Hemen annemle ilgili her şeyi oturduğum koltuk üzerinde topladım. Albümü, mektup, resim ve hatta günlüğü. Annem günlük yazma alışkanlığı kazanmıştı. Berk ile birlikte hepsini inceledik. İçimden annemle son konuşmamda öyle konuşmamam gerektiğini geçirdim. Telefondan numarayı silmiştim yoksa aramayı denedim. Berk albüme bende günlüğe bakıp, inceledik. Günlüğün son yaprak tarafından bir kağıt düştü.
-Berk şuna bak. Günlüğün en arkasından buldum. Dinle dinle.
'Bu kağıdı okuduğunuza göre beni affetmiş ve ortadan yok oluşumu araştırıysunuz. Size her şeyi anlatmak isterdim ama anlatamadım işte. Aslında günlüğü yaşadıklarımı size anlatabilmek için tuttum ve Vera'nın kitaplığına bıraktım. Şu an bu satırları okurken kim bilir nerelerde olacağım. Günlüğü en baştan okumanıza gerek yok. Son bir haftada yazan yerlere gidip oradaki insanlardan yardım alın. İnşallah beni bulup bu dertten kurtarırsınız...
YEŞİM'
-Vera zaman kaybetmeden orda yazan adreslere bak ve bana oku. Bütün her yerin adını bu kağıtta toplayacağız ve tek tek gezeceğiz.
-Tamam. Dedim ve yazılan yerlerin adını tek tek okudum. Akşam ve haliyle geç olmuştu, bu nedenden dolayı Berk evine ben odama gittim. Tam uyuya kalacaktım ki babam aradı. Annemden bahsetmedim, her şeyin kesinleşmesi gerekiyordu. Okan daha iyiymiş. Tedavi devam ediyormuş. Telefonu kapattıktan sonra hiçbir şey düşünmeden uyuyakaldım. Sabah Berk ile birlikte terasta kahvaltı yaptıktan sonra yazılan yerleri gezmeye başladık.
Bir lokantada tanıdığım t arkadaşımı gördük. Kamera kayıtlarını izlememize müsade etti ve kendi işine baktı. İşimiz bittiğinde yanına gittim.
-Her şey için sağol. Annemi bulacağım.
-Aramanıza bende yardımcı olabilirim istiyorsanız.
-İşler??
-Babam annemle boşandı ve yeni biri ile birlikte. Kadının babamın yanında mutlu olduğu tam belli değil ama yinede babamla. İşte tatile çıktılar beraber. Bu akşam gelirler. Size yetişirsem bende gelirim.
-Anlıyorum. Tabii senin için bir problem olmazsa bana uygundur. Numaram var zaten sende.
-Ararım.
-Tekrar sağol dedim ve beni arabada bekleyen Berk'in yanına gittim. Kamerada Ahmet üzerinden düşen kart ve annemin yazdığı otele doğru yol aldık. Berk alt katta resepsiyondaki görevlile konuşurken ben yazan odaya gidip kapıyı çakı yardımıyla açtım. Etrafa baktım. Anneme ait bir çanta ve birkaç parça eşya. Çantanın içinde bir not vardı. Tam kağıdı okuyacakken bir ses geldi. Kaçayım derken yere düştüm ve kafamı yatağın ucuna deldirdim. Bayılmış olsamgerek. Gözlerimi açtığımda Tuna başımda durmuş korkulu gözlerle bana bakıyordu. Berk de koltukta oturmuştu. Kendime geldikten sonra eve döndük. Berk'in acil işi olduğu için gitti. Tuna benimle kaldı. Beraber kahve içtikten sonra film izlemeye karar verdik. Ben mısırı o filmi ayarladı. Beraber oturduk ve korku filmini izlemeye başladık. Tuna yorgun olduğundan dolayı uyuya kalmıştı. O'nu izlememek elimde değildi. Galiba elimde olmadan, tesadüfen aşk içine düşmüşüm. Çıkışa yakın bir yer değil, çukurun en derin yerine düşmüştüm hatta. Önceden tanıyıp pek yapılmadığım, konuşmadığım kişiye karşı aşk duyguları yaşıyorum. Hastanede gözlerimi açtığımda onu ilk görmem, uff çok farklı bir his. Yaşamam sanmıştım bir günde yaşadım. Ne kadar tatlı görünüyor. Gerçektende seviyorum galiba. Bir şeyin başına gelmesini istemem. Film devam ediyor. Korku filmi ama ilgimi çekmiyor. Şu an dikkatimi çeken fotoğrafı izliyorum ben. Ben hayatımı süsleyen Tunamı izliyorum, kalbim attığında sesini sayıkladığı kişiyi, bedenimde yeşerttiğim ağacı, gözümün içindeki güzelliği izliyorum ben, Tunamı izliyorum ben... Yüzünün güzelliğinde dalmış, kaybolmuştum. Filmdeki çığlıkları kendime gelmiştim. Kumandayı alıp kapa tuşuna bastım. Kafasını yastığa yatırıp üzerini bir örtüyle örttüm. Ne de tatlı uyuyordu. Yanağına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra banyoya geçtim. Kafamın pansumanını yapıp odama geçtim. Babam aradı. Konuştuk. Okan çok daha iyiymiş. Hastaneden çıkmış bir ev kiralayıp orda kalıyorlarmış. Okula gittiğimi, iyi olduğumu söyledim. Ne annemden, ne kafamın yarasından ne de okula gitmediğimiz bahsettim. Okan ile konuştuktan sonra telefonu kapattım ve pencerenin yanına geçtim. Gökyüzü açıktı. Tuna aklımdan bir sn olsun çıkmıyordu. Yatağıma girdim ve hayallerimi süsleyen beyaz atlı Tunalı düşündüm. Acaba o da beni sevecek mi? İyi ki bana yakınmış. Uzak olsaydı onsuz yaşayamadım. Şimdi uyumam gerekiyor. Yarın yorucu birgün olacak. Tunam her şeyim, iyiki varsın...