9

1.2K 119 34
                                    

Taehyung yavaş adımlarla Jennie'nin yanına doğru yürümeye başladı. Elinde tuttuğu iki biletten birini Jennie'ye uzattı.

"Bu senin."

Jennie Taehyung ile göz göze gelmek istemiyordu. Namjoon'un elinde tuttuğu bileti kaparak girişe ilerlemeye başladı.

Diğerleri onları içeride bekliyorlardı.

"Hadi artık!"

Hyunjin bıkkınlık dolu sesiyle bağırırken Namjoon ve Taehyung'ta ilerlemeye başladı.

"Hadi hız trenine binelim!"

Lisa bir yandan heyecanlı bir şekilde trenin olduğu tarafa bakıyor, diğer yandan Hoseok'un elini tutuyordu.

"Ben hayatta binmem. Kalp krizi falan geçiririm şimdi."

Hyunjin, Yoongi ve Seokjin'in arasına girmiş, korkuyormuş gibi hareketler sergiliyordu.

"Korkak."

Jimin Hyunjin'e laf atarken araya Chaeyoung girdi.

"Sen çok cesursun herhalde."

Aynı hızda Jimin'in kolundan tutup trenin girişine doğru sürüklemeye başladı.

"Seninle her yere giderim."

Jennie, Taehyung ve Hyunjin dışında herkes trene bindi.

"Ben kendime atıştırmalık alacağım,siz de istiyor musunuz?"

Her ikisi de başlarını hayır anlamında sallayınca, Hyunjin saniyeler içinde kalabalığa karıştı.

Taehyung birkaç adım ilerisinde duran Jennie ile arasındaki mesafeyi kapatarak tam yanında durdu.

"Konuşmayacak mısın benimle?"

Birbirlerine bakmıyor, yalnızca önlerinden geçip giden insanları izliyorlardı.

Bir süre boyunca sessiz kalıp, sadece önlerine baktılar.

Tren durduğunda Chaeyoung eli midesinde yanlarına geldi.

"Jennie kusacağım."

Birden olduğu yere eğilip kusmaya başlayınca, Jimin Chaeyoung'ın saçlarını arkada topladı ve kusmasını kolaylaştırdı.

Lisa'nın yüzünde hala muziplik vardı.

"Ben bir kez daha binmek istiyorum!"

O kadar heyecanlıydı ki önündeki taşı görmedi ve ayağı takılıp yere kapaklanacakken Hoseok Lisa'nın belinden tuttu.

"Aletler bir yere kaçmıyor, sakin ol."

Gecenin sonuna kadar herkes deli gibi eğlendi. Jennie saate baktığında gece yarısına az bir zaman kalmıştı. Diğerlerini etrafta göremeyince, tek başına dönme dolaba doğru ilerlemeye başladı. Binmek konusunda kararsızdı. Çünkü o hiçbir zaman tek başına dönme dolaba binemezdi. Dönme dolabın önüne kadar yürüdü.

Fazla sıra yoktu.

Elinde tuttuğu bileti, gişedeki görevliye gösterdikten sonra boş kabinlerden birine oturdu.

Arkasına yaslanıp dışarıya bakmaya başladı. Fazlasıyla yorgundu.

Dönme dolap tam hareket edecekken, kabinde hissettiği sarsıntıyla başını yasladığı yerden kaldırdı.

Taehyung karşısında oturuyordu.

Jennie kaşlarını çatıp, kabinden inecekken dönme dolabın hareketlenmesiyle geri oturmak zorunda kaldı.

Kabin biraz yükseldikten sonra orta kısımda durdu.

"Jennie."

Taehyung, hırıltılı çıkan sesiyle Jennie'ye seslendi.

Jennie dışarıyı izliyor, Taehyung'a bakmamak için kendi içinde adeta savaş veriyordu.

İkisi de özlemişti birbirini, hiç özlemedikleri kadar.

"Hatırladın mı?"

Jennie, Taehyung'un sorduğu sorudan sonra başını kaldırıp ona bakmaya başladı.

"Neyi?"

Taehyung Jennie'nin gözlerinde kendini aradıktan sonra konuşmaya devam etti.

"İlk kez beraber lunaparka geldiğimizde, yine dönme dolaba binmiştik."

Jennie boş bir ifadeyle cevap verdi.

"Evet."

Dönme dolap tekrardan hareket etmeye başladı.

"Korkmuyor musun?"

Oturdukları kabin, en tepede durdu.

Jennie, dışarıya baktığında tedirgin olmaya başladı. Ama belli etmemeye çalıştı.

"Hayır, korkmuyorum."

Taehyung, Jennie'nin bacaklarının titrediğini fark ettiğinde burukça gülümsedi.

"Hiç değişmemişsin Nini'm..."

Taehyung oturduğu yerden kalkıp Jennie'nin yanına oturdu.

Jennie korkusunu bir tek Taehyung varken yenebiliyordu. Taehyung bunu çok iyi biliyordu.

Işıklar birden kesildiğinde Jennie'nin nefes alışverişleri hızlanmaya başladı. Gözleri dolmaya başladığında Taehyung elini Jennie'nin beline koyup kendine çekti.

"Sakin ol, buradayım."

Jennie ne kadar korkmuş olsa bile hala Taehyung'a olan siniri geçmemişti.

"Bırak beni."

Konuşurken bile nefes nefeseydi.

Bunun sebebi korkması mıydı yoksa Taehyung'a olan yakınlığı mıydı belirsizdi...

"Lütfen izin ver yanında olayım."

Işıkların kesilmesi ve en tepede olmaları, Jennie'yi daha çok korkuturken, Taehyung'a sığınamaması da canını yakıyordu.

Jennie'nin gözünden akan birkaç damla gözyaşı karanlığa karışırken, Taehyung elini Jennie'nin çenesine götürdü.

Yavaşça Jennie'nin dudaklarına kapandı.

Saat 00.00

Şehrin tüm ışıkları, iki gencin aşkını yeniden aydınlattı.

she's the only one i got Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin