"Taehyung."
"Hm."
"Bugün itiraf edicem."
Taehyung'un gözleri duyduğu şeyle kocaman oldu.
"Öyle mi? Senin adına sevindim."
"Sence o da beni seviyor mudur?"
"B...ben bilmiyorum."
Jisoo sıkıntıyla iç çekti. Sene başından beri aşık olduğu çocuğa itiraf etmek istiyordu ama yakın arkadaşı ona hiç yardımcı olmuyordu.
"Her neyse Tae. Sanırım artık söylemem gerekiyor."
Jisoo kalkıp giderken Taehyung yüzüne ufak bir gülümseme kondurdu ve ona seslendi.
"Hey Jisoo!"
"Efendim?"
"Bol şans."
Jisoo da ona gülümsedi ve tekrar yürümeye devam etti.
"Sana söylemiştim değil mi?"
"Namjoon sessiz sessiz yaklaşma arkamdan."
"Şimdi ne olacak? Çıkmaya başlarlarsa gözünün önünde onların mutlu olmasını mı izleyeceksin?"
"Belki bu daha iyidir. En azından o mutlu olur."
"Bir kere bile olsa başkalarını değil kendini düşün seni aptal! O mutlu olucak. Peki sen? Sen ne olucaksın? O seni düşündü mü mutlu olurken?"
"Namjoon yeter. Farkındayım. Belki daha önce itiraf etseydim daha farklı olurdu. Ama en azından arkadaşlığımız bozulsun istemedim. Hem sende biliyorsun. İtiraf edeceğim gün bana Taeyong'u sevdiğini anlatmıştı. Bu durumda nasıl itiraf edebilirdim sence?
Üstelik artık çok geç kaldım."
Namjoon arkadaşının omzunu sıvazladı ve ona üzgün bir bakış attı.
Bu sırada Jisoo, basket oynayan Taeyong'un yanına gelmişti. Arada olduğu için su içiyordu ve Jisoo da bu anı değerlendirmeyi düşündü.
"Taeyong!"
"Hey Jisoo!"
"Şey biraz konuşabilir miyiz?"
Taeyong suyunu yerine koydu ve Jisoo'nun peşinden ilerledi.
Yanyana yürüyorlardı ama ikisi de konuşmuyordu. En sonunda Taeyong bu gergin ortamı bozmak için yalandan öksürdü ve Jisoo'ya döndü.
"Bana ne söyleyecektin?"
Jisoo gerginlikten elleriyle oynuyordu. Artık itiraf etmesi gerektiğini anladı ve durdu. O durunca Taeyong da durdu ve Jisoo'ya bakmaya başladı.
"Ben aslında yani şey uzun bir süredir senden hoşlanıyordum. Yani hoşlanıyorum. Sene başından beri. Aslında çok konuşmadık biliyo-"
"Jisoo."
Jisoo adını seslenmesiyle kafasını kaldırdı ve ona baktı.
"E...efendim?"
"Ben aslında seni kırmak istemiyorum. Ama benim zaten bir sevgilim var."
Jisoo duyduğu şeylerle gözü kocaman olmuştu. Bir sevgilisi olduğunu duymamıştı. Üstelik yanında hiç kız da görmemişti.
"Kim peki?"
"Aslında şaşırmakta haklısın. Duyulmasını istemedik. Sevgilim Jaehyun."
Jisoo duyduğu isimle daha da şaşırırken Taeyong utançla kafasını eğmişti. Konu sevgilisi olunca fazla utangaç oluyordu.
"Sen eşcinsel miydin? Neden etrafında hiç kız olmadığı belli oldu."
Taeyong dediği şeye kahkaha atınca Jisoo da zorda olsa gülmüştü.
"O halde arkadaşız değil mi? Biraz garip olacak ama artık sırrımızı biliyorsun sonuçta?"
Jisoo da güldü ve uzattığı elini sıktı.
"Evet. Arkadaşız."
Ağlamamak için zor duruyordu. Sonuçta sevdiği çocuğun eşcinsel ve sevgilisi olduğunu öğrenmişti.
Bir bahane bularak Taeyong'un yanından ayrıldı. Sınıfa girdi ama Taehyung orda değildi. Bu yüzden onu bulabileceği diğer yere gitti. Yani çatıya.
Tahmin ettiği gibi ordaydı.
"Taehyung!"
Taehyung döndüğünde ona doğru koştu ve hiç düşünmeden ona sarıldı. Uzun süredir tuttuğu göz yaşlarını akıtmaya başladı.
Taehyung onu sakinleştirmeye çalışırken aynı zamanda kendisi de ağlıyordu.
İkisi de sevdiği için ağlıyordu. Tek fark biri sevdiği tarafından reddedildiği için, diğeri ise sevdiği onu sadece arkadaşı olarak gördüğü içindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vsoo |oneshot|
FanfictionVsoo one shot hikayeleri. Fluff, angst, korku belki smut? Dikkat! Güncellemeler gecikebilir aklıma fikir geldikçe yazıyorum o yüzden şimdiden üzgünüm^^