4.bölüm

8 1 0
                                    

Gece terasta uyuyakalmak gerçekten de tam bana göre bir hareketti.
Abim beni kucağına alıp yatağıma yatırmış. Uyandığımda dün akşamdan kalma kıyafetlerimle olduğumu fark ettim. Bir çırpıda üzerimdekileri çıkarıp kirliliğe savurdum. Dolaptan elime ilk gelen uzun boyfriend tişörtümü üzerine geçirdim. Boyum uzun olmadığı için tişört, diz kapağımın dört parmak üzerine kadar geldi. Omzumdan hafif sarkıtınca da tam elbise gibi durdu üzerimde. Başka birşey giyme gereği duymadım. Zaten evde abim vardı bişey olmaz yani.
Saçımı da bir tarafa savurarak, seke seke merdivenlerden inerken
"abiiğ" diye bağırmaya başlamıştım bile
"Kumsal gel aşağıdayım."
"Geld-?!"
Tam geldim diye sesleniyorken evimde Baran'ı görmem bir oldu.
Bakışlarım abime döndüğünde iste gözlerinden alev fışkırıyordu. Anlamsız bir şekilde ona baktığımda iste aklımın başıma gelmesi bir oldu. Tabi ya üzerimdekiler yüzünden böyle yapıyor.
"Merhaba Kumsal. Böyle habersiz geldim ama Çağlar kahvaltıya davet edince geldim yani. Kusura bakma."
"Hoşgeldin Baran. Hiç önemli değil, iyi yaptın gelmekle."
Abimin şu anda bana çok kızdığının farkındaydım ama haber verseymiş o da. Onun hatası yani niye bana kızıyorsa.
"Kumsal hava çok soğuk git sen üstüne bişeyler al. Sen hep bu aylarda hasta olursun git sıkı giyin üstünü." diye saçmalamaya başlamıştı. Tam ağzımı açıp bişeyler diyecektim ki
"Hadi Kumsal ne bekliyorsun hızlı ol, sofra hazır olmak üzere."
"Neyse öyle olsun abicim" diyerek yanından ayrılıp odamda üzerime düzgün bişeyler giyilmeye koyuldum.

-Baran'ın anlatımıyla-
Kumsal aşağıya indiğinde şok olmuştum resmen. Doğal ve samimi tavırları zaten çok hoştu ama bir de aşağıya indiğinde üzerinde olan kıyafetler, tüm doğallığını ortaya çıkartmıştı. Fazla açıktı kıyafetleri, beni burada beklemiyordu tabi ondan öyle giyindiği belliydi zaten. Ne işim vardı burada hala anlamış değilim, tamam Çağlar davet etti ama yine de öyle ilk davette öküz gibi damladım kızın evine. Bu kızda beni ona çeken bişey vardı. Ela gözlerine bakmak huzur veriyordu insana. İncecik vücudu, beline dökülen sarıya yakın kumralımsı saçları, burnu, dudakları mest ediyor insanı. Ama beni ona çeken şey güzelliği değildi. Daha önce de güzel kız çok gördüm ama bu sefer başka bişey var. İyi ve saf biri ondan herhalde çekilmem ona doğru.
Çağlar Kumsalın üzerindekileri görünce yok soğuk yok hasta olursun gibi saçma bahanelerle üzerini değiştirmeye gönderdi. Eminim ki Kumsak inat ederdi ama o da rahatsız olmuştu sesini çıkartmadan gitti odasına. Çağlara da hak vermiyor değilim. Benim de böyle bir kardeşim olsa aynısını yapardım açıkcası

-Kumsal'ın anlatımıyla-
Üzerime siyah düz geniş tişörtümü geçirdikten sonra altıma da siyah taytımı geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra aşağıya indim. Abimin yüzündeki memnun kalmışlık ifadesini gördükten sonra bakışlarım Barana döndü. Anlam veremediğim bir ifade vardı yüzünde.
"Kumsal, Onur seni aramış, telefonun kapalıymış. Beni aradı uyanınca arasın beni, dedi."
"Tamam abi ararım ben onu sonra. Telefonumun şarjı bitmiş kapanmış, şarja taktım yeni dolsun azcık ararım."
"Tamam. Eee Baran ne içersin kahvaltıda?
portakal suyu, süt, kahve?"
"Abi ben çay içerim."
"Sana sormadım zaten kalk kendin al."
Baran hafif kıkırdamayla beraber çekingen bir tavırla"
"Aslında sabah çay dışında bişey içmiyorum. Yani varsa bende çay alabilirim."
Sevmiştim şimdi bu çocuğu, direk lafa atlayarak
"Oh be sonunda benim gibi bir, yani çay konusunda benimle hemfikir biri. Abicim artık bana ikide bir çay konusunda laf atmazsın diye ümit ediyorum."
Lafa o şekilde atlamam hoşuna gitmişti Baranın. Kendimin farkına vardığımda bu onla gerçekten ilk samimi diyaloğumdu.
"Sabah kahvaltı çayla yapılır bence." diye fikrini belirtmişti Baran
"Bence de, kesinlikle katılıyorum."
"İyi ya için çayınızı, ben kahve içerim." demişti pek sevgili abim bozularak.
"Ben hallederim diyerek ayağa fırlamıştım."
"Ben yardım edeyim sana" diyince Baran hem benim hem abimin bakışları ona doğru dönmüştü.
"Sen otur ben hallederim"
"Yok sabahtan beri oturuyorum zaten. Sen abinin kahvesini yap ben çay demliyeyim."
"İyi bakalım demle."
Biz aramızda hoş bir sohbet başlatırken mutfak tezgahının oralarda, abimin bakışları bizedeydi.
Tetikte bekliyordu sanki.

"ahaaaha gerçekten mii söyledin mi bunu Baran"
"Evet tam olarak böyle söyledim."
"Kadının o anki bakışlarını görmek için neler vermezdi "
"Görülmeye değer bir sahneydi ama "
Hem kahvaltı edip hem de sohbet ediyorduk. Uzun zamandır hiç bu kadar gülmemiştim.
Hatta abimin bir an gülüşümü sanki özlemiş gibi suratıma baktığını fark ettim.
Baran gerçekten çok matrak bir çocuktu. Restoranda babasının yanında çalıştığı için bir sürü müşteri hikayesi vardı ve ben dinlerken kendimden geçiyordum .
Sohbetin en koyu yerinde abimin telefonu çalmasıyla, yemek yediği için direk açıp hoparlöre verdi sesi.
Yabancı bir numaraydı zaten
"Alo"
"İyi günler Çağlar Bey ile mi görüşüyorum."
"evet benim buyrun siz kimdiniz?"
"Ben adli tıp uzmanı Firüzan Adalı. Annenizin ölümüyle ilgili sizi rahatsız etmiştim. Hepimiz annenizin ölümünün bir intihar olduğunu düşünüyorduk ama öyle değilmiş. Bu bir cinayet. sizinle görüşmemiz gerekiyor."
Çay bardağı elimden kayıp düşmüştü. Gözlerim kararıyordu, ellerim zangır zangır titreneye başlamıştı. Gözümden akan yaşları kontrol edemiyordum. Son hatırladığım cümle "Bu bir cinayet" di sonrası karanlık.

 Son hatırladığım cümle "Bu bir cinayet"  di sonrası karanlık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Heyecanlı bir bölüm oldu bence. Bir sonraki bölümü bende sabırsızlıkla bekliyorum. Baran kim nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim. İlerleyen bölümlerde aydınlığa kavuşacak bir sürü gelişme olacak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 22, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin