Genç kız kafasını kumlara yasladı. Denizden gelen sesleri dinlerken hayatının nasıl bir kaosa sürüklendiğini; hatırlamadığı, hatırlamayacağı hayatını düşündü. Bir haftadır adada idi. Akıllıca düşünmek yerine kendini yıpratmayı seçmiş, sadece üzülerek ondan önce gelen insanlarla konuşmamıştı. Kafasını yana çevirdiğinde ona doğru gelen Oliver'a yüzünü ekşitti.
Oliver, Claire'in ondan hoşlanmadığının farkındaydı. Bunu dert etmemesinin tek sebebi Claire'ın herkesten nefret etmesiydi. Kızı aralarına katmak, yeteneklerinden faydalanmak istiyordu. Adanın herkesi yıprattığının farkındaydı genç adam.
"Hey! Tek başına ne yapıyorsun? " Oliver dediklerinin ne kadar saçma olduğunu cümleyi kurar kurmaz fark etti. Claire ise sadece gülümseyerek kafasını salladı. "Neden geldin Oliver?"
"Su bitmek üzere kaynağa su almaya gideceğiz. Gelmek ister misin?"
Claire ayağa kalkıp üzerini temizledi. 'Topluma katılma' vakti çoktan gelmişti.
***
Sekiz kişilik grup ormanın içinden uzmanlıkla ilerliyordu. Claire yanındaki fazlasıyla sarışın kıza bakıyorken bir anda takıldı. Düşmek üzereyken gözlerini kapatıp yüzünü ekşitti. Gözlerini açtığında esmerbir çocuk gördü.
"Ben bir kahramanım!" dedi ve gülümsedi. Claire belini kavrayan çocuğu hafifçe itti. "Teşekkürler..." Esmer çocuk gülümsedi. "Alper. Adım Alper." Claire, Alper'e gülümsedi ve onlardan 20 adım uzaklığındaki gruba hızlı adımlarla yetişti.
"Oliver, ne kadar kaldı?" Oliver soluklanmak için ağacın birine sırtını yasladı. "Sadece bir saat oldu Claire." Genç kız iç geçirdi. "Su istiyorum. Keşke biraz olsa!" Oliver çantasından matarasını çıkartıp kapağını açtı. Claire kaşlarını kaldırıp karşısındaki çocuğa baktı. "Suyumuz oluğunu neden söylemedin?"
Oliver gözlerini kısarak kahkaha attı. "Suyumuz bitmek üzere dedim Claire... Bitti demedim..." Claire suyu içmeyi bırakıp ağzını açmıştı ki Oliver devam etti. "Ayrıca su almak için suyumuzun bitmesini bekleyecek kadar aptal mıyız?" Claire mataranın kapağını kapatıp Oliver'a verdi. "Bilmiyorum." İkisi de gülerken beraber gruba yetişmek için koştular.
Bir süre yürüdükten sonra su kaynağına gelebilmişlerdi. Claire hayranlıkla önündeki göle baktı. Kocaman gölün her yeri farklı bir renkti. Batmak üzere olan güneşin vurduğu bazı yerler kırmızı gibi gözüküyordu. Gölgede kalan kısım ise mavi ve yeşil tonlarıyla harika bir görüntü oluşturuyordu. Claire göle yaklaştı ve yansımasına baktı.
Kafası büyüktü. Uzun, farklı uzunlukları olan, siyah saçları vardı. Kafasına göre küçük dudakları ve hafif çekik gözleri vardı. Geniş elmacık kemikleri vardı ve yansımasından anladığı kadarıyla esmerdi.
"Şişeleri paylaştırma vakti! Kaç şişe var?" Oliver bir lider edasıyla herkese bağırırken Claire yavaşça Oliver'ın yanına gitti. Bulunduğu yerde daha fazla zaman geçirmek istiyordu. "Geri dönmek için geç olmadı mı? Hava kararıyor." Claire ne karanlıktan ne de geç gitmekten endişeleniyordu. Sadece gölde biraz daha kalmak istiyordu.
Alper kızı onaylamayan mırıltılar çıkarttı.
"Her zaman güneşte fazla kalmayalım diye bu saatlerde geliriz. Yani şimdi yola çıkarsak her zamanki saatte oraya varırız."
Claire nefesini verip dudaklarını büzdü. Omuzları otomatik olarak düşmüştü. Yolda düşmesine sebep olan aşırı sarışın kız Claire'e gülümsedi.
"Yarın istersen erken kalkar ve göle geliriz. Burada fazlasıyla arkadaşım var eminim senden hoşlanırlar."
Claire heyecanla kafasını salladı. Ardından utançla kafasını eğdi. "İsmin nedir?"
"Nadia, seninkini sormayacağım sonuçta biliyorum." Claire gülümserken Oliver'ın sıkkın sesi duyuldu.
"Bu şişeler kendiliğinden kamp alanına gitmiyor!"
***
Claire omzunu silkerek çantasının yanına düşmesini sağladı. Kamp alanına yarım saatlik bir yürüyüş kalmıştı. Çantadan küçük mataralardan birini çıkartıp birazını içti. Kalan suyu ise kafasından aşağı boşalttı. Nadia yanındaki ağaca yaslanıp kıza baktı. "Bana da bir tane verir misin çantamı açmaya çok üşeniyorum!" Claire kızla olan benzerliğine gülüp ona küçük şişelerden birini fırlattı. Nadia'da şişesinin bir kısmını bitirince Claire'in aksine başından dökmek yerine cebine sıkıştırmaya çalıştı.
"Büyük ihtimalle düşecek ama kim çantaya koyar ki?" Claire ifadesizce kıza baktı. "Çok geride kaldık ve her taraf karanlık. Kaybolmak istemiyorum devam edelim."
Gecenin karanlığına inat ay etrafı aydınlatıyordu. Claire orman kesiminden çıkıp kumsal bölümüne geldikleri için mutluydu. Yorgun bedenini zorluyordu fakat bu gün ilk defa adayı ve neden orada olduğunu düşünmemişti. Kamp alanından gelen sesleri duyunca gülümsedi. On dakikanın ardından kamp alanına geldiklerinde iki çocuğa şişeleri depo olarak kullandıkları yere yerleştirmeleri için bıraktı.
Su taşıyan grubun ateş etrafında balık yediklerini görünce hızlı adımlarla yanlarına gitti. Balığını alıp birkaç kişiyle tanıştı. Oliver, Alper ve Nadia ile sohbet etti ve adayı düşünmedi. Kendi getirdiği suyu kafasına diktikten sonra sordu:
"Başka balık var mı?"
650 sözcükten oluşuyor! Çok uzun bir ara vardı biliyorum. Birçok kişiye –hala okuyorlarsa- yeni bölüm gelecek dedim ama çok geciktirdim. Gerçekten ilerleyen günlerde ADA'ya daha fazla odaklanacağım. Beni teşvik eden herkese çok teşekkür ediyorum. Bu arada vote ve yorumlarınız benim için çok önemli. Lütfen birkaç dakikanızı ayırın. Şimdiden teşekkürler. Bu arada Oliver, Alper ve Nadia farklı ırkların isimleri. Bunun sebebi adaya karışık gelmeleri. ADA ve ya benim hakkımda kişisel sorunuz olursa sormaktan çekinmeyin. xx

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA (Ara Verildi)
Science FictionClaire daha gözlerini açmadan bir sorun olduğunu anladı. Çünkü eski, yumuşak yatağında değil toprağın üzerinde uyanmıştı. İşin gerçekten korkutucu tarafını ise gözlerini açtığında anladı.