viii. lake

696 163 24
                                    



R E C O R D I N G   N O . 8



"ligeia, beni bir yere götürdiğini söyledin ve dağ başına geldik, daha ne kadar yürüyeceğiz?" kayıt benim sesimle açılıyor. 


kamerayı sabit tutamıyorum, nefes alışverişlerime bakılırsa yorgun olmalıyım.

etrafta bolca ağaç var. bir ormanın içerisindeyiz.


"neredeyse geldik." diyor. önümdeki bedeni sırtına takılı çantayı sıkıca tutuyor.


"beni öldürmeyi mi planlıyorsun? son yirmi dakikadır insan sesi duymuyorum." diyorum dalga geçercesine.


"seni yirmi dakika da olsa insanlıktan kurtardırdığım için bana minnettar olmalısın oysaki." diyor. neredeyse gülüyor.


"geldik." dediğinde bir saniye için duruyor. hemen ardındansa neredeyse koşarak ilerliyor.


bütün gücümle bacaklarıma asılıp hızlandığım için olsa gerek kameranın açısı yere dönüyor ve bir süre için bolca sallanıyor.


"inanamıyorum." şaşkın ses bana ait.


kamera kalkıyor. şimdi ekranda mavi ve yeşil arasında bir tonda büyük bir göl var. ağaçların ve çalıların sakladığı bir hazine gibi. 


ligeia yere oturuyor.


"çok güzel değil mi?" diyor.


"hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden birisi."


"bir gün ölürsem buraya gömülmek isterim." gülümsüyor.


"ama burada mezarını kim, nasıl bulacak?"


"konu da o zaten. kimse bulmasın istiyorum. sadece bir zamanlar yaşamış birine ait bir mezar. kimse kim olduğunu bilmiyor. bir zamanlar yaşamış ve ölmüş birisine ait. diğer bütün mezarlar gibi. ama çok daha güzel bir manzarası var. hem," diyor.


kafasını bana çevirdiğinde bir saniye için kamerayı fark ediyor ama bunu umursamıyor. 


"öldüğümde mezarımı bulmak isteyecek kimsem yok." diyor.


"ben varım. ama burayı tekrar nasıl bulurum bilmiyorum."


bir süre bana bakıyor. gülümsüyor.


"teşekkür ederim."

house of burning cranes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin