BÖLÜM 3

8 2 0
                                    

"Afedersiniz, İrfan bey değil mi?"

Kaşlarını çatıp karşısında dikilen delikanlıya baktı orta yaşlı adam. Kolunu tutan eli hafifçe ittirip ona bakan gözlere dikti meraklı gözlerini.

"Beni nereden tanıyorsunuz?"

"Çok az vaktiniz varsa konuşmak istiyorum."

"Başkanla gitmem gerek, üzgünüm."

"Sadece 5 dakika. Lütfen."

"İmkansız. Gitmeliyim."

Tebessüm edip gidecekken işittiği sözlerle durdu, İrfan yardın.

"Karınızı ve çocuklarınızı katlettiklerini biliyorum."

Korkuyla arkasını döndü adam. Genç delikanlının kolundan tutup kimsenin olmadığı bir yere sürükledi.

"Sen nerden biliyorsun tüm bunları? Kimsin?"

"Ben... O katliamdan sağ çıkmış biriyim. Ailemi kaybetmiş biriyim. Sizin gibi. Bana yardım edin. Lütfen."

"Sakın bu işlere burnunu sokma. Ben sana yardım edemem."

"Gerçekleri herkesin bilmesi için size ihtiyacım var. Onca insanın sebepsiz yere öldüğünü herkesin bilmesi lazım."

Etrafına bakındı yaşlı adam. Onları duyan biri olursa bu sonu olurdu. Öfkeyle haykırdı karşısındaki genç delikanlıya.

"Bilmiyor mu sanıyorsun? Herkes her şeyi biliyor... Kimsenin haykıracak gücü yok. Zamanında bu çok oldu. Ve sonucunda ne oldu biliyor musun? Hepsi farklı nedenlerle ölü bulundu. Bunu yapan onlarsa da kimse ses etmedi. Edemedi. Çünkü herkesin sonu onlar gibi olurdu. Şimdiye kadar susmuşsun. Şimdiden sonra da kapa çeneni. Hayatını kur. Yaşa. Gençsin henüz, hayatını mahvetme. Onlar sandığından daha kötüler. Uzak dur."

Çekilip gidecekken engel oldu Akın.
Bu adama ihtiyacı vardı. Hiçbir şey umurunda değildi. Ölmekse gözünü korkutmuyordu. Çünkü sadece intikam hırsı bürümüştü bedenini.

"Karınızı ve evladınızı sustuğunuzda geri getirebiliyor musunuz? Ya da acınızı nasıl dindiriyorsunuz? Hiç mi öfkeden kendinizi parçalamıyorsunuz? Onlar hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ederken siz onlara itaat etmekten memnun musunuz? İstersem öleyim, istersem yanayım, istersem boğulayım. Hiçbiri umurumda değil.
Benim ailem katledildi. Gözlerimin önünde... Bunun öfkesini her gün daha da katlanarak yaşarken susup bir kenarda oturamam. İntikam istiyorum.
Acı çeksinler istiyorum. O utanmaz yüzleri yere eğilsin istiyorum... Ama bunların hiçbirininde acımı dindirmeyeceğini biliyorum. Lütfen, yardımınıza ihtiyacım var."

Yaşlı adam gözünden akan bir damla yaşa aldırmadan karşısında öfke ve acıyla haykıran gence baktı. Haklıydı. Çok haklıydı. Bir zamanlar o da böyleydi. Şimdi sadece eli kolu bağlanmış bir şekilde hayatına devam ediyordu. Çok sevdiği karısı ve henüz yeni doğmuş evladı yokken.
Cebinden çıkardığı kartı karşısındaki delikanlıya uzattı.

"Sana yardım edeceğim... Beni ara. Detaylı konuşmalıyız."

Sevinçle gülümsedi Akın. Kağıdı adamın elinden alıp cebine koydu. Yaşla dolmuş gözlerle ona bakan yaşlı adama minnetle baktı.

"Teşekkür ederim."

"Bak genç adam. Bu zorlu bir savaş. Çok zorlu. Sandığından da zorlu. Yeni oluşmaya başlamış bir fidanın şiddetli yağmura direnişi kadar zorlu. Ama vazgeçme. Benim gibi Pes etme. Sadece bekle. Allah kimseye yaşattığını yaşamadan ölüm nasip eylemez. Tevekkül..."


♣️


Ağzı ve kolları bağlanmış genç kız korkuyla etrafa bakındı. Onu bayıltıp kaçırdıklarını henüz yeni fark etmişti.
Küçük pencereden içeri süzülen aydınlığa gözlerini kısarak baktı. Sesleri duyabildiğince dinlemeye çalıştı. Biri telefonla konuşuyor olmalıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 07, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NamütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin