one, two, three and you

468 75 44
                                    

🎶
Bu şehir beni bitiriyor.
Solup gidiyorum, aklımı kaybediyorum.
Biliyorum ayrıl dedin, ama ne dediğin umurumda değil.
Çünkü sen tekrar dizlerinin üzerinde emeklemeye hazırdın.
Ve ben o hapları tekrardan alıyorum.

Bebeğim sadece yirmi üç yaşında.
On yedisinden beri ışıkların altında dans ediyor.
Beyni ketaminle dolu.
Herkesten daha sarhoş, herkesten daha çok güvensiz.
Bencilce ama o hiç uyumaz,
Doğrusu onun biraz sempatiye ihtiyacı var.
🎶

bir, iki, üç ve sen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bir, iki, üç ve sen

Diğer gün sabah altı civarında kalktığımda üstümde hafif bir yorgunluk vardı, kendimi çok fazla kastığımdan olabilirdi çünkü dün kendi sınırlarımı epey zorlamıştım. Yatağın kenarında duran muhtemelen yeni hazırlanmış limonlu suya bakıp iç geçirdim. Annem benden önce kalkıp birde üstüne limonlu su hazırlamıştı. Yatakta oturur pozisyona geçtim ve ayaklarımı yere sarkıtıp bardağı elime alıp tek dikişte içip geri bıraktım.

Günlük rutinlerimden biri de buydu, her sabah gözümü açar açmaz limonlu su içer, yüz bakımımı yapıp annemlerle kahvaltı masasına giderdim. Artık gözüm kapalı yaptığım bu rutinlere çok önceden alışmak zorunda kalmıştım, işte bu yüzden yataktan inip banyoya girdim ve yüzümü yıkadıktan sonra aşamalı olarak bütün yüz bakımımı yapıp dışarı çıktım. Dışarıdan bakıldığında çok mükemmel bir hayatım varmış gibi görünüyordu ama her günüm bir önceki günün kopyasıydı, farklı tek bir gün yaşamıyordum, yani bir nevi robot gibiydim.

Daha fazla düşünürsem kendime zarar vereceğimi bildiğimden salona doğru ilerledim. Alışık olduğum tablo tam olarak karşımda duruyordu, babam masanın başında annemse sonunda oturuyordu, birbirlerinden bu kadar uzak oturmaları her zaman garibime gidiyordu. Oturduğumuz semtte aşkları dillere destan olan bir çift olarak anılıyorlardı ama her şeyde olduğu gibi bunda da yalan söylüyorlardı herkese, mükemmel aile tablosunu insanlara sergilerlerken o kadar yoruluyorlardı ki evde birbirlerine iki dakikadan fazla bakamıyorlardı, annemle babamın birbirine tahammülü yoktu.

Onlara baş selamı verip masadaki yerime oturdum ve babam başlayın diyene kadar öylece önümdeki şeye baktım. Ona şey demiştim çünkü bir kahvaltıdan çok her şeye benziyordu. Bir önümdeki yiyeceğe birde anneme baktım. Benimle dalga geçiyor olmalıydı.

Babam başlamamız gerektiğini söylediğinde pirinç lapasından bir kaşık aldım ama yiyesim gelmiyordu, midem artık bu tür şeyleri kabul etmiyordu. Derin bir nefes aldım ve ikinci kaşığı ağzıma koyduğumda midemde yükselen sıvıyla birlikte direkt masadan kalktım, arkamdan babamın sesini duyuyordum ama onu dinleyecek zamanım yoktu. Lavabonun kapısını açtım ve açık olan klozete doğru eğilip içimdekileri boşalttım, her öğürdüğümde gözümden yaş geliyordu, bu durumdan nefret ediyordum, sürekli kusmaktan nefret ediyordum.

reward me with death ❧liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin