22.Bölüm 🌸

778 72 24
                                    

İyi okumalar 🌸

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Toprak
Babam, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde, bana yakın arkadaşlarından birinin kızını bulmuştu ve ailesini öğle yemeğine davet etmişti. Sanki yangından mal kaçırıyorduk. Hiç istemesem de mecbur bu yemekteydim. Annem de Yağmur'la olan ilişkimi onaylamıyordu. En çok da ona kırılmıştım. Annem beni anlar diyordum. Anlamamıştı...

Yanımdaki kız koluma dokununca, varlığı anca aklıma gelmişti. Tek düşündüğüm Yağmur'du. Daha sadece bir iki saat önce konuşmuştuk. Güzel yüzünü görmüştüm. Yanımdaki kıza baktım. Adı Emel'di.

"Hm?" diye mırıldandım cevap olarak. Gülümsedi ve cevap verdi.

"Baban bize soru sordu da, sen duymadın sanırım." dedi. Babam... Ondan nefret ediyordum. Bir şey demeden babama baktım. Yapmacık bir şekilde gülümseyip konuştu babam.

"Diyorum ki, okullar iki ay sonra kapanıyor. Hemen söz takarız iki ay sonra. Yaza da bir nişan yaparız. Ne dersin Hamiciğim?" dedi. Hami amca yani Emel'in babası da babamı onayladı.. "Sen ne dersin Toprak?" diye bana da formalite icabı sorunca, sessiz kaldım. Bir şey demeden önüme döndüm.

Yemeğin sonlarına doğru Çiçek ağlayarak salona giriş yaptı. Bütün masadaki herkes ona döndü. Benim yanıma geldi. Ayağa kalktım ben de. Kötü bir şey olmuştu. Elimi tuttu ve ağlayarak konuşmaya başladı.

"Toprak, Toprak..." dedi ama devamını getiremedi. Sormaya dilim varmıyordu. Babam sordu benim yerime.

"Kızım ne oluyor? Neden ağlıyorsun?" diye sordu endişeli bir şekilde. Annem de ablamın yanına gelmişti ama ablam hâlâ ağlıyordu. Ben de sesimi yeni bulmuş gibi konuşabildim sonunda.

"Abla söyle ne oluyor?" diye sordum ben de. Ablam ağlarken, tuttuğu elimi sıktı ve konuşmaya başladı zar zor.

"A-az önce Damla'yla konuştum. Yağmur... Yağmur intihar etmiş." dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Dünya dönmeyi, kalbim atmayı bıraktı. Nefesim kesilir gibi oldu. Dizlerimin bağı beni tutmadı daha fazla. Yere düşer gibi olunca, ablam iki eliyle tuttu beni. Görüş alanım bulanıklaşınca, ağladığımı anladım.

"A-abla... Yağmur... Öldü mü?" diye hıçkırarak ağlamaya başladım. Yağmur'un yokluğu kalbime taş gibi oturmuştu bile. Ablam beni arkamda duran sandalyeye oturttu ve konuşmaya başladı.

"Bilmiyorum. Hastaneye kaldırmışlar." dedi. O biraz daha sakinleşmişti. Bunu neden yaptığını düşününce, bugün bize yapılanlar geldi aklıma ve babama baktım. Bakışlarına pişmanlık çökmüş gibiydi. Annemin yüzünde de aynı bakış hakimdi. Zorlanarak ayağa kalktım ve babama baktım. Ağlayarak konuşmaya zorladım kendimi.

"Mutlusundur umarım? Mutlusunuzdur eminim. Bize neler yaptığınızı görebiliyor musunuz? Bak, senin istemediğin çocuk, benim için canına kıyabiliyor. Sırf benim eşcinsel olduğum duyulmasın diye beni bu kızla evlendirip hem bana yazık edeceksin hem Yağmur'a hem de bu kıza. Beni olduğum gibi kabul edemediğin için değiştirmeye çalışıyorsun. Ben buyum baba! Anne, ben buyum! Böyle doğdum ben. Neden beni de, bu kızı da, Yağmur'u da ateşlere atıyorsunuz? Bunu neden yapıyorsunuz ki? Bizim kimseye bir kötülüğümüz dokunmadı ki? Biz birbirimizi sevmekten başka bir şey yapmadık. Hırsızlık yapmadık, insan öldürmedik, kimsenin namusuna göz dikmedik. Sadece birbirimizi sevdik. Bunun için mi istemiyorsunuz bizi?" dedim. Annemin gözünden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. Masadan biraz uzaklaştım. Yağmur'a gidecektim. "Size afiyet olsun. Yemeğinizi rahatça yiyebilirsiniz." dedim ve masadan kalkmış olan kişilere baktım. Emel de ağlıyordu. Ablama döndüm ve kolunu sardım elimle.

"Beni Yağmur'a götür abla ne olur?" dedim. Ablam başıyla onayladı ve evden çıktık. Ablamın arabasına binip yola çıktık. Yol boyunca, göz yaşları eşliğinde Yağmur'u düşündüm. Umarım ona bir şey olmazdı.

Toprak çok haklısın annem 🥺

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum 💙

KALBİM SENİN (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin