Çift kişilik yatağımda saat sabahın kaçı olduğunun farkında bile olmadan yatıyorum. Onunla karşılaşmamızın üzerinde tam 2 ay geçti . O gün söylediği demsiz çaylar gelmeden koşarak oradan gitmiştim , lafını keserek , yüzüne bile bakmadan , hıçkırıklarımı tutamayarak....
İçimde yanlış yaptığıma dair kocaman bir his vardı , o kadar büyüktü ki o karşımdayken bile o içimdeki şeytana dur diyemedim , biraz daha yanında dursaydım rezalet çıkararak rezil olacağımı biliyordum , yüzünün her santimini incelemeye doyamadığım adamın yanından kalkarak gittim , tıpkı 5 sene önce onun beni bırakarak gittiği gibi..
Kaderlerimiz bizi birbirimize yazıyor ve sonra bozuyor , bozuluyor , bozuyorum veya o bozuyor. Bir daha karşılaşmamızın artık imkanı yok gibi gözüküyor zaten yaptığı check-in den de gördüm Ankara'ya geri dönmüş. Sanıyorum ki temelli döndü , zaten neden geldiğini de anlamış değildim.
Yastığımın altına giren telefonumu elime aldığımda saatin 04.37 olduğunu gördüm , psikolojik olarak hafif uykumun geldiğinide saati görünce geldi . Hazır telefonumu almışken aylardır onun profiline girmediğim geldi aklıma , ne yalan söyliyim hiç de içimden gelmiyor . Göreceğim şeyler belli zaten hepsi bir biriyle aynı gibi olan ufak elbiseli çıtır kızlarla olan mentionlar , fotoğraflar , durumlar, tweetler...
Sonra ''görsem ne değişecek , bunu acısını içimde ayrıldığımızın ilk günlerde bol bol yaşamıştım , şimdi içimin sızlayacağını sanmıyorum '' diyerek girdim . ODA NE! 5 aydır kimseyle fotoğraf paylaşmamış ,mentionlaşmamış ve ondan önceki tweetleride '' İlginç Bilgiler'' ''Troll Dünyası'' gibi sayfaların RT leriyle dolu .İçim o an sızlamıştı , onu affetmiş gibi olmuştum birden bire . Sonra telefonu fırlattım ve uzun bir süre eski anne evimi ve odamı inceledim .Boyası akan duvarları , içinden kıyafetlerin taştığı dolap , dibi kuruyan kahve bardakları ... Hepsini inceledim baktım , ben bu gördüklerimi yaşarken , veya daha eski zamanlarda ilk acılarımda , ilk büyük mutluluklarımda yanımda hiç bir zaman olmadı . Ayrıldığımız o gece ve hiç uyumadan gelen o sabah ve hayatımın en uzun 24 saati . En yakın arkadaşın ölmüş gibi , çok zenginken birden kendini sefalet içinde bulmak gibi ... İçin , kalbin yanıyor , daha iki gün önce gittiğin evin kapısından geçerken sanki başından aşağıya kaynar su dökülüyor .. Ben bunları yaşarken o yanımda hiçbir zaman yanımda olmadı . Ve şimdi çıkıp gelmesi , ve hatta -asla geçmeyecek olsada- bir özür dahi dilemeden her zamanki gibi emrivakiyle bana bir şeyler yaptırması . Bunları düşündükçe içimdeki sızı nefrete dönüşüyor , onun bunu yapabildiğine inanasım gelmiyor , beni bile bu hale getirdiğini aklım almıyor . Benim içimdeki en güzel hissi , aşkımı bile nefrete dönüştürmeye gayret eden bir insan olamaz o. Ya o benim çocukluğum, yüzündeki her bir çizgi benim gülüşlerim. Bunları bu denli düşünmek artık içimi acıtmıyor olsada derin bir iç çektirmiyor değil..
Ona sormak istediğim her soruyu artık kendi kendime cevaplayabiliyorum..
Karşıma bir daha çıkacağı gün ona sormak istediğim bir soru kalmayacak olmamasını düşünmek eski yazlarda beraberken yaz rüzgarlarının bitip sonbaharın geldiği günlerdeki kadar soğuk ve iliklerinize kadar hissettiğiniz manasız yalnızlık gibi ürkütücü..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKANA BAKMA
Teen FictionÇok eski zamanlardan kalmaydı aşkları, eskimişti ve yıpranmıştı .Sözleşmişlerde 5 senes sonra , karşılacaklardı bir yerde . Bazısı sabırsız , diğeri aşık olduğunu unutmuş gibi çıkıyorlar karışısına. Tesadüf mü yoksa 5 sene çoktan geçti mi?