Dört gecesini ridaniyedeki otağında geciren padişah , o süre içinde hemen hemen hiç kimseyle görüşmedi. Sadrazam sinan paşanın ölümüne çok üzülmüştü. İyi bir sadrazam olması için herseyi yapmış, yetiştirmiş ve o makama hazır olduğuna inandığı bir sırada mührü vermişti. Artık sinan yoktu.
Fakat kabrinin başında bekleyemezdi. Ordusuna sahip çıkmalı, buralara geliş maksatını asla unutmamalıydı. Sinanın uğruna öldüğü amaca ulaşmak, onun ruhunu şad edecekti.
Dördüncü günün sabahı ordugahı kaldırdı. Atına bindi. Savaş meydanını süzdü, oradan bakışlarını nil boylarına uzattı.
" işte mısır" dedi içli bir sesle, " mısırı aldık ama sinanımızı kaybettik bu belde ona değer mi?"
Gôzünde yaş damlaları oynaşıyor, cihan padişahı ağlıyordu.
Fakat padişahların ağlamaya bile hakkı yoktu: ne kendileri ne de yakınları için...
Dirildi. Atının üstünde yaylandı. Kılıcını ileriye uzattı:
" haydin kahireye !"
Kahire'ye koptular
Kahire direnmeden teslim oldu, ama sokaklardaki kuytulara gizlenmiş kölemen askerleri direnmeye çalışıyordu. Bu yüzden osmanlılar , yer yer şiddetlenen sokak savaşları vermek zorunda kalıyordu. Göğüs göğüse çarpışıyor, her kuytudan yalın kılıç üzerlerine saldıran kölemenlerle boğuşuyordu.
Bazıları evlerinin çatışına çıkmış, osmanlı askerlerine çatıdan ok yağmuruna tutuyorlardı.
Sultan selim, tellalar çıkardı. Kendiliğinden gelip teslim olacakların bağışlanacağını , aksine davrananların ise şiddetle cezalandırılacağını ilan etti.
İlk gelenler arasında eski mısır sultanı kansu gavri' nin genç oğlu mehmed de bulunuyordu. El öptü, padişaha bağlılığını arzetti.
" üzülmeyesin" dedi padişah " bundan sonra bizim karındaşımızsın"
Bir sadrazam ataması lazımdı. Sinan paşada boş kalan makamı doldurmalıydı...
Yunus paşayı şecti. Ordugahı da vastaniyye'ye nakletti.
Padişahın, ordusuyla kahireden uzaklaşması, tumanbayın iştahını kabartmıstı.
" mercidabık'ın imtikanını alsak gerektir " dedi
10 bin kişilik bir kuvvet hazırladı. Başına geçti...
Ve bir gece , ansızın kahireyi baştı. Muhafızları kılıçtan geçirip şehre hakim oldu.
Yavuz padişah , durumu öğrenince dizlerini dövdü.
"Acemi oğlanlar gibi gaflet gösterdik, hasmımızı küçümsemekle hata ettik. Şimdi ne yapmalı ?"
Vezir-i azam yunus paşa el öptü:
"Hünkarım mahzun olmasın ; ferman buyurulursa gider, kahireyi geri alır gelirim."
Saol yunus yüreğimizi serinlettin. Eğleşmek ziyandır. Göreyim seni, tumanbayı tepele.
Sadrazam yunus paşa derhap harekete gecti. Kahire yi kuşattı. Nihayet iki koldan şehre saldırdı.
Sabahtan ikindiye kadar süren şiddetli bir savaştan sonra sehir geri alındı. Fakat tumanbayın askerleri igi bir savunma için hazırlanmışlar , müsait evlerin pencerelerine , sokaklara toplar yerleştirmişler, çatılara kaynar zift çıkarmışlardı.
Yunus paşanın kuvvetleri kötü bir sürprizle karşılastı. Her taraftan üzerlerine ateş yağıyor, kızgın katran dökülüyordu.
Canını dişine takıp savaşan yunus paşa yaralandı. Vezir-i azamın yaralanması osmanlı ordusunu şaşkına döndürdü. Bütünüyle yok olma tehlikesiyle yüz yüze geldiler. Yunus paşa, sarıoğlanı çagırdı: " bak yiğidim ; bunca zaman yaptığın hizmetlere bedel bir hizmet yapacaksın, hazırmısın ??"
![](https://img.wattpad.com/cover/30350431-288-k658441.jpg)