2.

398 83 358
                                    



"Noldu, dayak yiyince rahatladın mı enayi?"

Bu güzel muhabbetten anlaşıldığı üzere konuştuğum kişi belliydi, evet Soobin.

Eve gitmek yerine biraz daha oyalanmıştım ve okul çıkış saatine kadar dışarılarda sürünmüştüm. Bazen kafama eseni yaparım. Özgürüm ben, kimse karışamaz gibi sözcükler kullansam da ne yazık ki hâlâ anne faktöründen korkuyordum. Bu yüzden çıkış saatini bekledim ama Soobin onlara gelmemi teklif etti ve ben de geri çevirmedim.

Kesinlikle annesinin çörekleriyle alakası yoktu.

"Dayak yemedim. Bana vurmasına izin verdim sadece." Ağzım dolu olmasına rağmen konuşmama yüzünü buruşturmuştu.

"O yüzden enayi diyorum ya sana. Kendini savunmuyorsun bile. Üstelik sürekli ağzına geleni söylemek zorunda değilsin." Diyip önümdeki tabağı aldı. Almasa daha da yerdim ama sonra kilo mu aldım diyip zırlayışlarımı çekerdi.

"Yok Soobin ya, sen iddiayı unut gerçekten. Biz farklı dünyaların insanlarıyız." Şakasına söylediğim sözler üzerine bir de gülmem lazımdı ama aklıma gelen yabancı suratla keyiflenemedim.

Neden hâlâ böyle tuhaf hissettiriyor?

"Şaka yapmayı da unuttun artık."

"Hıı, galiba." dedim. Bendeki değişimi fark etmişti. "Bir şey mi oldu?" dedi. Sesinde bu sefer merak vardı.

"Hiç tanımadığın biri sana tuhaf hissettirdi mi?" Biraz açıklayıcı olmamıştı farkındaydım. Bu yüzden detay vermekte çekinmedim. "Yani ilk kez tanıştığın biri kafanda yer edindi mi? İyi anlamda söylemiyorum. Hissin tarifini bulamadım sadece."

"Beomgyu ile ilk tanışmam böyle olmuştu. İlk bir kalbim sıkışmıştı sonra-" Sözlerini tamamlayamadan uzandığı yerden fırlayıp tam yüzümün dibinde durdu. "Hyuka! Biriyle mi tanıştın?"

"Yok oğlum ya, öyle değil. Rastlamadığım bir tip olduğundan herhalde bir tuhaf oldum." Normalde heyecanlı ve abartı cümlelerimle tarif etmem gereken olayı şimdi sessiz sözcüklerle anlatıyordum. Sanki buna da hükmediyordu.

"Bir şey anlamadım, daha detaylı anlatsana."

"Ne detayı, işte dışarıda biriyle tanıştım. İki muhabbet ettik. Normalde fazla tepki vermem gereken bir şey oldu ama ben çok sakindim bugün." Kafamda soru işaretleri içeren bakışlarımı Soobin'e yönelttiğimde o da bana anlamaya çalışan bakışlar attı. Kastettiğim şey gizli mahzenimi bulan birine karşı sakin kalışımdı. Normalde kavga ederdim, sivri dilim de batardı.

"Görünüşü de tuhaftı. Benden büyükmüş bir de. Sıcak havaya rağmen postalları vardı, simsiyah giyinmiş dövmeli falan. İt kopuğa benziyor kısaca." Son cümleme kadar gayet normal dinlerken birden kopmuştu ve ciddiye almayı kesti.

Ben kendimi bile ciddiye almıyordum. O ne yapsın?

"Acaba bugün yere düştüğünde kafanı falan mı vurdun sen?"

"Şişlik mi var?" Ellerimi saçlarıma bastırdım hemen. O da alnıma bir fiske atmıştı.

"Muhtemelen senden daha havalı biriyle tanıştığından bünyene ağır geldi. Arıza verdin."

"Ne havalısı ya? Çakma kötü çocuk kılıklı herif."

"Tamam, çok takmadıysan şu an muhabbetini de geçirmen gerekmez. Öyle değil mi?" Dişlerini göstere göstere yalandan gülümsemesini takındığında, asıl cümlelerinin altında yatan anlamı anlamıştım. Fakat takılmayacaktım.

"İyi git, uyuyacağım ben."

"Benim yatağım bu."

"Napim?" Omuz silkip yerime daha da kuruldum. "Hem Beomgyu'nun son fotoğrafına yorum atmamışsın. Büyük ihtimalle sana trip atıyor. Haberin olsun."

odağımda tanıdık yabancı -yeonkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin