Güneş ışınlarının kaçak göçek uyguladığı ev fundalıkların ve çınar ağacının haşmetli yapısının engel tanımaz dalları dört katlı küçük apartmanın gölgeler arasında kalmasını sağlıyordu.
Mahallenin sokaklarında ıslık şeklinde yükselen kuşların ötüşü yeni gün içinde canlılık katmış beraberinde caminin minaresinden yükselen ezanın namaz çağrısına uyan kişiler avludaki şadırvan da abdest alan bir grup takkeliden başka kimse yoktu. Dükkan sahipleri gerinerek iş yerlerini açıyor, ceketlerine sarılı esmer yüzlü çocuklar köşe başlarını tutmuş ellerindeki mendillerle volta atıyordu sokak boyunca.
Çeşmelerden akan su sesleri arasına karışan müezzinin peşine takılarak ıslak elleriyle camiye girdiler. Caminin arkasındaki ağaçların arasında huysuz bakışlı bir kadın boynuna doladığı şalı çekiştirerek evine doğru yürüyordu. Duyduğu çocuk sesiyle parmaklıkların arasında takkelilerin arasında başına geçirdiği bereyle dolaşan birinin varlığı hissediliyordu. Göğe ellerini uzatmış dua eder gibi kaldırıp selamlaşarak cüzdanlarını cebe indiriyordu. Kaşlarının arasında derin bir kavis çizen rahatsızlık duygusuyla yoluna devam etti. Bu bir kaç sıra boyunca sürerken imamın fark edişiyle beraber çocuk kıçına yediği takunyayla sendelese de hızla önünü kapatan yaşlı güruhu arkasında bırakarak çevik bir atlayışla duvardan atlayarak sokaklara daldı. Caminin arkasındaki evler birbirine yapışık ve enine şekilde yayılıyordu. İğrenme duygusu tüm bedenini sardı. Bu mahalle bu taşlı sokakları ve insanları fakirliğin küflü kokusu burnunu sızlatıyordu. Dayanılmaz bir kaçış duygusuyla evin her yerini ateşe atmaktan kaçınmazdı. Birden önünde beliren çocuk üstüne çeki düzen vererek köse suratını avuçlayarak , selam verdi kadına. Çarçapul haliyle perişan görünüyordu.
" Teyze ne yapıyorsun burada ya. Anam yolladı beni bu akşam gelsin dediydi," uzun ince yapılı kadın onunla görünmekten korktuğu için çevresini kontrol ederek konuştu.
" Evim burada benim, ne yapmamı bekliyorsun ki. Sen söyle asıl bana camide ne işin vardı." Görmüştü hırsızlık yaptığını, üstemesi de bu yüzdendi. Küçük çocuğun çarpık suratı kızardı. O kadının yetiştirdiği kadından da bu beklenirdi.
"Ha teyze" küçük çocuğun kırışan alnı aklına gelen kişiyle sözlerine endişeyle devam etti
"Sefa abim sizi istediğiniz yere bırakacak," dedi. Sidar'in yüzünde ilk defa alaydan uzak bir duygu yerleşti içine . Bu şüpheydi, kızıl oklarını tenine geçirerek tırmanmaya başladı. Başını onaylar anlamda saklayarak evine girdi. Kapının girişine dayanan bedenini toplayarak ipek gömleğinin içerisinde delice atan kalbi her an onu ele verebilirdi.
" Defne" cılız bir mırıldanışla kendi sesi bile kulağına zor geliyordu. Gırtlağını temizleyerek tekrar bağırdı. Merdiven sahanlığından aceleci adımlarla inen kızı hoşnutsuzlukla cevap verdi.
" Efendim anne" geniş sofada kahverengi asil bir tavırla dağılmıştı. Evin sağ duvarında aile üyelerinin fotoğrafları yer alıyordu. Panjurlardan sızan güneşin selamını kesmişti. İri güllerin dağıldığı beyaz kumaş hafif bir elbise giyen kızı güzel görünüyordu. Kendi gençliğinin yansıması karşısında süzülüyordu.
" Bavullarını hazırladın umarım yarın öğlen yola çıkıyoruz."
" Ama anne," kızın gül kurusu dudakları itiraz için aralandı.
"Ama falan yok, gitmezsek ne olur biliyor musun?" Öfkeyle boğazındaki şalı çözdü. Beyaz boynunda yer yer kabaran morluklarla kız endişeyle atıldı.
"Anne boynuna ne oldu senin!"
"Önemli bir şey değil, sıcaktan olmuş olmalı," yıllanmış bakışları kızının konuyu değiştirme çabası karşısında seğirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE
Novela JuvenilHerkesin hayatının bir dönüm noktası vardır. Onların kaderlerini çizen anneleri olmuştu. Bu annelerin çocukları için yaptığı kötülüklerin arkasına sığınan maskeleri onları bir araya getirdi. Üç kızın kaderleri pamuk ipliği gibi birbirine bağlandı...