4.Bölüm

72 4 0
                                    

Etrafımdaki erkekler gittikçe çoğalıyordu fakat yenilerini tanıdıkça eskileri o kadar da korkutucu gelmiyordu. Şuan içinde bulunduğum ev, dünkü o küçük evin yanında şato gibi kalıyordu. Tavandaki avizeden, koltukların rahatlığından bembeyaz bu ev çok lüks döşenmişti. Sezai ile rahat beyaz koltuklardan birinde oturmuş patronu bekliyorduk, ayakta takım elbiseli kalıplı 3 adam salonun farklı köşelerinde ayakta durmuş, gözlerini bize dikmiş bakıyorlardı. Hüseyini dışarıda arabanın içinde bırakmıştık. Sezai sağ elinin tırnaklarını yemeyi bitirdikten sonra sol elinin tırnaklarını yemeye başlamıştı bir yandan da sağ bacağını sallayıp arada bana tehdit içeren bakışlar atıyordu. Ne hakla bana kızabilirdi ki ben yanlış bir şey yapmadım aksine o herife haddini bildirdim. Ezeli pis sapık yabancı. Patron da gelmedi hala acaba filmlerdeki gibi bir patrin mi gelecek? Tekerlekli sandalye de, bacaklarının üstünde krem bir battaniye göbekli yaşlı bir amca ya da o kadar yaşlı değildir 50 falan vardır belkide belki bana acırve bırakır. Belki torununa benziyorumdur diye bane serbest bırakır ya da eski sevdiği kıza benzediğim için çünkü filmlerde böyle olur. Lütfen böyle bir şey olsun. Salondaki kimse konuşmuyordu. Sabahtan beri tırnakları yiyen Sezai bir anda ayağa kalkıp o iğrenç ceketinin önünü ilikledi. Şaşkınlıkla ona bakarken karşıdakı üçlü bemyaz koltuğa bir adam oturdu. Kimdi bu patron dedikleri adam mı olamaz herhalde Sezai'den bile yaşça küçüktü 30 yaşında var mıydı acaba? Göbeğide yok, üstündeki takım elbise Sezai'ninkinin aksine ne kadar da şık duruyordu. Karşımdaki koltukta oturmuş bacak bacak üstüne atmış haliyle dergilerdeki erkek mankenlere benziyordu teni hafif esmer ve gözler koyu kahve kısık bir şekilde bize bakıyordu. Sezai'ye eliyle otur işareti yaptıktan sonra bana döndü.

-Bu mu?

Sezai, adamın sorusunu duymamış gibi başka şeyler söylemeye başladı.

-Özcan Bey, kız bir hata yaptı ilk seferi bu sefer o yüzden ama sizi temin ederim ki bir daha böyle olmayacak.

Ne diyordu bu böyle bi daha ki sefer mi kendimi tutamamıştım.

-Bir daha ki sefer falan olmayacak.

Sezai bana ölüm bakışları atıyordu göz ucuyla bunu hissedebiliyordum fakat ben de gözümü karşımdaki adama dikmiş, kaşlarımı çatmış meydan okurmuşçasına bakıyordum. Ama onun pek umrunda değil gibiydi elindeki bozuk parayla oynuyordu. Sonra bakışlarımın onun üzerinde olduğunu fark edip hafifçe başını kaldırıp benden tarafa baktı ama direk yüzüme değil ayaklarımdan başlayıp mini eteğimin bacak dekoltesine oradanda yüzüme geçti. Adam daha bir şey demeden Sezai tekrar konuşmaya başladı fakat onun gözleri hala benim üstümdeydi benimde onda.

-Efendim siz ona aldırmayım sizi tanımıyor. Ona pek anlatma vaktim olmadı, işin ciddiyetini daha tam anlayamadı.

Gene kendimi tutamamıştım bu sefer de Sezai'ye dönüp konuşmaya başladım.

-İşin ciddeyeti mi? Erkeklerin altına yatmaktaki işin ciddiyeti mi olur ki bu resmen iğrençlik.
-Başka bir çaren var mı?

Bunu söyleyen karşımda otumuş Özcan dedikleri adamdı. Hiç beklemeden cevabını verdim.

-Ölürüm daha iyi asla o istediğiniz şeyi yapmayacağım.

Ayakta duran adamlardan birine kafasıyla beni işret etti. Takım elbiselulerden biri yanıma gelip belindeki silahı çıkardı. Karşımdaki adamla biz hala birbirimize bakıyorduk.

-Ayağa kalk.

Kendimden emin bir şekilde gözlerims onun gözlerindeyken ayağa kalktım ve dimdik durdum. Eteğimi aşağı indirmek istedim çunkü mini eteğim daha da yukarı toplanmıştı fakat karşımdaki adam gözümün içine öyle bir bakıyorduki bunu yapmanın pek sırası değildi. Yanımdaki takım elbiseli adam silahı elime verdi. Kendimi öldürmemi istiyorlardı. Silahı alıp kendi başıma dayadım hepsi bana bakıyordu fakat ben sadece boşluğa bakıyordum suratımda hiçbir ifade yoktu. Tetiği çekince her şey biticekti. Benden kurtulacaklardı. Neden onlar benden kurtuluyorlardı burada mağdur olan benim asıl benim onlardan kurtulmam gerekmiyor mu? Silahı başımdan çekip karşımdaki adama Özcan'a doğrulttum. Benimle birlikte salondaki takım elbiseli adamlarda silahlarını bellerinden çıkarıp bana doğrulttular. Özcan elimdeki silaha bakıp gülümsedi, elim mi titriyordu acaba, neye gülüyordu, hiç mi korkmuyordu? Takım elbiseli adamlara dönüp "İndirin silahlarınızı." dedi. Oturduğu koltuktan kalkıp bana doğru yürümeya başladı o kadar yaklaştı ki silahın ucu tam iki göğsünün ortasına değince durdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 08, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk SenediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin