Yeni bir kitaba yeni bir heyecana hoşgeldiniiizzzzz
Başlangıç tarihinizi buraya bırakabilirsiniz 🫰🏻
☠
"Kumsaaal müdüre hanım seni çağırıyor" diyerek içeriye giren karşı yatakhane de ki Ece'nin sesiyle kafamı okuduğum kitaptan kaldırıp kapıya çevirdim. Uyumak için hazırlanan Ece her halinden belli olurken, pandalı pijama takımının içinde çok tatlı gözüküyordu. Ama anlayamadığım müdüre hanım Kumsal'ı bu saatte neden çağırdı?
"Neden?" diyerek çarşafın altından çıkan arkadaşımla bakışlarım oraya dönmüştü.
"Bilmiyorum. Sadece Kumsal'a haber ver yanıma gelsin dedi. Neyse ben gidiyorum. İyi geceler" diyerek odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı.
"Neden çağırdı şimdi?" diyerek yataktan kalkıp terliklerini giyen Kumsal'a, çalışma masasında ders çalışan Defne cevap vermişti.
"Bende merak ettim bir öğren gel" deyince onun bu meraklı haline kıkırdamıştım. Defne ve Kumsal kardeşim gibiydiler. Bana hiç bir şekilde kardeş yokluğunu aratmamışlardı.
"Tamam gelirim birazdan" diyerek odadan çıkan Kumsal'ı onaylamıştık. O sırada göz göze geldiğim Defne sinsi sinsi sırtırken hiç bir şey anlamamıştım.
Elimde ki kitabın kapağını kapatıp tek kaşımı havaya kaldırarak sorgulayıcı bakışlar attım."Ne gülüyorsun Def" dediğimde hızlıca oturduğu koltuktan kalkıp yanıma gelerek karşıma oturdu. Kızıl saçlarını geriye atınca bir kez daha hayran olmuştum.
"Arda bana ne sürpriz yapacak biliyor musun?" Diye heyecanla devam eden arkadaşıma gülümseyerek baktım.
Defne'nin çok güzel saçları vardı. Saçları gibi de çok güzeldi. 18 olmasına 4 ay kalmıştı. Önce ben 18 yaşına giriyordum, ve buna sayılı günler kalmıştı. Daha sonra Kumsal, sonra da Defne girecekti.
Defne'nin ailesinden kalan bir ev vardı. Hepimiz o evde yaşayacaktık. Defne, 5 yıl önce ailesini trafik kazasında kaybetmişti. Hiç akrabası olmadığı için yurda gelmişti. Hepsinden önce burda ben olduğum için Defne'yi bulmuştum.
Hiç unutmam her gün dış kapının yanındaki bankta oturup ağlardı. Küçücük gözlerinden tane tane yaş akardı. O kadar üzülüyordum ki bir gün yanına gidip sarılarak ağlamıştım.
Ailesi için ağladığını biliyordum. Ona o gün dediğim tek şey 'Sen onların kokusunu, yüzünü her şeyini gördün. Ama başakları onu bile yapamadı' demiştim.
O gün daha çok ağlasakta çok yakın arkadaş olmuştuk. Defne'den 1 yıl sonra Kumsal gelmişti. Kumsal'ı annesi bırakmıştı. Bile isteye.
Defne'yle bir gün bahçede otururken bir kadın Kumsal'ı sürükleyerek kapıya atmıştı. Kumsal'ın yüzüne karşı söylediği sözler beynimde yankı yapınca gözlerim dolmuştu.
'Seni istemiyorum. Asıl ait olduğun yer burası!' deyip arkasını dönüp gitmişti. Kumsal'ım hıçkırarak ağlayıp arkasından koşmaya çalışırken yalvarıyordu.
'Annem beni bırakma. Sensin yapamam ben... '
Ama o kadın bir kez bile arkasını dönüp bakmamıştı. Bizim gibi bahçedeki herkes onları izlerken, Kumsal bir anda yere düşünce elimle ağzımı kapatıp refleks olarak çığlık atmıştım. O an Kumsal'ın mavi ve ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözleriyle göz gelince, içimin daha önce hiç bu kadar çok acıdığını hissetmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sol Tarafımdaki His
Fantasy"Hikayen bir şehre gidememek değil, bir şehirden dönememek olacak."