BÖLÜM 2

11 3 0
                                    

"Gönderdiğiniz USB virüslü çıktı. Ne yani şimdi bir kanıt daha mı hiç oldu?"

"Bu nasıl olur? Elimde başka bir bilgi yok. Hepsi bitti."

"Bi-bitti mi?"

"Maalesef... Artık bu işin peşini bırak Kavin."

"Bırakayım mı? Bırakayım? Annemi, babamı, tüm ailemi katlettiler ama ben bırakayım öyle mi? Ben yalvardığım da onlar bırakmadı, ben ailesiz, kimsesiz kaldım, ama bırakayım öyle mi? Her şeyi yutup susayım ve mesele kapansın. Her şeyi bildiğim halde yalanlarla bende örteyim gerçekleri öyle mi?"

Sessiz kaldı orta yaşlı adam. Kızın tüm dedikleri doğruydu ama artık ellerinden gelen bir durum yoktu.

"Aynen öyle." Deyip telefonu genç kızın suratına kapattı. Genç kız yüzüne çarpılan şeylerle öylece kalakaldı. Artık elinde bir kanıtı yoktu. Gözleri önünde sebepsiz yere katledilen bir çok aile vardı lakin kimsenin haberi yoktu. Devletin de başta olması ve bu katliama asıl onların sebep olması her şeyi daha da zorlaştırıyordu. Ve genç kıza fırsat vermeden tüm gerçekleri yalanlarla örtüyorlardı. Artık hiç bir kanıt kalmamıştı. Tek bir umut bile. Gözyaşlarıyla elindeki USB'yi duvara fırlatıp kafasını koltuğa yasladı genç kız. Yaşadıklarını anımsadı. O günü.

15 yıl önce

"Bugün bize gidelim mi Kavin?"

"Olmaz, akşam dedemler gelicek. Haftaya bayram."

"Çok kalmazsın."

"Olmaz dedim çiçek. Annem hamile ya ablamla ona yardım edicez. Bahçeye masa kurarız dedi babam. Bir sürü hediye getirir hem dedem. Şimdiden çok heyecanlıyım. En beğendimi de ben sana hediye ederim."

"Ama onlar senin hediyelerin."

"Annem hediyeyi hediye etmek sünnet demişti."

"Nasıl yani hediyelerde mi erkek?"

"Bilmem. Annem öyle dedi."

"Yani hediyeyi bir başkasına verince sünnet mi oluyor? Sakın bana verme ben kestirmem asla. Abim çok ağlamıştı."

Koşarak kaçtı küçük kız arkadaşının yanından. Kavin, gülerek arkadaşının arkasından baktı. Yanlış anlamıştı. Gerçi kendisi de doğrusunu bilmiyordu ya. Omuzlarını silkip evine doğru koştu. Okul eve yakın olduğu için az bir mesafe vardı. Evin yakınına gelmişti ki duyulan sesler ve etrafa yayılan dumanlarla durdu. Yolun tam ortasında. İçini saran korku yakarış sesleriyle tüm bedenini sararken evine koştu hızla.

"Annee!" Diye bağırıp evin önüne geldiğinde kanlar içinde yatan ailesini görmeyi beklemiyordu. Bahçe kapısı açık evden girip yerde yatan annesine koştu. Yanında uzanmış babasına ve kapıda oturur vaziyette duran ablasına. Herkese ne olmuştu böyle?

"Baba, uyan! Cevap verin korkuyorum."

Kimse konuşmuyordu. Bir şey olduğunu anlamıştı genç kız. Oysa şimdi annesinin kucağına ihtiyacı vardı. 11 yaşındaki bir kız çocuğu böylesine korkunç bir olayı tek başına yük edinemezdi. Ağlayarak babasına sarıldığında eteğine bulaşan kanları fark etti ve daha da korktu.
O an eline değen ıslaklıkla sıçrayıp arkasını döndü. Annesi acıyla doğrulmuş minik kızına bakıyordu.

"Anne."

Annesine dönüp kollarını boynuna sardı sıkıca. Gözyaşları annesinin üzerine akarken genç ve hamile kadın konuştu.

"Annem... Mis kokulum. Kendini koru güzel kızım...Git burdan. Hayatın artık biz olmadan geçicek meleğim. Ağlama sakın, ağlama. Seni cennette bekliyor olacağız."

NamütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin