'Gecelerce Tanrı'ya yalvardım. Bana seni, karanlığın arasında bir başına süzülen beyaz kuğumu, geri versin istedim. O ise önce dokunduğu yerde küller bırakan dudaklarımdan sonra daha önce kimseye açılmamış, şefkatin sıcaklığını ondan önce asla tatmamış olan kollarımın arasından aldı. Ve şimdi zihnimde bozuk bir plak gibi ardı ardına oynayan, durdurmaya cesaret edemediğim tüm anılarımdan siliyor. Hiç bir şeyi tamamıyla hatırlayamıyorum. Bütün anılarımda kayboluyorsun. Kalp acıya dayanamadığı zaman beyin unuturmuş kaldıramadığı bütün acıları, anıları ve hisleri. Seni unutmayacağım... Gerekirse sayfalarca yazacağım bizi. Bir gün bana acı veren benliğimi unutacak olsam dahi sen her daim zihnimde ve kalbimde yaşayacaksın.'
Elindeki tüyü mürekkep dolu kabın içine bıraktıktan sonra gözünden süzüldü birer birer yaşlar. Yazmak için eli mürekkebe her gittiğinde aklına tek bir görüntü, tek bir anı geliyordu. Olduğu yerde kalıyor, göğüs kafesi kalbini parçalıyordu. O gece birkaç satırdan fazla yazamadı.
Bir sonraki gece de yazamadı.
Zihni bulanıyor. Hatırlamaya çalıştıkça sözcükler birbirine karışıyor geriye bir tek özlem kalıyordu.
Mustarip dolu gecelerin ardından iki kısma ayrılan seksen sekiz tane mektup yazıldı bu ruhu yorgun tarafından.
Baletin ruhunun köşesinde yaktığı kibrit dedektifin kalbinde kayıtsızca bir iz bırakmıştı.
'İzler kalır, dedektif.'
'İzler kalırsın son sahne sana ait olduğunda.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÓPERA
FanfictionBaletin ruhunun köşesinde yaktığı kibrit dedektifin kalbinde kayıtsızca bir iz bırakmıştı.