•pancakes with chocolate sauce

205 8 0
                                    

Rüzgar deli gibi esiyor, insanın içine kadar işliyordu. Tabii bunlar Artemis için geçerli değildi. Sarhoş olmanın etkisiyle içi yanıyordu, hoş sarhoş olmasada yanıyordu içi. Yaşadıkları başkaları için belki ağır gelemeyebilirdi ama onun için ciğerine kor alevlerin düşmesinden farksız değildi.

Düzensiz adımlarıyla Severus'un evine doğru ilerliyordu. Cisimlenirdi ama bunu sarhoşken yapmak pek hoş olmazdı,kesinlikle kusardı.

Belki unuturum diye hep içiyordu ama kesinlikle bir yararı yoktu.Sarhoş olmasına rağmen hâlâ ruhunu katleden adamı düşünüyor ve buna engel olamıyordu. Şu an kesinlikle Severus'a ihtiyacı vardı. Yakın arkadaşıyla sohbet ederse düşüncelerinden bir nebze de olsa kurtulabilirdi.

Kendi içinde savaşını yaşarken çoktan gelmişti istediği yere. Usulca kapıya vurdu.
Birkaç saniye sonra uzun saçlı genç adam açmıştı kapıyı. Karşısında Artemis'i görünce hiç şaşırmamıştı,Severus. Artık mesken tutmuştu evini. Yakın zamanda Hogwarts da iksir profesörü olacağı için her gün yanına geliyordu çünkü 1 Eylül'den sonra görüşmeleri oldukça kısıtlanacaktı.

İçeri girer girmez kendine bir bardak daha viski aldı. Severus'un onaylamayan bakışlarının farkındaydı fakat umrunda bile değildi. "Kendine de al Sev sadece rahatlayalım."
Kendine tekli koltuğa atmıştı. Yanındaki koltuğa da arkadaşı oturmuştu. Hissediyordu birazdan azar işitecekti.

"Sana inanamıyorum. Bütün bu olan bitenlerden içerek kurtulamazsın, kendine gelmelisin. Bir rüzgarda yıkılacak gibi davranmayı kes." Yanılmamıştı Artemis, arkadaşını çok iyi tanıyordu. Kafasını geriye yaslayıp gözlerini kapattı.

"Asıl sen güçlü olmayı bırak Sev. Böyle davranma. En kıymetlini kaybettin. Bağır çağır, haykıra haykıra ağla ama şu ben yıkılmadım,ayaktayım rollerini bırak. Canının nasıl acıdığını biliyorum."
Ağzını açıp geri kapattı Severus. Ne diyebilirdi ki haklıydı işte Artemis. Bitmez tükenmez acıya sahipti Lily geri gelmeyecekti,gelemezdi artık. Bir kez bile aşkına karşılık alamamıştı üstüne üstlük söylediği iğrenç kelimeden sonra yüzüne dahi bakmamıştı kızıl cadı. Pişmandı,fazlasıyla.

Artemis çoktan sızıp kalmıştı. Severus onu kucaklayıp misafir odasına götürdü. Yatağa yatırırken kızın bir şeyler mırıldandığını duydu. "Sev biz sevilmeyecek kadar kötü insanlar mıyız?"
İçten olmayan gülüşle cevapladı adam. "Kötü değiliz sadece Slytherin'iz. Biz kaderimizi seçemiyoruz insanlar bizim kaderimizi seçiyor Rosé. Slytherin olmamız onlar için kötü olduğumuz anlamına geliyor."

Sabah olduğunda çoktan kahvaltı hazırlanmıştı. Bu durum artık rutinleri olmuştu. Artemis sızıp kalır ertesi gün Severus ona güzel bir kahvaltı hazırlardı.Kahveye uzandı, başının ağrısı ve midesinin bulanmasından bir şey yiyecek durumda değildi zaten. Kendi halinde kahvaltı yapan adama ilişti gözleri. Kahvenin yanında çikolata soslu pancake yiyordu. Gözleri dalmıştı pancake'e. Nefret ediyordu bu durumdan en ufacık şeyler bile o adamı hatırlatıyordu. Buna önünde duran pancake de dahildi.

Artemis'in çoğu zaman iştahı komple kesilirdi. Yine o zamanlardan birindeydi. Buna rağmen aşağı büyük salona indi. Öğrenciler çoktan kahvaltıya başlamışlardı. Biraz daha ileri bakınca ona el sallayan sevgilisini gördü. Yüzünde kocaman tebessümüyle Gryffindor masasına ilerleyip sevgilisinin hemen yanına oturdu. Sirius her sabah yaptığı gibi sevgilisinin yanağına öpücük kondurdu. Şimdi günü güzelleşmişti Artemis'in.
Sirius gecikmeden kız arkadaşının tabağını doldurdu. Çikolata soslu pancake ile. Yüzünü buruşturmuştu kız, yiyecek görmeye tahammülü dahi yoktu bugün.
Sirius anlamıştı kızın yemeyeceğini ama gün boyu ayakta kalıcaktı en azından birkaç parça bir şey yemeliydi. Pancake'i biraz bölüp Artemis'e doğru tuttu.
"İtiraz kesinlikle istemiyorum. Benim için biraz da olsa ye lütfen."
İsteksizdi ama Sirius'u kırmak istediği son şey bile değildi. Zor bela yarısını yemişti.
James arkadaşlarına bakıp sırıtıyordu.Acaba bende bir gün Lily ile böyle olabilir miyim diye düşünmeden edemiyordu. Laf atmaktan kendini alıkoyamadı. " Artemis,seni elleriyle besleyen bir sevgilin var. Ne kadar şanslı olduğunu biliyorsun değil mi?" Tabii ki de şanslı olduğunu biliyordu. Sirius ona bahşedilmiş en güzel hediyeydi.
Artemis gülerek cevap verdi. "Şanslı olan ben değilim. Şanslı olan Sirius. Mükemmel bir sevgilisi var."
Sirius dudaklarıyla sevdiği kızın dudaklarını birbirine mühürledi. Günleri daha da güzelleşmişti.

Hatırladığı anılarla midesine koca bir yumuk yemiş gibi oldu. Mümkünatı yok aklından çıkaramıyordu Sirius'u. Oysa ne çok isterdi onu aklından,kalbinden koparıp atabilmeyi. Onu hiç tanımamış olabilmek için nelerini vermezdi ki.

Kurgu günümüzde geçiyor ama sık sık geçmişe gideceğiz. Geçmiş hep kalın ve italik olarak yazılacak.
Beğenmeniz dileğiyle 🖤
İyi okumalar 😽
Oy ve yorum yaparsanız mutlu olurum

Retrouvailles || Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin