"Gin-chan! Günaydın."
"Bir şey mi vardı, Dazai-san?"
"Hiç~"
"Üzgünüm sorumu değiştirmeme izin verin, ne vardı?"
Dazai samimiyetsizce kıkırdayıp cevapladı. "Abine haber verebilir misin okul çıkışı karşıdaki kafeye geçsin."
"Siz neden söylemiyorsunuz?"
"Ah, çünkü benim yıkılmaz bir gururum var, insanlardan bir şey isteyemem."
"Dün veresiye kavgası ya-"
"Bu şu an konumuz değil," boğazını temizleyip devam etti. "Abin konusunda sana güveniyorum."
Gin ister istemez kabul edince Dazai sırıtarak ordan uzaklaştı.
-
"Bak gelmezse senden bilirim."
"Sen güven abine, şimdiye kadar ne zaman sözümü tutmadım?"
Atsushi düşünür gibi kafasını kaldırdı.
"Puşt."
"Lan Dazai, önüne dön birden çıkarsa fark ediliriz."
"Tamam be, bu ne herkes gerilmiş."
Aslında uyguladıkları plan anlamsız olduğu kadar başarı ihtimali düşüktü de. Dazai ve Chuuya birkaç masa ileride kılık değiştirmiş, sadece gözlük ve şapka takmışlardı, Atsushi ise Akutagawa'yı bekliyordu.
"Gelmeyecek herhalde."
O sırada Akutagawa içeri girdi.
Elinde bir kediyle.
Kafe sahipleriyle biraz atıştıktan sonra izin vermeleriyle rahat bir nefes verdi ve etrafına bakınmaya başladı. Aradığı kişi Dazai'ydi fakat göz göze geldiği kişi Atsushi olmuştu.
Atsushi ise ona hayretle bakıyordu. Kedi ne alaka ki..?
Akutagawa etrafta başka bir yüz göremeyince -bunun sebebi tabiiki kılık değiştirme değil masa altına saklanmalarıydı- Atsushi'nin karşısına oturdu. Küçük yavru kediyi de yanına bırakmıştı fakat kedi onun kucağına gelince orda kalmasına izin verdi.
"Beni Dazai-san çağırmamış mıydı?"
Atsushi bu soruyu tamamıyla görmezden gelip hayretle sordu. "Bu kedi ne iş lan?"
Akutagawa kedinin hafif kirlenmiş griye çalan tüylerini okşarken yanıtladı. "Peşimden geliyordu."
Chuuya ve Dazai de en az Atsushi kadar bir şaşkınlıkla bakışıyorlardı.
"Kırk yıl düşünsem Akutagawa'nın hayvanları sevdiğini tahmin edemezdim."
"Herkes senin gibi yoldan geçen karıncaları ezmiyor demek ki."
"Çük kadar karıncanın hayatının bi' anlamı mı var?"
"Çük kadar karıncanın hayatı seninkinden anlamlıdır lan."
"Deme öyle üzülürüm."
"Banane mal."
Chuuya ve Dazai'nin kavgasını bir kenara bırakıp Atsushi ve Akutagawa'ya dönecek olursak, kahve söylemiş oturuyorlardı.
"Neden çağırdınız beni?"
Atsushi, Akutagawa'nın bu kadar sakince karşılayacağını beklemiyordu o yüzden afallamıştı.
"Niye olmasın? Arkadaş değil miyiz?"
Akutagawa son cümleyle duraksadı. Atsushi'nin ondan nefret ettiğini ve sadece sinir etmek için konuştuklarını sanıyordu.
Atsushi de son bir aya kadar öyle sanıyordu. Söylediği şeye kendisi de şaşırıyordu.
"Jinko?"
"Evet?"
Akutagawa ilerideki masayı işaret ederken konuştu. "Dazai-san ve Chuuya-san neden garsondan azar işitiyor?"
Atsushi hızla Dazai ve Chuuya'nın masasına döndü. "Bir kere sorun çıkarmasalar şaşardım."
Buradan sonra gelişen olaylar kısaca kafe sahipleriyle kavga, kafeden kalıcı olarak atılma, oturacak başka bir yer arayışı, son olarak da parkın önündeki bankta çekirdek kola.
"Bu Dazai salağı ittirip durmasaydı gayet rahattık."
"Sen kısasın tabi, ben sığmıyordum."
"Siktirip gitseydin başka masaya?"
"Sen gitseydin amına koyayım, ben niye gidecekmişim?"
"Rahatsız olan sendin?"
"İlk ben bulmuştum ama."
"Sandalye kapmaca mı lan bu?"
"Chuuya ağlıyor sanki. Siz de duyuyor musunuz?"
Dazai, yanına döndüğünde onu onaylayan suratlar bekliyordu fakat ikili onlardan kendini soyutlamış, aralarında muhabbet ediyorlardı.
"Oha olmuş bunlar."
Atsushi ve Akutagawa aralarında samimiyet kurmuş, küçükken yaşadıkları olaylar hakkında konuşuyorlardı.
"Bir keresinde o kadar fazla çikolata yemiştim ki bayılmışım."
Atsushi kahkaha atıp yüksek enerjiyle devam ettirdi. "Sen abartmışsın!"
Akutagawa gülümseyerek onayladı ve kedinin uyuyup uyumadığını kontrol etti. Uyuduğunu fark edince elini çekti.
"Aklıma geldi de..."
Akutagawa devam et anlamında baktı.
"Bir ihtimal, numaranı verebilir misin?"
Akutagawa ilk başta ciddi mi diye bakındı. Ciddi olduğunu fark edince elini ağzına götürdü. Kısık sesli kahkahasını ilk kez duyuyordu Atsushi.
"Ne oldu ya?"
"Hiç."
Akutagawa'nın gülmeye devam etmesiyle Atsushi de gülmeye başladı.
"Naptım?!"
İkisinin de gülmesi durunca Atsushi sorusunu tekrarladı. "Veriyor musun?"
"Hayır."
"NİYE?"
Akutagawa gülümseyip Atsushi'nin telefonuna uzandı.
"Al instagram hesabım."
"Hani kullanmıyordun!"
Akutagawa sırıttı. "Mağarada mı yaşıyorum Jinko?"
"Puşt."
*
Bölüm çok hoşuma gitti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Numara Bizimdir / Shin Soukoku
Fanfiction"İnsan emeğe saygıdan numarasını verir amına koyayım." "Siktir lan kedi kılıklı pezevenk."