Herzamanki gibiydi her şey. Güneşin iç ısıtan ışınları odadan içeri girmiş etrafı aydınlatıyordu. Alarmın çalmasına gözlerini araladı Vera. Yatağından çıktı ve elini yüzünü yıkamak için banyoya geçti. Aynadan kendini gördüğünde bir anda irkilmişti. Dün annesi ve babasının tartışmasından sonra çok ağlamış yüzü şişmişti. Evet. Vera evin ablası. Kendisinden bir yaş küçük erkek kardeşi var. Malesef ki bir ay önce kansere yakalanmış her geçen gün eriyor ellerinden kayıp gidiyordu. Kardeşini uyandırmaya kıyamamıştı. Zaten kardeşinin dün yaşadıkları ona ağır gelmişti ve uykusunu alması gerekiyordu. Dünkü tartışma çok ciddi bir tartışmaydı, hatta annesi ve babası boşanacaklarını söylüyorlardı. Eğer böyle bir şey olsaydı kardeşi için büyük bir yıkım olurdu. Vara yüzünü yakan gözyaşlarını sildi ve derin düşüncelerinden sıyrılarak okula gitmek üzere hazırlandı. Son bir aydır kardeşinin hastalığını öğrendiğimden beridir içine kapanıktı. Servisteki yerine geçti ve çalan müziğin eşliğinde sallanmaya başladı. Okul geldiğinde çantasını beline attı ve servisten inerek sessiz bir şekilde öğrenciler arasından geçti. Dersler eskisinden daha sıkıcı geçiyor aklı durmadan evde oluyordu. Bugün her şey aynı devam ediyordu. Taki eve döndüğünde annesinin elinde bavul kardeşi yanında ağlıyor görene kadar. Ne olduğunu sormaya gerek yoktu. Her şey apaçık ortadaydı. 'Annesi ve babası boşanıyor ve yapayalnız ortada kalıyordu.' Ağlayamıyordu çünki biliyordu artık ağlayamayacak kadar halsiz ve tükenmekteydi. Kardeşinin elini tuttu ve ilk gördüğü taksiye binip evden uzaklaştı. Annesi arkalarından gelmemiş orada duruyordu. Vera ağlayan kardeşini susturdu ve denize karşı bir yerde oturdu. Bir ara nefes almayı unutur gibi olmuştu. Bu yaşta bunca yaşantı ağır gelmişti ona.
Birden bir eli belinde hissetmiş ve korkmuştu. Arkasına baktığında babasının ona gülümsediğini fark etti. Kardeşi taşın üstünde oturmuş ve deniz üzerinden güneşin batışını izliyordu. Babası:
-Seni güldürecek bir haberim var.
-İnan baba artık hiçbir şey beni güldürecek kadar ilgimi çekmiyor, beni ilgilendirmiyor.
-Kardeşin için İngiltere'de bir hastane araştırdım. Orada tedavi olacak ve bende onunla gideceğim.
Vera şaşkınlıktan gözlerini kocaman açmış babasının söylediklerini kafasında kurmaya çalışıyordu.
-Baba sen ciddi misin, yanii Okan kurulacak mı?
-Evet kızım kardeşin kurtulacak.
Vera koşarak kardeşinin yanına gitti ve ona sarıldı. Bir aydır kanserle savaşmasına rağmen diğerleri kadar kötü bir hale gelmemişti. Vera her şeyi ona anlattığında aynı tepkiyi onda görmemişti.
-Vera iyileşeceğimi sanmıyorum. Git gide eriyorum ve yok olacağım. Artık hiçbir şey ilgimi çekmiyor hep halsizlik içindeyim. İçimdeki umut dalı kuruyor artık kurudukça da içime batıyor kalbimin sızlamasına yol açıyor.
Vera kardeşinin elinden tutarak:
-Benim umudum var ama. Seninkide kurumasın. Benim umudum yeşilliklerle dolu ve daha da yeşerecek. İnan bana iyi olacaksın.
El ele vererek babalarının yanına gittiler. Bir bardak çay içtikten sonra eve de döndüler. Anneleri evde yoktu. Vera bunu söyleyip kardeşinin acısının tekrarlanmasını istemezdi. Babası:
-İlk uçağa bilet aldım. Yarın gidiyoruz. Dedi. Vera tamam der gibi başını salladı ve kardeşinin eşyalarını toplamak için üst kata çıktı. Hepsini özenle katlayarak bavula yerleştirdikten sonra babasının eşyalarını toplamaya başladı. Dolapta annesine ait iki elbiseyi gördüğünde gözleri dolmuştu. Niye birden boşanmış olabilirler? Annesi evden bugün gitmişti ama hayatlarına devam ediyorlardı, sanki anneleri daha önce gitmiş ve bu hayata alışmışlar gibi. Boş verip babasının eşyalarını da topladı ve üstünü değiştirdi. Yemek hazırdı ve hemen masadaki yerine oturdu. Annelerinin tarafı boştu ve artık öyle olacaktı. Yemeklerinin yedikten sonra Okan odasına geçip uyumuş Vera ve babası terasa geçmiş oturuyordu. Vera:
-Ne soracağımı tahmin ediyor olmalısın.
-Annenle neden bu kadar çabuk ayrıldığımızı ve nedenini soracaksın biliyorum.
-O zaman cevap ver baba neden???
-Bunları bugün konuşmayalım. Hatta uyuyalım yarın yorucu birgün olabilir.
Vera başını tamam gibisinden sallayıp babasını öptü ve odasına çıktı.
Uykusu gelmiyordu. İçinde durmadan büyüyen mutluluk ve heyecan uyumasına izin vermiyordu. Bilgisayarın başına geçti ve ne zamandır girmediği facebook ta dolanmaya başladı. Gelen bildirimlere ve mesajlara baktıktan sonra güneşin doğduğunu fark etti. Alt kata inip kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Saat 8.48 de babasını daha sonra kardeşini uyandırarak masaya oturdu. Kahvaltı yaptıktan sonra hep beraber oturma odasına geçtiler. Evde ilk defa mutlu yüzler vardı. Bugünle ilgili ve Vera'nın evde yalnızken neler yapacağıyla ilgili konuştuktan sonra Vera kahvaltıyı topladı. Saat 12.28 olunca babası ve Okan evden çıktı. Vera o kadar mutluydu ki ne yapacağını bilemedi. Hemen hazırlandı ve bir ara arısı çok iyi olup şimdi fazla takılmadığı arkadaşı Ela'yı arayıp dışarı çıkmak üzere hazırladılar. Deniz kenarında buluştular. Vera her şeyi en baştan Ela'yı anlattı ve olduğu yerde zıplamaya başladı. Artık eski Vera'ydı. Hayata pozitif çerçeveden bakan, hep mutlu olan, gülümseyen biri olmuştu. Tek bir problemi kalmıştı. 'Annesi ve babasının boşanma sebebi.' Onu da elbet birgün öğrenecekti.Deniz kenarında biraz yürüdükten sonra Vera'nın evine geçtiler. Kahve içtiler, okulla ilgili konuştular. Vera okulda oluyordu ama ruhu evde kalıyordu hep. Arkadaşı kendi evine geçtikten sonra babası ve annesinin yatak odasına geçip odayı kurcalamaya başladı. İyi bir şey değildi farkındaydı. Annesi gittikten sonra onları aramamıştı. Vera hemen annesini aradı. 'Bu numara kullanılmamaktadır.' Nasıl olurdu. Tekrar aradı. Numarasını kapatmıştı. Odanın geri kalanını aradı. Annesinin elbiselerinin içine baktı, dolabın her yerine baktı, yatağın altına baktı... Bir şey olması gerekiyordu. Kavga gününü hatırladı. Babası 'Bu ne!! Bunun bir açıklaması var mı!!' diye bağırıyordu. Hemen çöp kutusunun yanına gitti ve bir çubukla karıştırdı. Kavga ve boşanmanın sebebini bulmuştu. Annesi nasıl böyle bir şey yapabilirdi!! Okan'ın hasta olduğunu bile bile!!