Katsuki Bakugou Ağzından
"Şey siz ciddi misiniz acaba?!"
Bir kaç dakika önceye kadar o avukatın iş kartını bulduğum için kendimi Tanrının sevdiği kulu ilan etmiştim fakat...
"Ya ne demek sadece zor vakaları kabul ediyoruz."
Resepsiyondaki kız hafifçe gülümsedi ve avukatın isteğinin bu yönde olduğunu aynı zamanda eline geçen her vakadada mükemmel sonuç gösterdiğini söyledi.
"Lütfen sadece avukat Midoriya-san ile küçük bir görüşme ayarlayamaz mısınız? Buna şu anda cidden ihtiyacım var."
"Sorununuzun sadece bir nafaka ödememe sıkıntısı olduğunu söylemiştiniz bunun için isterseniz size farklı avukatlarda önerebilirim^^"
Gözlerimi anlamsızca kıstım. Hangi bir iş yeri kendi işini değilde başka birini önerirdiki? Resmen saçmalıktı.
Şu andaysa bu avukatı istememin nedeni zor vakalara bile az miktarda para istiyor oluşuydu. Sadece kolay bir sorun için daha az para ödemem gerekmez miydi yani?
"Bakın her ne kadar başka avukatlar olsa bile şu anda cidden sıkıntılı bir durumdayım. Tek istediğim Midoriya-san ile küçük bir görüş-"
Ben daha cümlemi tamamlayamadan resepsiyon odasına bağlı olan odalardan biri açıldı ve yeşil-siyah saçlı, uzun boylu, mükemmel bir çenesi olan aynı zamanda tam olarak benim tipim diyebileceğim birisi ihtişamlı bir şekilde odadan çıktı. Gözlerimi fazla dikmiş olacağım ki yanımıza doğru gelmeye başladı.
'Aha şimdi sıçtın Katsuki ne dik dik bakıyorsunki çocuğa. Bide sözünü kestin kızla konuşurken. Ağzından bi salya akmadığı kalmıştı oda olur birazdan. Aferin böyle de-'
"Bir sıkıntımı var Uraraka-san?"
"Hayır efendim. Sadece Bakugou-san sizinle küçük bir görüşme ayarlamamızı istiyordu. Fakat vaka pek karışık bir şey olmadığından dolayı size yönlendirmenin doğru olmayacağını düşündüm."
Bir dakika... bekle bekle bekle. Şimdi benim önümdeki doğal afet şu egolu avukat Midoriya Izuku mu yani? Tamam Katsuki duruşunu ve ciddiyetini bozma sakın. Evet inanılmaz yakışıklı olabilir fakat- hayır kesinlikle fakatı yok o cidden mükemmel yakışıklı.
"Öhm öhm."
Çok gerçekçi(!) öksürük sesimle beraber bakışları üzerime çektikten sonra elimi Midoriya-san'a uzattım.
"Merhaba siz Izuku Midoriya-san olmalısınız. Tanıştığıma memnun oldum. Ben Bakugou Katsuki."
Bir kaç saniye elimle bakıştıkdan elimi sıkıp anladım dercesine hafifçe kafasını salladı ve sonrasında yeniden adının Uraraka olduğunu öğrendiğim kıza döndü.
Ben aslında yoğum zaten ya. Birde bu adamda bir gariplik var sanırım. Yanımıza geldiğinden beridir yüzünde tamamen tek düze bir ifade var. Neyse be yorulmuştur sadece.
"Uraraka-san siz işinize dönebilirsiniz. Bakugou-san ile ben ilgileneceğim."
Ah tabiki ilgilenebilirsin Midoriyacım. Nereye gidelim istersiniz konuşmak için? Şahsen ben sizinle cehennemde zıkkım çayı içerek bile sohbet etmeye hazırımda.
Tam ben bunları düşünürken bir anda aklımda annemin ağlamaklı yüzü belirdi. Huh.. tamam Katsuki bu kadar gevşeklik yeter annene bir söz verdin sözünü tutman gerekiyor. Yüzüme samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirip konuşmaya başladım.
"İlgilendiğiniz için teşekkürler Midoriya-san."
İfadesiz yüzünü bana çevirdi. Bu yüzün ona ne kadar yakıştığından bahsetmeyeceğim...
"Sorun değil Bakugou-san. İsterseniz ofisime geçip sizi neyin rahatsız ettiğini konuşabiliriz?"
Kafamla onayladım ve biraz önce çıktığı odaya doğru ilerledim. Midoriya'da resepsiyona iki kahve getirmelerini söyleyip benim peşimden odaya girdi. Oda... çok sadeydi. Gri tonları odanın her bir yanını çevrelemişti. Normalde iç karartıcı olması gereken oda bir şekilde huzur veriyordu.
"Oturabilirsiniz Bakugou-san. Biraz sonra kahveler gelicektir."
Ofis masasının önündeki koltuklardan birine oturdum ve Midoriya-san'a gözlerimi çevirdim.
"Biraz önce resepsiyondaki kız sadece zor vakaları kabul ettiğinizi söylemişti bana? Neden benimle görüşmeyi kabul ettiniz acaba?"
Bana bir kaç dakika önce elime boş boş baktığı gibi bakmaya başladı. Onu sinirlendirmiş miydim? Yüzü o kadar ifadesizki hiçbir şey anlayamıyorum=-=
İç çektikden sonra konuşmaya başladı.
"Bakugou-san yüz ifadenizden size sinirlendiğimi sandınız sanırım. Öncelikle bunun için özür dilememe izin verin. Ve sizinle görüşmeyi kabul etmemin nedeni-"
Kol saatine baktı ve sonrasında cümlesine devam etti. Tanrım şu gergin an hemen bitebilir mi acaba? Altıma yapacakmış gibi hissediyorum.
"-yaklaşık 20 dakikadır resepsiyona yalvarmanız."
Bunu dedikten sonra utançtan donup kalmıştım. Ahh lanet kafam. Kesinlikle onu rahatsız etmiş olmalıyım ve şimdide benim bu 'kolay' derdimi dinleyip dışarı yollayacak.
"Eğer sizi rahatsız ettiysem gerçekten özür dilerim fakat biraz sıkıntılı bir durumda olduğumdan dolayı başka bir seçeneğim pek yoktu. Sizin iş kartınızıda sahil kenarında bir bankın üzerinde buldum ve biraz araştırdığımda sadece zor vakaları kabul ettiğinizi öğrendim. Bundan dolayı çok fazla işiniz ve bekleme sırası olmadığını düşündüğümden size geldim."
Bunları derken kafamı eğmiş ve neredeyse hiç nefes almadan konuşmuştum. Hadi be Midoriya kabul et şu işi.
"Hmm... anlıyorum."
Anlıyorum!? En azından daha açık bir şey söyleyemez miydin Midoriya?
Ortam bir anda sessizleşti ve o sıradada kahvelerimiz geldi. İkimizde kahvelerimizi aldıktan sonrada sessizlik devam etmişti. Midoriya bir şeyler düşünüyormuş gibi olduğundan dolayı bende sesimi çıkartmamıştım.
"Peki."
Bir anda odadan yankılanan sesle kafamı kahvemden kaldırdım ve şaşkınlıkla Midoriyaya baktım.
"Ha?"
"Peki size yardım edeceğim."
Evet kesinlikle Tanrının sevdiği kuluydum.
Oy vermezseniz^^ severim^^ oy verin^^
Artık hesaptaki ilk admın kendi yorumlarına falan sonuna -wabi koyucak bende -sabi koyucam karışıklık olmasın diye
-sabi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lawyer - bakudeku
FanfictionKatsuki koşuşturmaktan yorulmuştu. Nefes nefese kalmışken bir kaç metre ötesindeki banka yöneldi. Banka oturup soluklanırken gözleri bankın üzerinde duran bir karta ilişti. Kartı eline alıp baktığında yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. "Haha! Demekki...