay ve Deniz'i beklemeye koyuldu.
Umay'la çocukluktan beri arkadaştı Zülal. Taşınmaları bile buna engel olmamıştı. Deniz ile dershanede tanışmışlardı dört yıl önce. Lise için sınava hazırlanıyorlardı. O zamanlar nasılda heyecanlılardı. Şimdi ise lise sonda olmasına rağmen sınava dair pek bir heyecanı yoktu. Bunları düşünürken kızlar geldi ve beraber muhabbet ederek okula geçtiler.
Okul her zaman ki gibi kalabalık ve birbirindeydi. Yeni gelen öğrenciler kurbanlık koyun gibi etrafa bakarken Umay onların bu haline bir kahkaha attı. "Zülal, Deniz hatırlıyor musunuz bu okula ilk geldiğimizde bizim bakışlarımızda böyleydi." Kendilerini gülmekten alamadılar. Zülal "Ne demezsin" dedi. Deniz " Senin bu kadar değişeceğini bile bilmiyorduk Umaycığım." demişti o da gülerek.
Umay okula ilk başladığında sessiz, kendi halinde takılan biriydi. Annesiyle babası hergün kavga ediyor. Umay'a suç buluyorlardı. Sürekli ona bağırıyorlardı. Sonra Cenk adında genç bir çocukla tanıştı ve kısa süre içinde onunla beraber girmediği ortam kalmadı. İlk kez bara girmiş, ilk kez sarhoş olmuştu. Cenk ona kötü niyetlerle bakmaya başladığında iletişimi koparmıştı. Ondan nefret ediyordu. Onunla tanıştıktan sonra güçsüz Umay kaybolmuş, yerine herkese sataşan özgüveni had safhada bir kız gelmişti. Kendini savunmayı çok iyi bilirdi. Erkeklere hayatında yer vermezdi. Duygusallık pek ona göre değildi.
Deniz kendi halinde bir kızdı. Deli doluydu. Küçük bir kız kardeşi vardı. Derya'da Deniz gibi deli dolu bir kızdı. Deniz çok iyi bir dosttu. Bizi hiçbir anımızda yalnız bırakmamıştı.
Herşeyden önce birbirimiz için canımızı ortaya koyabilirdik. Olmayan kız kardeşlerimdi onlar benim. Canımdan bir parçalardı.
***
Egemen "Teoman nerdesin oğlum kaç saattir?" dedi. Teoman "Uyuya kalmışım." "Iyi bok yiyorsun okulun ilk gününden" Egemen kızmıştı. Bir insan hiç mi değişmezdi? Kantinden Rüzgar gelince "Oooooo!!! Teo sonunda gelmişsin." Teoman sadece gözünü çevirmekle yetindi.
Teoman, Egemen ve Rüzgar sıkı dosttular. Teoman, Rüzgar ile mahallede tanışmıştı. Daha yedi yaşındaydılar. Bir grup çocuk Rüzgar'ın üzerine çullanmış onu dövüyorlardı. Teoman koştu ve kavgayı ayırıp çocuklara "Hemen buradan gidin" dedi, onu dinlemediler. Teoman'a saldırmaya kalktılar. Onlar vuruyor Teoman'da karşılık veriyordu. Bir süre sonra gitmişlerdi. Teoman ne olduğunu sorduğunda onun elindeki parayı almak istediklerini söyledi. O sırada Teoman'la tanıştılar. Rüzgar'ın maddi durumu çok iyi değildi. Buna rağmen kızların gözü üzerinden ayrılmazdı.
Egemen deli dolu biriydi. Grubun komik olanı. Teoman'a göre boş konuşurdu. Ama yinede Teoman onu çok severdi. Teoman ve Egemen onunla lisede tanıştılar. Kısa sürede kaynaşmış, birbirlerinin herşeyine ortak olmaya başlamışlardı. Üçü, birbirinin ailesi gibiydi.
Teoman zengin aile çocuğu olarak adlandırdıklarımızdandı. Dışarıdan şımarık ve cool görüntüye sahipti. Kimsenin kendisini yakından tanımasına izin vermezdi. Ailesiyle problemleri vardı ve eve nerdeyse hiç uğramazdı. Zamanı Egemen ve Rüzgar ile birlikte geçirirdi. Kızlarla oynar ve bırakırdı. Zaten çevresi şımarık zengin kızlarla doluydu. Onlar bunu kabullenerek geliyordu. Teoman'a karşı koyabilmek imkansızdı zaten. O, istediklerini hep elde ederdi.
"Ders zamanı." Teneffüsün bitmesiyle ders başlamış, Teoman uyuyordu. Egemen'le Rüzgar kendi aralarında muhabbet edip gülüyorlardı.
Üst katta derste olan Zülal, Umay ve Deniz'de dedikodu yapıyordu. Okulun ilk günüydü hocalarına serbest kalmak istediklerini söylemişlerdi.
Deniz işe girecekti. Borçları fazlaydı ve okul masraflarını ve kardeşinin ihtiyaçlarını kendi sağlamalıydı. Zülal "Çalışabileceğin bir yer buldum." dediğinde Deniz sevinçten uçmuştu. "Okula gitmeden önce buluştuğumuz kafede garson arıyorlar. Eğer yapabilirim dersen..." der demez Deniz "Elbette yapabilirim teşekkür ederim kanka" Zülal'i sevinçle öptü. Zülal " O zaman okul çıkışı gidip görüşelim" dedi.
Umay'dan ses çıkmıyor kendi kendine düşünüyordu. Zülal, Umay'a dönüp "Kızım sana ne oldu bu kadar dalgınsın" dedi Umay "Birşey yok yorgunum bugün biraz" dedi ve dalgın haline geri döndü.
Dersler bitmek bilmiyordu okulu aralarında sadece Zülal seviyordu. Onun dersleri iyiydi, öğretmenlerle araları iyiydi ve oldukça da güzel bir kızdı. Okuldaki kızlar arasında sözü geçerdi. O ne isterse onu yaparlardı.
Umay'da Zülal gibiydi ama onları ayıran tek şey Umay'ın daha sert bir karaktere sahip olmasıydı. Onun da kızlar arasında sözü geçerdi fakat kızlar ondan korkardı. Umay kesinlikle onlara okulu zindan edebilirdi.
Deniz Umay ve Zülal ile yakın olduğu için ona kimse birşey demezdi. Kendini bu konuda şanslı hissederdi Deniz. Onlar olmasa ne yapacağını kesinlikle bilmiyordu. Onların okulu serseri doluydu.
Ezersen, ezilmiyordun. Zülal ve Umay güçlü durmaya mecburdular.
Okul bittikten sonra beraber Deniz'in iş görüşmesi için gittiler. Kafe zaten yakındı. Gittiklerinde Rüzgar'ı gördüler. O da orada çalışıyordu. Rüzgar'a iş görüşmesi ivinr geldiklerini söylediler ve gözüyle kasanın başında oturan patronu işaret etti. Yanına gittik. Deniz "İş görüşmesi için gelmiştim." "Hiimm peki. Kaç yaşındasın?" Deniz "18". "Burası hariç çalıştığın herhangi bir yer var mı?" "Yok efendim." "Peki ne kadar süre çalışabilirsin?" Deniz "Okuldan sonra." "Ne kadar maaş istiyorsun?" Deniz "Siz ne kadar verirsiniz?" "900tl" Deniz "Yeterli efendim." "Peki. Saat birden, dokuza kadar buradasın. Çıkabilirsiniz."
Deniz kafeden çıkınca sevinçten zıplayıp Zülal ve Umay'a sarıldı. Çok mutluydu. Artık Derya'ya istediğini alabilirdi.
Biraz dolaşıp eve dağıldılar.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜFLER
RomanceLise arkadaşlıkları, kalp kırıkları, geçmişler ve sınav telaşı. Üç ayrı arkadaşın beraber yaşadıkları. Birazcık aşkta eklense, herşey karışır mı dersiniz?