•piano

135 9 0
                                    

Avery malikanesinin kocaman salonunda oturmuş, sessizlik ile yalnızlığını paylaşıyordu.
Derin bir nefes alıp yüzyıllardır aynı yerde duran piyanosunun başına geçti. Tozlanan kısmına üfledi, genzini yakmıştı. Burayı daha sonra temizlese iyi olacaktı. Kapağını kaldırıp parmaklarıyla notalarda dans etmeye başladı. Müzik her zaman huzur demekti onun için. Gözlerini kapatıp devam etti çalmaya. Anıları yeniden birer birer dolmuştu aklına.

Bugün Avery malikanesine diğer safkan aileler misafirliğe gelecekti. Artemis için oldukça can sıkıcı bir durumdu çünkü kalabalık ve sesli ortamlardan hiç haz etmezdi. Odasından çıkmayıp akşama kadar kendi hâlinde oyun oynamayı tercih ederdi fakat annesi buna katiyen izin vermezdi.
Evin içinde dört dönen ev cinlerini izledi. Yapacak başka hiçbir şeyi yoktu. Yarım saat sonra konukları gelmişti. Ailecek kapıda güler yüzle karşılamışlardı.
Büyükler derin bir sohbetin içine girince küçük kız bunu fırsat bilip odasına sıvıştı. Annesinin eteğinin arkasına saklanmış ona meraklı gözlerle izleyen bir çocuğu farketmemişti bile.
Odasında geçirdiği dakikaların ardından kapısı çalmıştı. Sevimli ev cinleri Lucy ona yemek saatine az kaldığını, Bayan Avery'nin yokluğunu farketmeden aşağı inmesi gerektiğini söyledi.
Yavaş yavaş aşağıya inip salonların en köşesinde olan piyanosuna doğru ilerledi. Köşeye daha fazla yaklaştıkça piyanosunun başında istenmeyen bir misafiri gördü. Sessiz adımlarla uzun saçlı çocuğa yaklaştı henüz Artemis'i fark etmemişti. Piyanosunu paylaşmayı hiç sevmezdi. Çocuğun da onu farketmemesinden faydalanıp piyanonun kapağını aniden kapatıp çocuğun parmaklarını ezdi. Bağırmaması için minik elleriyle çocuğun ağzını kapattı.
"Piyanomdan uzak dur, çirkin şey!" diye fısıldadı.
Sirius sinirle elini ağzından çekmesi için kızın ellerine dişlerini geçirdi.
Artemis acıyla geri çekildi. Bu sefer oğlan söze girmişti.
"Hem kabasın hem de körsün. Ben hiçte çirkin değilim. Bir çirkin görmek istiyorsan aynaya bakman yeterli olacaktır."
Artemis onun yanak hizasındaki saçlarına yapıştı. Kafasında tek bir tel bile bırakmak istemiyordu. Yaklaşan adım seslerini duyuyordu ama umrunda değildi. Kim gelirse gelsin onu geri çekemezdi.
Kahkaha sesi duyduklarında ikisi de kavgayı bırakıp sese doğru döndü. İkiside bu manyağı tanıyordu. Bellatrix Black'in ta kendisiydi.
"Hey, ben yokmuş gibi davranın. Kavganıza devam edin hadi."
Artemis yanındaki çocukla göz göze geldi. İkisinde aklından tek bir şey geçiyordu, bu baş belasından kurtulmak.
"Avery hadi ama Sirius'u gayet iyi dövdün. Bence onu bayıltmalısın."
Demek bu çirkin şeyin adı Sirius'tu.
"Biz sadece iki arkadaş olarak kavga ediyorduk Bella. Onu bayıltmayacağım. Hatta şimdi odama gidip oyun oynacaktık."
Artemis bunu yapmak istemese de Sirius'un ellerini tutup onu odasına doğru çekiştirmeye başladı. Bella'dan kurtuluş için ufak bir bedeldi.
Sirius odaya girer girmez aynanın karşısına geçip saçlarını düzeltti.
Az önce hiç kavga etmemiş gibi kıza dönüp "Adın neydi, kaba kız?" dedi.
Artemis gözlerini devirdi. Tekrar kavga çıkarırdı ama yorulmuştu küçük bedeni. "Artemis Rosé" dedi mırıldanarak.

İşte böyle tanışmıştı Sirius ve Artemis. Tam da onlara yakışacak şekilde kavgayla başlamıştı hikayeleri.
Beynine nüfuz eden anılar bu kez onu üzmemiş aksine yüzüne manidar bir gülüş kondurmuştu.
İleride duran çerçeveyi eline aldı. Fotoğrafta mavi gözlerinin içi parlıyordu. İki çocuğun kolunun arasına girmişti, Sirius Orion Black ve Regulus Arcturus Black.


İyi okumalar,beğenmeniz dileğiyle😽✨
Oy ve yorum yaparsanız mutlu olurum🖤

Retrouvailles || Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin