3, gerilim

8.2K 86 4
                                    

Evet aşkolar
Tekrar başlıyoruz

°

"Y/n, bu çok sıkıcı! Biraz ara vermek istiyorum" sızlandı.

"Hadi Tae. Artık küçük bir çocuk değilsin. Şikayet etmeyi kes bebeğim! Sadece yedi dakika oldu ve bunca zamandır bana dırdır ediyorsun zaten."

Yüzünde hafif bir sırıtış belirdi. Aman Tanrım bu çocuk ne düşünüyor şimdi?

Taehyung üzerime geldi ve vücuduma yaklaşırken irkildim. "gerçekten?" kulağıma fısıldadı.

Gözlerim ani sorusuyla büyüdü, neden birden böyle oldu?

Normalde her zaman mutludur, oturma odasının etrafında koşuşturur. Böyle ruh hali değişimleri ile ne tuhaf. Taehyung gerçekten bir uzaylı.

Ağırlığımı kanepeden hızla kaldırdım ve kendimi savundum. "Ne sikim, tae?! Öyle demek istemedim-" cümlemi bitiremeden elini bileğime doladı ve beni altına çekti.

Bedeni beni kollarına hapsetti. Kollarımı başımın üzerinde sabitleyen narin ellerini hissettim, ona inanamayarak ve şokla baktım.

"Ne demek istediğini çok iyi anlıyorum bebeğim." sessizce hırladı. Gözleri şehvet ve arzuyla parlıyordu.

Sıcak nefesi tenime çarpıyordu, tenimde çabucak tüyler diken diken olmuştu. Aramızdaki garip ana rağmen, başka tarafa bakmak zordu. O çok güzeldi, büyüleyici yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamadım. Vücudumdan sinirler yükselmeye başladı, bedenlerimiz arasındaki gerilim hızla artmaya başladı.

Küçük bir parçam dokunuşundan zevk aldı, her zaman istediğim buydu. Bu hala çok yanlıştı, o ve ben o kadar sevimli bir arkadaşlığımız vardı ki asla bozmaya cesaret edemedim.

Daha fazla içimde tutamadım, son birkaç yıldır bastırdığım duyguları. Tutulup parmaklarının etrafına sarılması onu çok daha zorlaştırıyordu.

Hızlıca dokunuşunu yarıda kestim ve onu hafifçe kendimden uzaklaştırdım. "Taehyung, öğrenmek için buradayız. Bu açıkça yapmamız gerekenin tam tersi." belirttim.

"Bunun öğrenmeyi içermediğini asla söylemedim ama öyle zannediyorsan bana öğret." Taehyung şeytani bir sırıtışla cevap verdi.

İşaret ettiğimi belli etmek için koyu esmer saçlarımın birkaç tutamını tuttum. "Sen buna ne diyorsun?" diye sordum.

Gözlerini devirdi, "saç, hah." sinirle cevap verdi. "Bunu çok kolaylaştırıyorsun y/n. Bu tam anlamıyla anaokulu eğitimi. Düzeltirsem liseliyiz." bana tısladı.

Uzun saç tellerinin parmak uçlarımdan düşmesine izin verdim ve kollarımı çaprazladım. Gözlerimi ona çevirdim, o da yaptı. "Tamam o zaman. O kadar akıllıysan git." dedim hiç tereddüt etmeden.

Gözleri şaşkın bir ifadeyle kocaman açıldı, az önce ne dediğimi anlamaya çalışıyordu. Onun küçük zihnini okumak oldukça basitti, en iyi arkadaşlar ne içindi yine?

"Doğru, git. senin gibi akıllı bir eşek benim yardımıma ihtiyaç duymaz, değil mi?" dedim yanındaki koltuktan kalkarken.

Aceleyle defterlerimi ve ders kitaplarımı tüm alakasız okul malzemelerimin bulunduğu siyah çantaya tıkıştırdım. Odama giden koridorda yürürken çantanın fermuarını çektim ve kayışlarından tuttum.

Kayıp ve kafası karışmış bir Taehyung'u gözümün önünden ayırmadan önce boğazımı temizledim. "Gitmeden önce kapıyı kilitle. iyi geceler Taehyung."

Bir bok göremesem de karanlık odaya yürümeye devam ettim. Ondan kurtulan ben olmama rağmen, küçük bir parçam dokunuşunu kaçırdı ki bu tuhaftan da öteydi.

Bunların hiçbiri daha önce olmadı. Ne onunla ne de bir başkasıyla asla olmadı. Dokunuşuna duyarlı olması, onu daha çok arzulamama neden oldu.

Sadece hayal kuruyordum, kırılmayı umuyordum. muhtemelen yalanlarıyla beni tuzağa düşürecek ve sonunda istediğini elde ettiğinde gidecek.

ama Tae, o öyle değil. Onu çok iyi tanıyorum, en azından tanıdığımı düşünüyorum.

Sonunda soğuk atmosfere adım attım, vahşi havasını yüzüme üfledim. İç çektim, yılın sıcağı patlatmam gereken zamanı yaklaşıyor.

Işık anahtarını (prizi) aramaya çalışırken çantamı yere koydum. O kadar çok şeyle karşılaştım ki karanlık beni hiç olmadığı kadar kör etmişti. Işık düğmesini bulmak için avuçlarımı duvarda gezdirdiğimde, mükemmel şekilde kaplanmış duvar hızla küçük ellerimin arasından kaydı.

ah, bingo.

Işık düğmesini buldum ve donduran bedenimi çevreleyen karanlık bir atmosfere sahip odam olması için çevirdim.

Işıkları hafifçe açtığımda, omurgamı anında ürperten tanıdık sesi duydum. "Bana öğretmedin kedicik. Şimdi tek bilmem gereken vücut parçaların ve bu gece bana tam olarak bunu öğreteceksin." kulağıma hırladı. ona baktım ve yutkundum.

Taehyung'dan bir adım uzaklaştığımda, ışıklar sessiz, zifiri bir karanlığa dönüştü. Yine hiçbir şey göremiyordum ama onun yerine ellerini belime sardığını hissedebiliyordum.

Dudaklarının mayınlar gibi çarptığını hissedebiliyordum ve şüphesiz onu seviyordum.

Sonunda sabırsızlıkla beklediğim şey buydu.

🖇️| teach me: taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin