Çocukları Seonghwa'ya emanet etmiş ve ev için bir eyler almaya çıkmıştım. Yaklaşık 3-4 saat sonra tekrar eve döndüm. Doğrusu biraz yorulmuştum. Aldığım şeylerin bazıları gereksiz ve ağırdı ama aldım. Neden yok.
Anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. İçeriye girdiğimde gördüğüm manzara hayatımın şoklarından birini yaşamam için yeterliydi.
Her yer oyuncaklarla doluydu. Bebek mamaları ve sütler başta duvarlar olmak üzere her yeri batırmıştı. Perdeler çekiştirilmişti. Seonghwa ne yapıyor? Bebekler ses telleri geberene kadar ağlarken, isyan ediyor. Her tarafı mama ve sür olmuştu.
"Susun artık, yalvarırım susun yha!" İçeriye girdiğim an ağzım açık bakmaya başlamıştım. Eyaları kenara bıraktım ve yanlarına biraz daha yaklaştım. Tam o anda suratıma domates suyu sıçradı. "Hongjoong, gelmişsin. Lütfen, bir şey yap. Ayrıca kaç yıldır neredesin sen?"
"Ben ortalama 3 saattir yokum, peki sen neredesin? Ev 3. Dünya savaşına girerken sen neredeydin?" Öncelikle bebekleri susturmaya çalıştım. Bir müddet sonra onları sakinleştirebilince Seonghwa'ya tereddütlü bakışlar attım. "Sen, onları uyutabilir misin? Hayır dersen önce onları uyutacağım çünkü."
"Uyuturum canım. Sen bana bırak." Alnıma minik bir öpücük kondurdu ve bebekleri kucaklayıp yatak odalarına çıktı.
"Umarım, uyutursun."
2-3 saat sonra...
"Temizledik mi her yeri, bitti mi?" Başımı salladım ve seslice nefes verdim. "Çocuklar uyumuşken biz de biraz eğlensek mi?" Acayip bakışlar attım ve ardından dediği şeyi ne anladığımı anladı ve sırıtarak yanıma geldi. Tam camın kenarındayken arkamdan kollarını belime doladı. "Aslında şu an da öyle bir şey düşünmemiştim ama aklına direkt o geldiğine göre sen istiyor gibisin, hm?"
"Ne alaka? Sen... Öyle eğlenmek deyince... Ben..." Bir müddet öylece durduk. Kıyafetlerimin üzerinden vücudum bazı yerlerini ellediği zaman tahrik oluyordum ve içime kovmak istediğim bir istek geliyordu. Aniden beni kucaklayıp yatak odasına ilerlemesiyle istesem de hayır diyemeyeceğimi fark ettim.
~~~
"AAAAA!" Aniden giden elektrikle çığlığı bastım ve çocukların da uyanmasına sebep oldum. "Ayh uyuyun çileklerim uyumaya devam edin siz. Seonghwa elektrik elektrik elektrik."
"Var ya yataktayken benim adımı bu kadar çok inlemiyorsun?" Omzuna sert bir yumruk çakmamla acıdığını belli eden sesler çıkardı. Telefonunu aldı ve fenerini açıp etrafa tuttu. "Elektrik gidecek zamanı mı buldu ya?"
"Ya ne olur bir ey yap. Ben çok korkarım." Biraz daha etrafa bakındı ve sonra kalaktı ben de onunla beraber kalktım ama o beni tekrar geri oturttu.
"Sen çocuklarla beraber dur. Ben hemen geleceğim. Tüm şehrin elektrikleri kesilmiş gibi duruyor. Dışarıya bakılınca bulutlu bir gecede bir tane açık ışık yoktu. Gideceği sırada elini tutmuştum korktuğumu anlamış ve elini yanağıma koymuştu. "Sadece on dakikacık, tamam mı?" Saçlarımın arasına öpücük kondurdu ve gitti.
40 dakika sonra...
Aradan geçen onca süreye rağmen Seonghwa gelmemişti. Bu sürede çocukla uyumuştu ama onları yatak odalarına çıkaramamıştım. Asla karanlıktan korkmamla alakası yok... Çalan telefonla irkilerek o yöne baktım.
Kookie hyung
Aç✔ / Açma✖
"Alo, hyung."
"Hongjoong, nasılsın?"
"İyi gibiyim. Sen nası- Sen yine telefonla konuşurken araba mı kullanıyorsun hyung?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
WAİTER || Seongjoong
RomanceSeonghwa gittiği kafedeki garson çocuk Hongjoong'u gördükten sonra ilk görüşte aşk duyugusunu tadar. Neredeyse her gün sırf onu görmek için o kafeye gider. Kafeye yakın bir yere taşınıp hayatını değiştirir. Onun için...