10.Bölüm 🌸

1K 100 30
                                    

İyi okumalar 🌸

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Yağmur
Toprak'la o günden sonra konuşmadık ve aradan bir gün geçmişti. Koskoca haftasonu geçti yani. Sonunda haftanın ilk günü gelmişti ve ilk kez karşılaşacaktık o günden sonra. O gün... Tuğba'ya, Toprak'la sevgili olduğumuzu söylediğim gün.

Okula kendim geliyordum genelde. Yaşımı doldurduğum için ehliyet almıştım ve araba kullanmayı seviyordum. Bu yüzden kendim geliyordum okula. Zaten çoğu öğrenci kendi geliyordu. Arabadan inince, okulun bahçesinde gezdirdim gözlerimi. O sırada gözüme, bizim sınıftan bir kız grubu takıldı. Bana bakıp fısıldaşıyorlardı. Takmamaya çalıştım ve okul binasına girdim.

Daha içeri gireli birkaç saniye olmuştu ki hemen en yakın arkadaşlarım damladı yanıma. İkiz kardeşler, Serkan ve Erkan. Aslında ikizlerdi ama Erkan hep Serkandan büyük olduğunu söylerdi. 1 dakika farkla... Garip arkadaşlarım vardı.

Erkan sırtıma vurarak konuştu ilk.

"Hayırlı olsun kanka. Manita yapmışsın?" dedi. Benim neden haberim yoktu?

"Aa öyle mi olmuş? Benim neden haberim yok bundan?" diye sordum umursamaz bir şekilde, sınıfa doğru ilerlerken.

"Kanka aşk olsun ama bizden neden sakladın ki? Olum biz seni her türlü kabul ederdik." dedi Serkan. Bir dakika! Bunlar neden bahsediyordu?

"Siz neden bahsediyorsunuz?" dedim olduğum yerde dikilerek. Erkan temkinli bir şekilde etrafına bakınıp bana yaklaştı.

"Sevgilin erkekmiş ya kanka. Ondan bahsediyoruz." dedi. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Bu nasıl olurdu? Hangi ara duyuldu?

"Ne? Nasıl?" diye mırıldandım ve hemen kafamın üstünde, hayali bir ampul yandı. Tabiki de Tuğba! Telefonumu cebimden çıkarıp, tekrar çıkışa yöneldim. Erkan hemen davranıp, kolumu tuttu.

"Kanka ne oldu? Nereye?" diye sordu. Kolumu elinin arasından çektim.

"İşim var. Sonra görüşürüz." dedim ve Toprak'ı aradım. Bir iki çalıştan sonra açıldı telefon.

"Efendim?" dedi. Ben de direkt olarak konuya girdim. Vakit kaybedemezdim.

"Neredesin?" diye sordum hemen. Bir iki saniye gecikmeli olarak cevap geldi.

"Anlamadım?" diye sordu. Hâlâ okuldan çıkamamıştım. Bu okul neden bu kadar büyüktü ki?

"Neredesin Toprak?" diye sordum merdivenlerden hızla inerken.

"Okulun bahçesine girdim şimdi. Hayırdır ne oluyor?" diye sordu.

"Bak şimdi. Bahçenin köşesinde çam ağacı var. O ağacın orada bekle. Konuşmamız gerek." dedim.

"Ha? Ne?" dedi ama cevap vermeden kapattım telefonu. Zaten çıkış kapısına gelmiştim bile. Hızla bahçeye çıktım. Dediğim çam ağacını  oraya baktığımda, Toprak'ın orada beni beklediğini gördüm ve yanına gitmeye başladım. Fark ettim ki, yine gözler üstümde. Bizim sınıftakiler bakıyor sadece. Fazla takılmadan, ağacın altındaki bankta oturan bedenin yanına oturdum. Daha ben konuşamadan o konuştu. "Ne oluyor sabah sabah?" diye sordu. Ben de anlayamıyordum ki ne oluyordu?

"Bilmiyorum. Sabahtan beri herkes bana bakıyor. Arkadaşlarım manita yaptım diye tebrik ettiler beni." dedim ve Toprak'ın yüzüne baktım. Garip bir ifadeyle yüzüme baktı o da.

"Sevgili mi yaptın?" diye sordu. Sırtımı banka yasladım ve sıkıntılı bir şekilde nefes alıp verdim.

"Senden bahsediyorlar." dedim. Kaşları havalandı şaşkınlıkla.

"Ha?" diye anlamsız bir kelime döküldü dudaklarından. "İyi de nasıl duyuldu bu kadar çabuk? Yani daha bir gün geçti aradan." diye sordu. Hâlâ şaşkındı.

"Bilmiyorum. Bizim sınıftan kim beni görse fısır fısır konusuyor. Dik dik bakıyor. Dua et ki senin sınıfın duymamış olsun." dedim.

"Halledeceğiz bir şekilde." dedi ve kalkıp elini uzattı. Eline baktım önce. Daha sonra yüzüne baktım anlamsız bir şekilde. Bu niye bu kadar sakindi? Hiç mi telaş etmedi? Hiç mi endişelenmiyordu yani? Sesiyle kendime geldim. "Unuttun mu? Bu işte beraberiz. Büyük ihtimalle Tuğba söylemiştir. Halledeceğiz." dedi ve bir şey demeden uzattığı elini tutarak kalktım. Okula yürüdük beraber.

Benim sınıfıma geliyorduk ve Toprak benim sınıfımda değildi. Ama benimle geliyordu. Sınıfıma yaklaşınca ona döndüm.

"Sen nereye geliyorsun? Aynı sınıfta değiliz diye biliyordum." dedim. Gülümsedi ve cevap verdi.

"Seni sınıfına bırakıyorum." dedi. Kaşlarımı çattım istemsizce.

"Anlamadım? Neden?" diye sordum. Kulağıma doğru eğildi.

"Çünkü sevgililer öyle yapar." dedi. Başımı ona doğru çevirince, yüzlerimiz çok yakın mesafede durdu. Midemin kasıldığını hissettim. Koridordaydık ve dikkat çekmek istemiyordum daha fazla. Bu yüzden geri çekildim.

"Biz gerçek sevgili bile değiliz. Sınıfa bırakmana gerek yok." dedim. Bana doğru bir adım attı.

"Olsun. Kalbim senin dedin. Yani kalbini bana emanet ettin. Emanete hıyanet etmem ben." demesiyle, kalbim tekledi. Heyecanlandım ve yüzüm yanıyordu. Bu aptal çocuk bana neler yapıyordu böyle?

Aman aman Toprak bey neler diyorsunuz 😄

Yorumlarınızı bekliyorum 🤗

Sizleri seviyorum 💜

KALBİM SENİN (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin