Yeni bir okul günüydü. Zülal her zaman ki gibi kızlarla buluşarak okula geldi. Okul sırasından ve bahçede toplanıp beklemekten nefret ediyorlardı. İlk ders matematikti ve Yavuz hoca hiç çekilmezdi. Umay "Kızlar ders Yavuz hocanın ve sabah sabah sinirlenmeye hiç niyetim yok. Girmesek mi bugün ilk derse?" Zülal "Nereye kadar Yavuz hocanın derslerinden kaçabiliriz ki?" demişti. Zülal matematiği seviyordu fakat Yavuz hocanın dersinde olmak işkence gibiydi. Onun için kim olduğu farketmezdi ve birini gözüne kestirmesi bile o dersten kalması için yeterliydi. Umay "Dersine girsekte sıfır veriyor, girmesekte." Zülal "O zaman kantine gidelim." Deniz "Bende görmek istemiyorum hiç Yavuz'un muşmula suratını." deyince birlikte tebessüm ederek kantine geçtiler.
Kantine inmişlerdi, etrafı incelemeye koyuldular. Zülal tek yöne odaklanıp donakalmıştı. Zülal'in aniden siniri bozuldu ve ellerini yumruk yapıp "Gerizekalı, gerizekalı, gerizekalı" diye söylenmeye başladı. " Kızlar onun bu halini görünce birbirlerine baktılar. Deniz "Kızım ne oldu sana kıpkırmızı oldun?" Zülal karşılıklı oturan üç erkeği işaret etti başıyla. "O masada oturan sarışın var ya adı Teoman mı neyse!" Bunu anlatırken bile sinirden titriyordu. "O gerizekalı dün benim üzerimi mahvetti." Deniz ve Umay şaşkınlıkla bakakalmışlardı.
O sırada Teoman ona doğru sinirle bakan Zülal'i gördü. O umurunda bile değildi. Ama hesaplaşmaları gereken bir konu olduğunu biliyordu. Zülal ona bakmaya devam ederken Teoman ayağa kalktı ve onların olduğu masaya doğru yürümeye başladı. Egemen ve Rüzgar'da onun ne yapacağını merak ediyorlardı. Teoman dün, bütün gün dalgın ve sinirliydi. Teoman yanına yaklaşıp Zülal'in kulağına eğildi "Dün yaptığını unuttum sanıyorsan, yanılıyorsun. Yaptığının bedelini hiç beklemediğin bir anda ödeyeceksin." Teoman'ın nefesi kulağından boynuna doğru ilerledi. Bu ona tuhaf hissettirmişti. Zülal'in dikkati dağılmıştı. Bir an kendine gelmeye çalıştı. Neyse ki Teoman bunu deyip yanından uzaklaşmıştı.
Zülal'in donuk yüz ifadesi değişmedi. Umay, Zülal'i kendine gelmesi için dürtükledi "Ne dedi sana?" diye sordu. Zülal "Dün kantine inmiştim yiyecekleri alıp merdivenlerden çıkarken ona çarptım ama onun önümde olduğunu farketmemiştim. Çarpışınca elimdeki kola onun üzerine döküldü. Temizlememi söyledi ama ben hayır deyince kolumdan tutup beni kantine indirdi ve aldığı kolaları üzerime döktü pislik. Bende ona tokat attım." Kızlar şaşırmıştı. Teoman'ı Umay gittiği bardan tanıyordu ve kesinlikle pisliğin tekiydi. Umay "Ona bulaşma" dedi. Sesi Zülal'i korumak istercesine sert çıkmıştı. Zülal "Bana az önce yaptığımı unutmadığını ve bedelini en beklemediğim anda ödeyeceğimi söyledi." sessizlik olmuştu. Ona bunu diyen basit biri değildi. Teoman uzak durulması gereken kötü çocuktu. Umay "Zülal ne olursa olsun yalnız kalmamalısın." Zülal "O salağın dedikleri umurumda mı sanıyorsun? Hiçbirşey yapamaz." Umay "Zülal, Teoman'ı tanımıyorsun. O hafife alınacak biri değil ve sana ne yapacağını asla bilemeyiz." demişti. Zülal düşündü, Umay diyordu ona uzak durması gerektiğini. Oysa Umay bu zamana kadar hiçbir erkek için böyle bahsetmezdi. Onları hafife alırdı. Zülal'in içine ister istemez bir korku hakim oldu. Acaba Teoman ona ne yapmayı planlıyordu?
Ders ingilizceydi. Zülal buna sevindi. En azından dersi sevdiği kadar öğretmenide seviyordu. Lale eğlenceli bir kadındı. Öğrencileriyle arasını iyi tutar, dersi eğlenceli bir şekilde işlerdi. Anlayışlı ve nazikti. Zülal son iki dersten sonra Umay ile birlikte Deniz'i kafeye bıraktı. Bir süre kafenin önünde vedalaştıktan sonra Zülal Umay'a döndü. 'Durgunluğunu farketmiyor değilim. Neyin olduğunu ne zaman söyleyeceksin?" Umay sessizleşti ve Zülal'in gözlerine baktı. Utanırmışçasına bakıyordu. Zülal ona soru soran gözlerle bakmaya devam etti. Umay "Bi.. birşey yok" dedi. Umay sadece Zülal ve Deniz'in yanında böyle duygusal olabiliyordu. Zülal, "Birşey olduğunu biliyorum. " Umay, "Daha sonra konuşuruz, iyi hissetmiyorum. Eve geçmem gerekiyor" dedi. Zülal şimdi zamanı olmadığını düşündü. "Peki canım, kendine dikkat et." Umay "Görüşürüz. " yapmacık bir şekilde gülümseyip gitmişti. Umay'ın neyi vardı da böyle davranıyordu? Zulal bunu düşünerek eve doğru ilerken geniş vücutlu birine çarptı ve elindeki kitapları yere düşürdü. Zülal "Özür dilerim" demişti. Kime çarptığını bilmiyordu, kitaplarını toplamak için eğildi. Ona tanıdık gelen sesle bir an durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜFLER
RomanceLise arkadaşlıkları, kalp kırıkları, geçmişler ve sınav telaşı. Üç ayrı arkadaşın beraber yaşadıkları. Birazcık aşkta eklense, herşey karışır mı dersiniz?