SK 1: 'HASTANE'

73 6 9
                                    

SK 1: 'HASTANE'

MEDYA: Özgür

ÖNEMLİ YAZAR NOTU: Kullanıcı adımı değiştirdiğim için bir önceki bölüm başka bir kullanıcı adı ile gözüküyor, bu durumu henüz düzeltemedim her neyse iyi okumalar sssgsgdhsd -ciddi olamayan yazar temsili değil gerçek-

Gözlerimin üstünde büyük bir baskı hissediyordum. Koca bir karanlığın içindeymişim gibiydi ve kulaklarımda büyük bir uğultu vardı. Üstüne bir de her yerim ağrıyordu. Ne olmuştu böyle?

Yavaş yavaş kafamda bir şeyler belirmeye başladı. Benim ölmüş olmam gerekmez miydi? Düşüncelerim birbirine girmişti, sorularım vardı ama cevapları bulamıyordum. Keskin bir ses duydum, bir isim söylüyor olmalıydı. Sanırım 'Mavi' diyordu. Uyanmasını gerektirecek şeyler söylüyordu.

"Mavi, beni duyabiliyor musun? Ben doktorun, bilincinin açık olduğunu biliyorum. Biraz daha zorlarsan gözlerini açabilirsin. Hadi ama, biraz gayret göster. Hayatta olman bir mucize, gözlerini açmayı hak ediyorsun."

Hey, bir dakika bir dakika o 'Mavi' ben mi oluyorum?

Gerçekten büyük bir çaba sarf ederek gözlerimi açtım. Her taraf beyaz ışıklarla doluydu ve üzerimdeki yorgunluk hissi giderek arttı. Göz kapaklarımı kırpıştırdım ve baş ucumdaki beyaz önlüklü -tahminimce az önce konuşan- doktora baktım.

"Merhaba, nasılsın?" Gülümseyerek bana bakıyordu.

Kendimi konuşmaya zorladım ama bu iş hayatımda yaptığım en zor şeymiş gibiydi.

"İ-iyiyim." Harfler ağızımda yuvarlanmıştı ve hiç tanıyamadığım bir ses dökülmüştü dudaklarımdan. Fısıltı gibi, boğuk ve çatallı.

"Pekâla kendini zorlama. Sonuçta kilometrelerce yükseklikte bir köprüden aşağı uçtun. Ve hala hayattasın. Sanırım meslek hayatımdaki en büyük başarısın Mavi. Sana neler olduğunu elbette anlatacağım ama biraz beklememiz gerekiyor, dinlenmelisin ve kendine gelmelisin. Bu dönemi beraber atlatacağız." Güven verici sözlerinin ve bakışlarının beni biraz yatıştırdığını hissettim. İyi birine benziyordu ama beni hep bu cümle bitirmemiş miydi zaten?

Biraz vücudumu incelemek istiyordum, kim bilir ne haldeydi şimdi. Peki ya yüzüm? Bakılabilecek kadar güzel miydi eskisi gibi? Gerçi artık hiç bir şey eskisi gibi olamazdı ki.

Odanın kapısı hızla açıldı ve içeri annem girdi. Çok kötü görünüyordu, göz altları şişmişti, yüzü kıp kırmızıydı ve her yerinden yaşlar akıyordu. Beni görünce ağlaması şiddetlendi. Bu kadar mı kötü haldeydim?

"Meleğim, nasılsın? Seni çok özledim. Hatta çok özledik. Herkes haftalardır senin için burda göz yaşı döküp dua ediyor. Bizi terk etmediğin için o kadar mutluyuz ki. Sen benim her şeyimsin bebeğim, beni hiç tek etme olur mu?" Hadi ama anne, beni de ağlatacaksın. Sen böyle duygusal sözlerin kadını değilsin ki. Hem, sen ağlamazsın unuttun mu?

"An-ne ağlama lütfen. K-konuşamıyorum." Sesimi duyunca ağlayacak sandım ama son anda kendine engel oldu ve hızlıca gözlerini sildi.

"Tamam bitanem, konuşma sen yorma kendini."

Doktor ne kadar her şeyi anlatacağım dese de merakıma yenik düştüm. Son bir zorlamayla düzgünce sordum;

"Kaç haftadır baygınım anne? Can.. Ona ne oldu?" Can deyince annemin yüzünden büyük bir nefret geçtiğini gördüm.

"Öldü Allah'ın belası psikopat. Olay yerinde seni turdan dönen bir tekne sahibi kurtarmış, onu sudan çıkardıklarında cam parçalarından biri boğazına saplıymış ve çoktan ölüymüş. Sense yedi haftadır baygınsın meleğim. O kadar zordu ki, bir sürü ameliyat geçirdin. Arkadaşların, ben, teyzenler hatta halan bile geldi ve sana dua etti biliyor musun?" Son söylediğine güldüm ama karnıma saplanan ağrı ile yüzümü buruşturdum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sağ KalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin