Dükkana girince et kokuları, yağ kokuları etrafımı çevreledi hayatımın geri kalanında burası ve bu gibi yerlerde çalışmak zorunda kalmış olmam ne kadar da kötü diye düşünürken şimdi bu işten kovulmamak için babamın vefatını daha hazmedemezken buraya çalışmaya geliyorum tuhaf. Babam aklıma geldikçe gözlerim doluyor bu çok normal daha çok taze ama ne kadar zaman geçsede hiç unutamayacağım biliyorum. Bir gün çok mutlu olucam, gülüp eğlenicem belki ama bir an için babam aklıma gelince o tüm sevincim bitecek biliyorum. Tezgahın arka tarafına geçip önlüğümü alırken bizim patronun bana doğru geldiğini gördüm. Yaşlarımız yakın olduğu için onu bir patron gibi değilde bir yakınım olarak görüyorum. 30 yaşında fast food dükkanı sahibi tatlı patronum, adam benden sadece 7 yaş büyük ama dükkan sahibi hem de ailesinden hiçbir yardım almadan. O bunu başarabildiyse ben de 3 gün içinde 5 bini bulabilirim belki. Hıh! Tabiki de bulamam, peki bulamazsam n'olucak? Aman Allahım parayı bulamazsam n'aparlar acaba?
-Çiğdem, hoşgeldin. Nasılsın bakalım daha iyi misin?
-Teşekkür ederim Hakan Bey iyiyim.
-Sevindim. Herhangi bir sorunun olursa her zaman yardıma hazırım unutma sakın.
Gülümsemesi ne kadar da içten ve hoş, insanın kalbini ısıtıyor.
-Biliyorum Hakan Bey teşekkür ederim. Ben müşterilerle ilgileneyim.
Hakan Bey'in yanından ayrılıp masadaki müşterilerle ilgilenmeye başladım. Sabah saati olduğu için pek müşteri yoktu fakat öğle saatlerine doğru dükkan dolup taşmaya başladı müşterilere o kadar zor yetişiyorum ki bugün anladım bu dükkana 3 garson az patron buna bir çözüm bulmalı. Aslında kafamın yoğun olması iyi böylelikle şu tefeciyi unutmuş oluyorum geçicide olsa, ama bu akşam oturup adam akıllı düşünüp bu para işini halletmem gerek. Ağlamamak için kendimi o kadar zor tutuyorum ki. Şu hayatta insanın kendisini yalnız hissetmesi ne kadar da kötü veli toplantısında ailenden kimsenin gelmeyipte öğretmenin sana kızması gibi ben de kimsesizliğimden dolayı hayattan azar iştiyorum sanırım.
Saat 22.00 olduğunda dükkanda sadece 3 genç kalmıştı, onlar da yemeklerini bitirmeye gelmişti birazdan dükkanı kapatırız. Gidip Hakan Beyle konuşsam 5 aylık bana peşin verir mi acaba? Verse bile ben 5 ay ne yiyecegım sonra? Durumu anlatsam patron bir çözüm yolu bulur mu acaba? En iyisi gidip her şeyi anlatmak tefecilerin elinde olduğumu ögrenirse muhakkak yardım eder. Bezmiş bir şekilde tezgahta duran Selin'in yanına gidip patronun nerede olduğunu sordum. Kapının önüne sigara içmeye çıkmış. Tam sırası onunla dışarıda baş başa konuşabilirdim. Ben de hemen kapının onüne patronun yanına gittim fakat tek değildi yan dükkanın sahibi ile birlikte sigara içiyorlardı. Hemen geri içeri girmek istedim fakat patronun beni gördüğünü farkedince geri vazgeçtim.
-Müşteriler gitti mi Çiğdem?
-3 kişi var ama birazdan kalkarlar Hakan Bey.
-Onlar da gidince dükkanı kapatalım bugün siz de yoruldunuz.
Yine o içimi ısıtan tatlı gülümseme artık havadaki soğuğu hissetmiyordum.
-Peki Hakan Bey.
Patronun yanındaki adam bana dönüp gevrek gevrek konuşmaya başladı.
-Bu ay patronun maaşınızı veremezse ona karşı saygını böyle devam ettirebilecek misin bakalım?
Ne diyordu bu adam böyle, patron neden maaşımızı vermesin ki? Şaşkınlıkla cevap verdim.
-Anlamadım?
Patron adamın omzuna sahte bir yumruk atıp cevap verdi.
-Sen onu dinleme Çiğdem saçmalıyor işte. Arabanın ve evin taksitleri biraz ağır geldi ama sizin maaşlarınızı gerekirse tefeciden borç alıp yine de öderim sizi zor durumda bırakmam.