14.09.1850
Dedektif Oh Sehun
Paris Dedektiflik Bürosu"Beni ilk tanıştığımız güne götür. İşte o gün kendime söyleyebilirim sensiz hiçbir yere gidemeyeceğimi."
"Günaydın Bay Oh."
Büroya adımımı atar atmaz elindeki evraklarla beni saygıyla karşılayan Bayan Evelyn'i gördüğümde saygıyla tebessüm ettim. Buradaki dedektiflerin ve öteki çalışanların ofislerinin tam ortasında kendisine ait bir masası bulunurdu. Büronun önde gelen dedektiflerine sekreterlik yapmak onun işiydi. Saklayabileceği bir hayatı olmadığından hepimiz için güvenilir bir insandı.
"Bu sabah Strazburg'tan gelen bütün postaları masanızın üzerinde bulabilirsiniz."
Seul'deki büromuzu, dedektiflik bürosunun sahibi Bay Park'ın isteği üzerine Paris'e taşıyalı 3 seneyi aşkın bir zaman olmuştu. Bay Park'ın bu ani isteğine karşı kimse itiraz edemedi. Bunun sebebi -her ne kadar apar topar gelmiş olsak da bizden sonra yerimize geçenlerden hala haber almak durumundaydım- Seul'de elimize geçen bir dava üzerineydi.
Cinayet soylu bir aileden gelen, ailesinin bütün mal varlığını üzerine almasına sayılı günler kala bizim cinayeti açıklığa kavuşturmamızla yarım kalan genç bir varis tarafından işlenmişti. İki büyük soylu aile arasında birbirleriyle göz göze geldiklerinde bile belli olacak bir intikam ateşi büyüdü ve bu gözlerini intikam bürümüş olan soylular yüzünden büromuz onların yalanlarıyla kapatıldı.
Yalanlar insanı insan yapan en masum kötülüklerdi. Kimse tamamen güvenilir olamazdı, ufak bir yalan dahi koca aldatmacanın başlangıcı olabilirdi. Biz dedektifler büyük yalanları ortadan kaldırırken kendi yalanlarımızı yaratırız ve o yalanların sonumuz olacağını en iyi biz biliriz. Tıpkı insanların sorularını geçiştirmek üzere yıllardır dilimizden düşmeyen bu hikayenin bir yalandan ibaret olması gibi. Dürüst değildik. Paris Dedektiflik Bürosu'ndaki hiçbir dedektif doğruyu söylemezdi.
Ayaküstü toparlamaya çalıştığım bir dosyayı Bayan Evelyn'i inceleyebilmem için bana fırsat sunmuştu. Gözaltılarının altındaki koyuluk ve ben geldiğimde hızla masasının altındaki çöp kutusuna attığı mendili ile zor bir gece geçirdiği apaçık ortadaydı.
Bayan Evelyn kırklı yaşlarında bir kadındı. Sıkıntılı bir evlilik geçirdiğini biliyordum. Birkaç defa büronun yakınlarında kocası, Paris beyefendilerinin aksine kilolu bir yapıya sahip kel sayılabilecek kadar az saçı olan iri yarı bir memur, ile tartıştıklarını görmüştüm. Bayan Evelyn bu ufak ve can sıkıcı tartışmalardan sonra büroya gelir ve hiçbir şey olmamış gibi sabahları bizi karşılar, bir fincan kahve sunar ve ustalıkla işini yapardı.
İnsanlar yanlış kişilerde mutluluk aradıkları sürece mutsuzluğu kabul ediyorlar.
Bayan Evelyn üzerinde hissettiği gözler dolayısıyla bakışlarını bana doğrultmuştu. Ben ise yalancı bir öksürük eşliğinde gözlerimi kaçırmıştım. Elimdeki dosyayı önüne koyup eksikleri büro çalışanlarına tamamlatması gerektiğini söyledikten sonra ofisime yöneltmiştim adımlarımı.
Kapıyı açtığımda Yixing'i görmem ile şaşırmıştım. Benim aksime dakik bir adam değildi lakin bugün ondan beklenmeyecek bir şekilde erkenciydi anlaşılan. Beni fark etmesini umarak sertçe kapattığım kapıya rağmen fark etmemişti odadaki varlığımı. Boğazımı temizleyip seslenme ihtiyacı duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÓPERA
FanfictionBaletin ruhunun köşesinde yaktığı kibrit dedektifin kalbinde kayıtsızca bir iz bırakmıştı.