İlerde gördüğü dans klubü ile minhonun yüzüne gülümsemesi yayıldı. Koridorda karşılaştığı minhyuka gülümsemiş ve kısa bir baş selamı vermişti.Sonunda klübe ulaşınca yavaşca kapıyı araladı. İçerde pratik yapan jisungu görünce yavaşca içeri girip kapıyı kapattı.Jisung dansına o kadar odaklanmıştı ki seslere kendini kapamıştı öyle ki minhonun girdiğini duymamıştı.
Arkasından yavaşca yaklaşarak bir anda durdurdu.
'Aaaaa'
Jisungun içten çığlığına güldü ellerini dudaklarına kapatarak kulağına fısıldadı.
"Şşşş benim sevgilin."
Karnına yediği dirsekle şaşırmıştı minho.
'Çıtır kimse onu korkut hıh.'
Gülümsemesini durdurmazken ellerini küçüğün beline doladı.
"Bebeğim şimdi telefonumu açıcam ve bakıcaksın kimmiş sağdaki çıtır."
Cebinden çıkardığı telefonu kolunu tekrar belinden sararak ön tarafa getirdi. Telefonu açınca ekranda beliren fotoğrafa baktıklarında Jisung hafifçe gülümsedi.
'Aptalee'
Kafasını arkaya atarak minhonun omzuna yaslamıştı. Aynadaki yansımaları öyle güzel görünüyordu ki ikiside sessiz sakin görüntülerini izliyordu.
"Benimle bir randevuya ne dersin Jisung-shi~"
Kafasını hafif sallayarak cevap verdi minik olan.
'Olur. Kaçır beni yiğidim.'
"Off jisung" minho tavşan dişlerini göstererek gülümsemişti.
'Ama önce üzerimi değiştirmem lazım biraz beklersin değil mi?'
Minho jisungu onaylamış ardından soyunma odalarına gitmişlerdi. Uzun koridorda jisungun çıkmasını beklerken telefonundan açtığı oyunu oynamaya başlamıştı.
Cebinden çıkardığı lolipopu dudakları arasında çevirirken oyundaki son adamı da öldürmüştü. Zamanlaması mükemmel olan jisung yanına geldiğinde telefonu kapatıp cebine attı.
Küçüğünün tatlı görüntüsü kalbini eritirken elini omzuna atıp kendine çekti.
"Hadi gidelim prensim."
Jisung duyduğu şeyle gülerek ileri atıldı.
'Susta yürü.'
Okuldan çıkıp minhonun bisikletine binmişlerdi. İkisini de rahatça taşıyabiliyordu ve jisungun kendine sarılması hoşuna gidiyordu.
Nehrin kıyısında yüzüne vuran hafif rüzgar sırtına yaslanmış tombul yanakların verdiği hissi çom seviyordu.
Sonunda köprünün altında geldiklerinde hazır masanın kenarında bisikleti durdurdu. Yakın arkadaşıyla konuşmuştu ve oda kendini kırmayıp küçük bir masa pikniği hazırlamıştı.
'Min min köprü altında ne işimiz var. Hani tamam ben kekoyumda sen...Yuhh bunları ne ara hazırladın.'
Masadaki çeşit çeşit kuruyemişler, kurabiyeler çörekler ve yerleştirilmiş küçük pasta göz alıcıydı.
"Ne bileyim bize köprü altı yakışır gibime geldi."
İkiside gülüşmüş ardından yan yana duran sandalyelere oturmuşlardı.
Buraya öyle çok kişi uğramazdı bu yüzden rahattı kesinlikle. Eline aldığı yiyecekleri küçüğüne yediriyor diğer yandan yanaklarını sıkıp öperek onu utandırıyordu. Her seferinde omzuna bir yumruk yiyor ve arkasından şu kelimeyi duyoyordu: Dışardayız, delirdin mi?
"gecelerde aglarim
hasretine yanarim,
gozlerine kanarim,
yavrum ben sensiz naparim?"Gülümseyerek kendine bakan küçüğünün cidden onalrı bu şiirlerin birleştiriğini düşünmesi kendinide güldürdü.
Dudaklarına değen dudaklarla gülümsemesi dahada büyüdü. Saniyelik süren kısa öpücükten sonra Jisung'un dilinden o şiir döküldü.
'Kanımı kaynattın benim
Aklımı oynattın benim
Çevir bana gözleriniYudum yudum iç bebeğim'
Minho yerinden kalkıp elini jisunga uzattı. Jisung ayağa kalkarken onu sorgular bir bakış attı.
"Seni yudum yudum içicem güzelim."
______
Elveda Cattie 🐱
Uzatmadan bitmesi en iyisiydi neyse...
Sizi seviyorum Cattieye verdiğiniz destek için attığınız oy ver yorumlar için teşekkür ederim ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cattie 《Minsung》
FanfictionTamamlandı ✅✅ Saçma şiirlerden aşka... Han Jisung & Lee Minho Texting 14.01.2021 14.06.2021