R E C O R D I N G N O . 1 0
白掌
"çiçekleri seviyor musun?" diyorum.
bir markette ya da botanik dükkanındayız. ekranda küçük alanda basamaklar halinde bitkiler ve üzerlerine eğilmiş onları inceleyen bir ligeia var.
"çiçekleri neden sevmeyeyim? sonuçta insan değiller. sessizler. ne kadar konuşursan konuş, hep seni dinlerler." diyor.
bir bitkinin yapraklarını iki parmağıyla nazikçe tutuyor.
"ama sanırım onlar beni pek sevmiyor." yüzünde her zamanki kederli ifadesi var.
parmaklarını çiçekten yavaşça çektiğinde kollarını iki yanıına düşüyor.
"odamdaki barış zambağını aldığımda bitki çiçeklerle doluydu. sonra çiçekleri öldü, döküldü ve bir daha hiçbir zaman çiçek vermedi. hayatıma giren çiçek bile benim negatifliğimde can veriyor." diyor. bakışları önündeki çiçeğe takılı.
sonra gülümsüyor ve çiçeği saksıyla sıradan çekiyor.
"ama sen öyle değilsin. bence sen ona bakmayı becerirsin. bunu sana hediye alacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of burning cranes
Short Story𝒉𝒐𝒖𝒔𝒆 𝒐𝒇 𝒃𝒖𝒓𝒏𝒊𝒏𝒈 𝒄𝒓𝒂𝒏𝒆𝒔 ❛❛ligeia'nın hayattaki en büyük amacı, gitmeden önce katladığı bütün turnaları yakabilmekti.❜❜ short story © may 2021 by indantesinferno