Starset- My Demons
Acımı iyileştirecek bir kurtarıcıya ihtiyacım var
En kötü düşmanım ben olduğumda."Ya da.." diye devamını getirdim. "Katil beni yakından takip ediyor."
Bay Jeon düşünür gibi bakışlarını aşağı indirdi. "Çünkü ekip dışında mesai saati bitmesine rağmen senin orada kaldığını kimse bilmiyordu."
"Evet, öyle." diyerek onayladım.
"Peki bu iki seçenekte hangisine daha çok yakınsın?" Güldüm, bu gülüşümü herkes bilirdi, yanıltıcı bir gülüştü bu. Ben kolay lokma değilim Bay Jeon.
"Nereden bilebilirim? Sonuçta katil değilim öyle değil mi?" Girerken astığım ceketimi alıp evden çıkacaktım ki Bay Jeon'un ifadesiz yüzüyle karşılaştım.
"Kim bilir?" dedi. Hain bir gülüş vardı yüzünde. "Sirius B olmadığını..." Bu da neydi? Benden mi şüphe ediyordu?
"S-siz.."
"Her şey bir yana Park Jimin, dün gece telefonu o saatte cevaplaman bir muamma."
"Mesaiye kaldığımı biliyorsunuz hem de sizin yüzünüzden." dedim sesimi hafifçe yükselterek. Oturduğu sandalyede geriye yaslandı salaş bir biçimde.
"Nereden bilebilirim, ben katil miyim?" Gülümsedi. Yumruklarımı sıkmamak için zor tutsam da kendimi bir şey demeden kapıyı çarparak çıktım. Belki de bu yüzden beni evine götürmüştü, benden şüphe ettiği için. Bu nasıl olurdu? Görünürde o saatte telefon almam biraz tuhaftı hatta epey tuhaf olsa da... Ne diyorum ben, bu nasıl bir psikoloji böyle? Oysa o katili en çok yakalamak isteyen kişi ben olabilirim.
Yaklaşık yarım saat kadar taksi bulmak için uğraşsam da ana caddeyi bulana kadar bu eylemim gerçekleşememişti. Üstelik dediği şeyleri de düşünüyordum. Benden şüphe edeceği hiç aklıma gelmemişti peki ya diğerleri? Onlar ne düşünüyordu? Muhtemelen katilin birincil olarak temasta olduğu kişi ben olduğum için bana acıyorlardı. Evet, öyle olmalıydı.
Yorgun argın apartmanıma girdiğimde yan daire abluka altına alınmıştı. İçeride polis olmalıydı. Fazla irdelemeden daireme geçtim kapıyı kapattım. Evimde her şey bıraktığım gibiydi ama sanki peşimde birisi varmış gibi hissetmiyor da değildim. Taşınma işi şu anlık mümkün görünmese de katilin hedefi olduğumu düşünmüyordum, en azından şimdilik.
Üstümü bile değiştirmeden kendimi yatağıma attığımda anında uyuyakalmıştım. Beni uyandıran lanet telefonun melodisi olmuştu. Ekrana baktığımda büyük bir iç çekip telefonu hoparlöre alıp komodinin üstüne koydum, kafamı yastığa gömmeye devam ettim.
"Park Jimin, Bay Jeon yaşıyor mu?" dedi temkinli bir ses.
"Ne?!" diyerek kafamı gömdüğüm yastıktan kaldırıp sinirle telefonu elime aldım.
"Adamı evinde katletmedin değil mi?"
"Hiç dalga geçilecek havamda değilim Siwon."
"Ah, cesedi saklayamıyor musun? İstersen katille telefonlaş." Gülse bile donuk ifademle telefona bakakalmıştım sadece.
"Hey orada mısın? Bu akşam sana atacağım adrese gel." Yavaşça nefesimi verirken gözümü yatağımın karşısındaki aynaya çevirdim. Uyuşturucu bağımlısı gibi görünüyordum. Kaç saattir uyuyordum acaba?
"Kalsın."
"Oi,oi,oi bunu kabul etmiyorum yoksa Seokjin'i evine gönderirim."
"O beleşçiyi içeri alacağımı mı sanıyorsun?" dedim bıkkın sesimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐄𝐲𝐞 𝐎𝐟 '𝗥𝗔' 𓂀 𝐊𝐨𝐨𝐤𝐌𝐢𝐧
FanfictionKurtar beni şeytanlarımdan Park Jimin. 010921 Rahatsız edici öğeler bulunmaktadır, bilginize.